Hayatimiza yön verecek ve istikamet üzere yürümemizi saglayacak ne aradik da Kur’an’da bulamadik? Aradigini bulamayanlar, Kur’an’i hangi maksatla ve nasil okumaktadirlar?
Basta sunu belirtelim ki Kur’an’nin yetersizligini iddia edenler, Kur’an’in ne maksatla indirildigini ve nasil okunmasi gerektigini kavrayamamis kisilerdir. Müslümanlarin, Kur’an’a dönük tarih boyunca karsi karsiya kaldigi sorunlar, yapisal (ilkesel) sorunlardir. Kur’an’daki bu evrensel ilkeler çerçevesinde sorunlara yönelmedikçe anlasilmayacaktir ve sorunlari çözmek kolay olmayacaktir.
Her seyden önce bilinmelidir ki Kur’an kitabinin indirilme amaci, Allah-kainat, Allah-insan ve Insan- kainat üzerinde düsünmek, aralarindaki diyalektigi görüp hakikate ulasmaktir. Bunu basarmanin yolu da düsünmekten geçer. Düsünmek için de insanda var olan tefekkür, tedebbür, teemmül, tezekkür, tefekkuh gibi akli ve kalbi melekelerin (muhakemenin) aktif hale getirilmesi gerekir. Bu melekeler aktif hale getirilmeden saglikli bir düsünceden söz edilemez ve dolayisiyla Kur’an kitabi da dogru anlasilamaz.
Mesela bir ayette; “onlar, Kur’an’i tedebbürle (inceden inceye düsünerek) okumuyorlar mi; yoksa kalpleri kilitli mi?” (47/24)
Insan, Allah’a ve indirdigi kitaba karsi sorumludur. Dolayisiyla yukarida sayilan melekeleri aktif hale getirerek Kur’an’i okumak, onun derin anlamlari üzerinde tefekkür etmek, kainat/varlik ayetleri üzerinde çalisip bilim üretmek, hadiseler arasindaki sebep-sonuç (determinizm) üzerinde yogunlasmak, verilen nimetler üzerinde düsünerek hamd etmek, dünyanin ve içindekilerinin geçici ve aldatici oldugu bilincini kazanmak ve gelecege yönelik fikih üreterek tedbir almak insanin en temel vazifesidir.
Kur’an okundugunda, insani dogru düsünmeye sevk ve tesvik eden çok sayida ayetin oldugu görülecektir. Kur’an, dogru düsünmeyi aklini kullananlara havale etmektedir:
“Kuskusuz, göklerin ve yerin yaratilisinda, gece ile gündüzün art arda gelisinde, akil sahipleri için kesin kanitlar vardir. Onlar ayakta, otururken ve yaslanmisken Allah’i anip, göklerin ve yerin yaratilisi hakkinda tefekkür ederler. Rabbimiz, sen bunlari bosuna yaratmadin; seni her türlü noksanliktan tenzih ederiz. Bizi atesin azabindan koru! derler.” (3/190-191)
Evet, Kur’an’in dogru anlasilmasi için akil ve tefekkür faal halde olmasi ve Kur’an’in tedebbürle okunmasi gerekir. Tedebbürle okunmamasi, kalplerinin kilitli olmasina baglanmaktadir. Demek ki Kur’an’a kalbini açarak tedebbürle okuyanlar, yani, hangi mesajlarin verildigi üzerinde duranlar, onun ne istedigini rahatlikla kavrayacaklardir.
“Bu Kur’an, ayetleri üzerinde düsünsünler ve akil sahipleri ögüt alsinlar diye sana indirdigimiz mübarek bir kitaptir.” (38/29)
Kur’an ayetlerinin dogru anlasilmasi için öncelikle saglam bir itikat lazimdir. Saglam bir itikatla ayetler üzerinde düsünüp, onun ön gördügü ilmi disiplini elde edeneler, rey ve kiyas metodunu, burhan denilen mantiksal kiyas yöntemini, nazar ve istidlal gücünü kullananlar, istenilen dogru sonuca rahatlikla ulasirlar.
Insanlik için gerekli olan “dogru yolun” tüm ilkeleri, yasalari, hükümleri Kur’an’da ayrintili bir sekilde açiklanmaktadir. “Sana bu kitabi, her sey için bir açiklama, dogru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.” (16/89)
Simdi Kur’an’i yetersiz görenlere soralim; siz neyi aradiniz da Kur’an’da bulamadiniz? Kur’an, muttakiler için hidayet rehberi, yani dogru yolu gösteren ve her seyi açiklayan bir kitap degil midir?
Bilinmelidir ki Kur’an’in ne demek istedigi ve neler ögrettigi ilkeler bazinda ele alinip Kur’an’in kendisinden ögrenilirse, hiçbir sorun yasanmayacaktir. Kur’an, bir yandan indigi dönemin sorunlarina projeksiyon tutarken, diger yandan evrensel ilkeler koymaktadir. Kur’an’in maksadi, kissa, hikaye anlatmak ve olaylari tekraren vermek degildir. Maksat, kiyamete kadar insanlik için lazim olan evrensel ilkeler koymaktir.
Mesela; “sizin Allah’tan baska bir ilahiniz yoktur; o halde sadece O’na kulluk edin” evrensel bir ilkedir, hiçbir zaman ve hiçbir yerde yürürlükten kalkmaz.
Allah, Kur’an’da her ne anlatirsa anlatsin, her ne isterse istesin, mutlaka tümünü ilkeler üzerinden sürdürür. Bu ilkeleri göremeyip hikaye ve edebiyat kismina takilanlar, Allah’in mesajlarini, maksadini ve kendi sorumluluklarini anlayamazlar. Onlar; ayetlerin lafzina, anlatilan hikayelere, sözü edilen kisi ve gruplara takilip kalirlar. Kiyamete kadar insanlara isik tutacak mesajlari dondurur birakirlar.
Halbuki Müslümanlar, akillarini kullanarak maksada yönelmelidirler. Kur’an mesajlarindan ilkeler çikartarak, o ilkelerle insanlarin hayatlarini düzenlemelidir. Sorun üreten degil, sorun çözen olmalidir. Statik degil, dinamik olmalidir. Tarihin nesnesi degil, öznesi olmalidir. Tüketen degil, üreten olmalidir. Bedevi degil, medeni olmalidir. Sürekli alan/dilenen ve baskasina el açan degil, çalisip kazanan ve veren/paylasan olmalidir.
Evet, Kur’an, insanlar için hak, adalet, merhamet, emanet, mesveret, liyakat, kesbiyat, hasenat, salihat, ibadet gibi temel/evrensel ilkeler koyar. Ayetler ne anlatirsa anlatsin, kimlerden söz ederse etsin, verdigi mesajlar mutlaka belirtilen ilkeleri korumaya dönüktür.
Mesela; “Allah; emanetleri/görevleri ehline vermeyi ve insanlari yönetirken adaletle yönetmelerini, hüküm/karar verirken yine adaletle vermelerini emreder” (4/58) ayeti adalet, emanet, liyakat ilkelerini belirlerken,
“Allah; adil davranmayi, iyilik yapmayi ve yakinlara karsi iyi davranmayi emreder. Her türlü fahsayi, münkeri ve bagyi yasaklar” ((16/90) ayeti de adil davranmayi, hasenat sahibi olmayi, insanlara karsi salihatta bulunmayi; her türlü utanç verici çirkin islerden, hayasizliktan ve edepsizlikten; asiriliktan ve haddi asmaktan; selim akla ve sagduyuya aykiri fenaliktan; yanlis ve zararli kötülüklerden; taskinliktan, azginliktan ve zorbaliktan kaçinmayi emrederek ilkelestirmektedir.
Yine, “mallarinizi aranizda haksiz sebeplerle yemeyin” (2/188);
“ölçmede ve tartmada dikkat ediniz; hileye asla basvurmayiniz” (83/2) ayetleri, insanlarin haklarini korumayi temellendirirken,
“yiyin, için (Allah’in nimetlerinden faydalanin); ancak asla israf etmeyiniz” (7/31) ayetleri de gereksiz harcamayi yasaklayan temel ilke koymaktadir.
Hülasa, Kur’an, yukarida belirtilen disiplinler çerçevesinde okundugu takdirde, insanlik için gerekli olan bütün ilkeler rahatlikla görebileceklerdir. Yeter ki “Kur’an’dan baska hakem aramayalim” (6/114) ve yeter ki Kur’an’a devri geçmis, islevi kalmamis bir kitap muamelesi yapmayalim.” (25/30) Yeter ki Kur’an’i maksadi disinda (mevtalara, yarismalara, teganniye vs.) okumayalim ve baska hedeflere alet etmeyelim.
Inananlar unutmasinlar ki "bu Kur’an, her seyi açiklayan bir rehber ve bir rahmet kaynagidir.” (12/111)
(NOT: Bu yazidan, “Resulullah’a ihtiyaç yoktur” sonucunu çikartmak, mevzuyu saptirmaktir. Bilinmelidir ki elçisiz Kur’an, Kur’an’siz elçi olamaz.)
Selam ve muhabbetlerimle… Besir Islamoglu
(Bu yazida yer alan fikirler yazara aittir. Hikmet Akademisi’nin bakis açisini yansitmayabilir.)