Dava Sahipleri Nerdesiniz?

Dava; çagirmak, seslenmek, dua etmek anlamlarina gelen Arapça bir kelimedir...
Dava Sahipleri Nerdesiniz?
Beşir İSLAMOĞLU
Beşir İSLAMOĞLU
Eklenme Tarihi : 15.03.2021
Okunma Sayısı : 1255

Dava; çagirmak, seslenmek, dua etmek anlamlarina gelen Arapça bir kelimedir. Genel anlamda dava, bir kimsenin; basta din olmak üzere, siyaset, ticaret, hukuk, saglik, egitim vb. alanlarda sahip oldugu hakki, ilgililerden talep etmesi ve bu ugurda mücadele vermesidir.

Dava, kisaca bir “hak talebi” mücadelesidir. Müslüman oldugumuza göre, davamiz “Islam davasi” olmalidir. Islam davasi demek, Islam kurallarinin bütünüyle yürürlükte olmasi için hak talebinde bulunmak demektir. Diger bir ifadeyle Islam davasi demek, dini Allah’a has kilmak ve yeryüzünde zulmü ortadan kaldirip Allah’in istedigi adaleti saglamak için mücadele vermektir.

Müslüman oldugunu kabul eden her insan, Allah’in yükledigi bu sorumlulugu kabul etmis demektir. “Müslümanim, ama Allah’in tevdi ettigi vazifeyi kabul etmiyorum; sorumluluk almiyorum” deme hakkina hiç kimse sahip degildir.

“Ey inanlar! Allah’a karsi sorumlulugunuzun bilincinde olun ve dogru söz söyleyin ki Allah da islerinizi düzene koysun ve günahlarinizi bagislasin…

Biz, göklere, yere ve daglara sorumlulugu yüklenmelerini teklif ettik de onlar yerine getirmekten çekindiler; ancak insan yüklendi; çünkü o çok zalim ve çok cahildir.” (Ahzab, 71, 72)

Bu ayette anlasilan o dur ki Allah tarafindan insana yüklenen vazife, göklerin, yerin ve daglarin bile kaldiramayacagi “manevi” bir agirliga sahip bir vazifedir. Dolayisiyla insan, sadece akrabasini, komsusunu, hemsehrisini degil -dünyanin neresinde olursa olsun- aç ve açikta (evsiz-yurtsuz)kalan, hakki elinden alinan, zulme ugrayan, çaresiz kalan kim varsa sahip çikmali, bunu “dava” olarak görmeli ve bu ugurda bütün gücünü kullanarak mücadele vermelidir.

Evet, Islam davasi, emanetlere sahip çikmayi ve sorumluluk bilinciyle hareket etmeyi zorunlu kilmaktadir.

“Süphesiz Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasinda hüküm verdiginiz zaman adaletle hüküm vermenizi emretmektedir…” (Nisa, 58)

Türkiye cografyasinda son bir asirlik (1920-2020) tarihe baktigimizda yaklasik ilk yarim asirda “Islam davasi” için mücadele verenlerin sayisi iki elin parmaklarindan fazla degildir. O yillarda birkaç mütefekkirin verdigi mücadele, Islam adaletinin hakim kilinmasindan ziyade, Islam’i bir medeniyet biçimi olarak görüp, kültürel alanda verdikleri bir mücadele biçimiydi.

Türkiye’de “Islam davasi” için mücadele, 1970’li yilardan itibaren N. Erbakan’in M. Nizam hareketiyle baslatildi. Bu hareketin nihai hedefi iktidar olmakti. Bir tarafta M. Selamet, bir tarafta MTTB, bir tarafta Akincilar dernegi 12 Eylül 1980 ihtilaline kadar yogun siyasi bir mücadele verdiler.

Islam davasi için baslatilan bu siyasi mücadelenin yani sira, Ilahiyat Fakültesi, Islam Enstitüleri, Imam-Hatip okullari ögrencilerinin de büyük katkisi olmustu. Yetmisli yillarda baslayan sivil egitim-ögretim ve hizli okuma faaliyetleri, Islam düsünce mekteplerinden onlarca entelektüel birikime sahip düsünürler çikartmistir. Bu düsünürler, yazdiklari kitaplarla, verdikleri konferanslarla binlerce insanin yetismesine katki saglamistir. Müslüman entelektüeller artik sadece dini meselelerle degil, ekonomi, siyaset, sosyoloji, hukuk, felsefe, iletisim, milletler arasi iliskiler gibi birçok alana ilgi duyarak bu alanlarda kendilerini yetistirmeye çalistilar.

12 Eylül ihtilali ile parti ve diger yan kuruluslari kapatilinca, Islam davasi mücadelesini verenlerin önemli bir kismi, ihtilal anayasasinin agir müeyyidelerini içlerine sindiremeyip yeni bir yola koyuldular. Artik partisel hareketlerle, politik siyaset zemininde Islam davasinin sürdürülemeyecegini kabul ederek mevcut “müesses sistem”e karsi tavir almaya basladilar. Müesses nizama karsi öylesine öfkelendiler ki artik hiçbir sekilde yollarinin kesismemesi gerektigine inanarak her türlü uzlasmayi geride biraktilar. Hatta bazi Müslümanlar, hutbelerini dinlememek için Cuma namazlarina bile gitmemeye basladilar.

Türkiye’deki partisiz bu yeni hareketin temel hedefi, dini, kaynagindan dogru ögrenmek, gençlere ögretmek ve tabandan Müslüman bir nesil yetistirmekti. Bunun için de çok yogun bir okuma faaliyeti baslattilar. Öncelikle 70’li yillardan itibaren Mevdudi, Ali Seriati, Hasan el-Benna, Seyyit Kutup gibi düsünürlerin tercüme edilmis kitaplarini okuyarak evrensel boyutta düsünmeye basladilar.  Böylece Türkiye’de kendi yerel dinamikleri kadar dis dinamiklerin etkisiyle önemli düsünsel güç kazandilar. Yani, naslara dayali, evrenselci, ümmetçi ve köktenci bir Islami düsünceye, bir misyona sahip oldular ve kendilerine “radikal Müslümanlar” denilmeye baslandi. 

Düsünce bazinda mesafe kat eden bu radikal Müslümanlar, haritada bir kisminin yerlerini bile bilmedikleri Afganistan, Filistin, Filipin, Eritre, Moro,  Açe Sumatra, Cezayir gibi dünyanin birçok yerindeki mustaz’aflarin meselelerine ilgi duymaya ve sikintilarini dile getirmeye basladilar.

Yine, doksanli yillarin basinda Sovyetlerin dagilmasiyla gündeme gelen ve bagimsizliklari için mücadele veren Çeçenistan, Bosna- Hersek, Kosova, Arnavutluk gibi ülkelere de ilgisiz kalmamis, konferanslarla, mitinglerle, maddi ve manevi yardimlarla hep yanlarinda olmuslardir.

Bu dönemlerde radikal Müslümanlarin, zulüm, sömürü ve isgal karsiti siyasi bir dil kullanarak insan hak ve özgürlüklerine vurgu yapmalari son derece önemlidir. Yine vahsi kapitalizmin tüketim anlayisina ve materyalizmin ruhsuzluguna karsi ahlak ilkelerine çagri yaparak kendilerine yakisan bir durus sergilemeleri son derece oldukça kiymetlidir. Radikal Müslümanlarin bu durusu, salt slogandan ibaret bir durus degildi; aksine bu durus, insanligin vicdani olma misyonunu tasiyan asil bir durustu.

1990’li yillarin ortalarina gelindiginde, -özellikle 1994 seçimlerinde Istanbul, Ankara gibi büyük sehirlerde- N. Erbakan hareketi seçimleri kazanip belediyeleri yönetmeye baslayinca, radikal Müslümanlarin bir kismi, hareketlerini –metot yönünden- yeniden degerlendirmeye aldilar ve partisiz siyasetin disinda kalmanin Müslümanlara siyasal anlamda pek yarar saglamadigini, dolayisiyla Müslümanlarin maslahatini düsünerek yeni bir açilimla mevcut Türkiye siyasetinin içerisinde yer almanin daha dogru olacagi kanaatine vardilar ve bu kanaat üzerine Erbakan Hoca’nin partisini destekleyerek kismen 1996 da iktidara getirmis oldular.  

Daha sonra, Erbakan Hoca’dan ayrilip kendi partisini (Ak Partiyi) kurup 2002 yilinda iktidara gelen MTTB’li R. Tayyip Erdogan, mevcut müesses nizami kismen islah ederek davasini sürdürdü. Bu yeni dönem, her türlü özgün düsünceye, her kültür ve mezhebe, her tür siyasi görüse imkan verildigi bir dönem oldu. Isteyen herkes vakif ve dernek açarak, sendika kurarak, siyasal örgütünü olusturarak yasalar çerçevesinde hizmetini verebilecek duruma geldi. 

Artik hiç kimsenin dinine, diline, irkina, mezhebine, tarikatina ve siyasi görüsüne bakilmaksizin herkese esit davranilacaginin sözü verilmistir. Artik Islami düsüncenin demokratik-laik yönetime tehdit olusturmayacagi da açikça ortaya konulmustur. Bu dönem, artik hiç kimsenin taleplerini anti demokratik yollarla hal edemeyecegi, aksine herkesin taleplerini mevcut yasalar (demokrasi) çerçevesinde arayabilecegi bir dönem olmustur.   

Kabul etmek gerekir ki Ak Parti hareketi pek çok alanda büyük hizmetler yapti; ancak 20 yila yakindir iktidar olmasina ragmen birçok konuda “muktedir” olamadi. Halen adalet, insan haklari, özgürlükler ve bürokrasi alanlarinda sikintilar var ve bu yüzden çok sayida Müslüman, dün beraber iken, bugün Ak Partiden ümidini kesmis durumda ve ciddi sekilde elestirmektedir.

Özetle belirtmek isterim ki 70’li yillarda “Islam davasi” olarak baslatilan hareket, gerçekten dogru-düzgün bir hareketti ve kendilerini o hareketin bir parçasi olarak görenler de düzgün ve samimi Müslümanlardi. Bu dava hareketi, on binlerce gencin düsünmesine, okumasina, meslek sahibi olmasina, Allah’a ve topluma karsi sorumluluk bilinciyle hareket etmesine vesile olmustur. Yetisen bu gençlik, ideallerini davasiyla bütünlestiren, mazlumlarin yaninda zalimlerin ve emperyalistlerin karsisinda olan, fedekar ve de cefekar bir gençlikti.

Kabul etmek gerekir ki Ak Partinin iktidara gelmesi ile “dava” ile ilgili mücadele politik siyaset zeminine çekilmis oldu. Dünün dava gençlerinin bir kismin politize olurken, bir kismini da masa-kasa askiyla kaybolup gittiler. Artik bugün o gençleri görmek mümkün degildir.

Dünün dava gençleri (radikal Müslümanlari) mevcut sistemle öylesine entegre oldular ki davalarini unutup gittiler. Geçmiste elestirdikleri yolsuzlugun, hukuksuzlugun ve adaletsizligin bir parçasi haline geldiler. Dava için mücadele eden pek çok mücahit, müteahhit olup çiktilar. (Not: Müteahhitlik hakkiyla yapilirsa, elbette kiymetlidir.)       

Simdi soralim, sorgulayalim; Islam davasi askiniz ne oldu? Dava iktidara (Nirvana’ya) mi ulasti, yoksa siz mi tükendiniz? Bilelim ki yeryüzünde din Allah’in oluncaya (Allah’in mesajlari yürürlüge girinceye) kadar ve fitne/zulüm ortadan kalkincaya kadar Islam davasinin mücadelesi sürecektir. (Enfal suresi, 39)

Selam ve muhabbetlerimle…
Besir ISLAMOGLU

(Bu yazida yer alan fikirler yazara aittir. Hikmet Akademisi’nin bakis açisini yansitmayabilir.)

 

YAZARA AİT BÜTÜN YAZILAR
1 Fazlurrahman Paradigması2 MÜŞKİL AYETLER, ANCAK TE’VİLLE ANLAŞILIR.3 Çağın Dini Konuları Mezheplere Havale Edilemez4 KİTAB’I, KİTAP’TAN ÖĞRENME ZARURETİ5 BİLİM GELİŞTİKÇE, DİN TASAVVURU DA DEĞİŞİR6 Resu ve Kitap ile İlgili Bitmeyen Münakaşalar7 MÜSLÜMANLAR CEHENNEME GİRİP TEKRAR ÇIKACAK MI?8 ESKİ ÇAĞLARIN TASAVVURU İLE KUR’AN ANLAŞILMAZ9 KUR’AN’IN DOĞRU ANLAŞILMASINDA MECAZ, TEŞBİH VE TEMSİLİN ÖNEMİ10 Müslüman Geçinenler Nerelerde Yanlış Yaptı?11 Kitle Kültürü Manipülasyondur12 MUHAMMED AS’IN GERÇEK SÜNNETİNİ/YOLUNU, ANCAK KUR’AN’DAN ÖĞRENEBİLİRİZ13 Sorun Dindemi, Dini Yanlış Anlamadamı?14 ALLAH TASAVVURUMUZ, DİN ANLAYIŞIMIZI BELİRLER15 KUR’AN BEŞ TEMEL ÜZERİNE BİNA EDİLMEKTEDİR16 İNSAN OLMANIN ÖLÇÜSÜ,AHLAKTIR.17 GECEYI KADIR YAPAN KURANDIR18 INSAN OLMAK ISTIKAMET ÜZERE OLMAKTIR19 Hesap Vakti Yakindir; Ölümle Baslar20 Seytan Neyimiz Olur?21 Musa (as) Ile Bir Kul Yolculugunda Verilen Mesaj22 Harut Ve Marut Kissasinda Verilen Mesaj23 Cinlerin Mitlestirilmesi (5) 24 Cinlerin Insan Anlaminda Kullanilmasi (4)25 Ayetler Baglaminda Cin Kavrami (3)26 Cin Kavramini Hurafelerden Arindirmak (2)27 Ins ve Cin Terkibi Ne Demektir? (1)28 Tasavvuf Ilmi Ve Tarikat Dinciligi (2)29 Tasavvuf Ilmi Ve Tarikat Dinciligi (1)30 Insani Kölelestirmek En Agir Suçtur 31 Dua-Kader-Imtihan Iliskisi (Dua kaderi degistirir mi?) 32 Elestirilerde En Büyük Sorun, Ahlaksizliktir33 Kitap'i Dogru Tanimak34 Illet/Sebepler Degistiginde Hükümler De Degisir35 Kurban Sadakasinin Güncellenmesi Zorunludur36 Hac Ibadetini Güncellemek, Zarurettir Haccin Vakti (Hac Aylari)37 Hac Ibadetini Güncellemek, Zarurettir 38 Din Ögrenmede Kistas Nedir?39 Kur' an-i Reyi Ile Tefsir Edenler Kafir Olur Mu?40 Tenkit, Bir Tezin Dogrulugu Için Zaruridir; Ancak Cedele Dönüstürülmemelidir41 Dava, Hakka Riayet Etmekle Kazanilir42 Geceyi Kadir Yapan, Kur'an'dir43 Salatin, Namazla Iliskisi Üzerine?44 Kur'an'in Maksat ve Misyonu, Sorun Çözmektir45 Kur'an'da Ne Aradiniz Da Bulamadiniz? 46 Toplumda Allah'in Dini Yerine "Karma? Dinler Tercih Edilmektedir. Siz Hangi Dini Seçtiniz?47 "Kur'an Bize Yeter? Üzerine Yapilan Tartismalar48 Sirk Kosmanin Temel Nedeni, Allah'a Olan Güvensizliktir49 Imanlarina Zulüm Bulastirmayanlar Ancak Güvendedir 50 Haddini Bilmek, Insan Olmanin Temel Sartidir51 Hakikat, Batini Yollarla Ögrenilebilir Mi? 52 Din Üzerinden Yapilan Zulümler53 Zulüm Devam Ediyorsa, Tövbe ve Helallesme Anlamsizdir54 Gençlik Niçin Islam'a Mesafelidir? (Enes Kara ve benzer durumlar üzerine)55 "Kabir Ehlinden Yardim Isteyiniz?! "Allah Ile Beraber Baska Bir Ilah! Öyle MI??56 Kimin Isigiyla Nurlaniyorsunuz?57 Hangi Unsurlar Sirke Götürür?58 Islam, Kisi Odakli Degil, Ilke Odakli Bir Sistemdir 59 Kur'an'in Dogru Anlasilmasina Yönelik Sorun, Zihniyet Sorunudur60 Erdemli Toplum Nasil Olusur?61 Islam’da Ilkeler Kadim ve Bakidir, Içtihat Ise Hadis ve Konjonktureldir62 Siyaseti Dinlestirmek ve Dini Siyasallastirmak Üzerine?63 Sünnete Kimler Daha Baglidir?64 Ehl-i Sünnet Bir Koalisyondur; Homojen Bir Yapi Degildir65 Aliya Izzetbegoviç’i Mütefekkir Kilan Faktörler66 Allah Hakkinda Delilsiz Konusmak, Ona Iftira Atmaktir67 Resulullah As’dan Sonra Yasanan Hadiseler, Onun Mesajini (Yolunu) Degistirmistir/Saptirmistir -2-68 Resulullah As’dan Sonra Yasanan Hadiseler, Onun Mesajini (Yolunu) Degistirmistir/Saptirmistir -1-69 Hak Gaspi, Ibadetlerin Kazancini Tüketir70 Ahlakin Sarti Kaçtir?71 Her Iyi Müslüman, Ayni Zamanda Iyi Insandir72 Kurban Ibadetini (Kurban Etmeden!) Dogru anlamak -2- 73 Hayvanlar Ihtiyaç Üzerine Kesilir; Gelenege Kurban Edilemez -1-74 Kur’an’in Hükümlerinde Tahrifat Yapmak, ?Dine Karsi Din? Uydurmaktir -6-75 Kur’an’in Hükümlerinde Tahrifat Yapmak, ?Dine Karsi Din? Uydurmaktir -5-76 Dinde Tahrifat Yapmak, Apaçik Bir Bühtandir -4-77 Dinde Tahrifat Yapmak, Apaçik Bir Günahtir -3-78 Dinleri Ile Ilgili Uydurduklari Kendilerini Aldatmisti -2-79 Dinleri Ile Ilgili Uydurduklari Kendilerini Aldatmisti -1-80 Insan Hayatinin Güvencesi Kisastir81 Insanca Yasamanin Ön Kosulu, Nesil Emniyetidir82 Er Kisi Niyetine83 Buhari’nin ?Camiu’s-Sahih? Adli Eserinin, Kur’an’la Esitlenmesi Çabalari Üzerine84 Akilla Temellendirilmeyen Iman, Koftur -2-85 Vahiy ve Akilla Temellendirilmeyen Iman, Koftur -1-86 Güçlünün Yaninda Yer Almak87 Mesafe, Maske ve Temizlik Sadece Coronavirüse Karsi Degil88 Müslümanlar Kimlik Krizi Mi Yasiyor; Yoksa Sahte Kimlik Mi Tasiyor?89 Ibn Rüsd Müktesebatinin Temeli Akildir90 Imam Gazali’yi Dogru Anlamak91 Bilim Gelistikçe Din Tasavvuru Da Degisir92 Dava Sahipleri Nerdesiniz? 93 Sahitlik, (Sehitlik), Hak ve Adaletin Gerçeklesmesi Içindir94 Görevimiz ?Iman Sorgulamak? Degil, Zulmü Sorgulamaktir95 Kaluu Bela Allah Ile Ahitlesmektir. Bakin Nasil!96 Zekât Kurumunun Güncellenmesi (6)97 Zekât Kurumunun Güncellenmesi (5)98 Zekât Kurumunun Güncellenmesi (4)99 Zekât Kurumunun Güncellenmesi (3)100 Zekât Kurumunun Güncellenmesi (2)
YORUMLAR
Deniz ilbey
16.3.2021 00:25
Sn. Islamoglu, makalenizde. Tûrkiye"deki islamcilari hakli olarak hem ôvûyor hem de elestiriyorsunuz. Ve "Islam davasi askiniz ne oldu?" diye soruyorsunuz. Benim hayat hikayem farkli da olsa, sizin mahallenin insanlari ile yasam surecinde temasim olmustur. Ne çok uzak ne de çok yakin sayilirim. Aradigin cavabi, simdiye kadar "dava adamlari" oyle veya boyle bir cavap vermis olsalardi, sizlerin bu soruyu sormaniza ve benim gibilerin de aci da olsa bir cevap vermesine gerek kalmazdi. Benim gibilerin cevap vermesi, bir açidan "objektiflige" daha yakin olacagini dûsûnûyorum..Daha ne olsun ki!! Sn. Islamoglu, "Ûtopik Dava" bitti!!! Ister kabullenin, ister kabullenmeyin, takdir sizlerin. Dava! dava! dava! diyenler, bol sifirli darphane ûrünlerine ne oldu diye soranlara, en azinda tatminkar bir cavap veremiyorlar ve tartismalar devam ediyor. Eger sorudaki kastin, islam ve mumin olarak yasayip ve mûslûman olarak ôlmeyi umut edenler ise, bunlar dun varlardi, bugun varlar, yarin da var olacaklar. Bunlar toplumun her katmaninda sessizce yasiyorlar ve bunlari Tanri biliyor. Bunlar, zaten "Ûtopik Dava"nin kûçûk altliklariydi ve bunlar o gun de çok ônemli sayilmazlardi. Tesekkurler.

M. Kamuran TÜRKER
15.3.2021 10:22
Allah razi olsun Hocam. Islam Davasi bitmedi, hiç bitmeyecektir.

YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!