KUR’AN’IN DOĞRU ANLAŞILMASINDA MECAZ, TEŞBİH VE TEMSİLİN ÖNEMİ
Kur’an, insan aklına hitap etmektedir. Bu hitabın ana gövdesi muhkemdir; yani lafzı açık ve kolay anlaşılmaktadır. Diğer bir kısmı vardır ki o kısmın lafızları müteşabihtir; o da ancak mecazlar, teşbihler (benzetmeler) ve temsiller yoluyla/araçlarıyla anlaşılabilir.
Bilindiği gibi, bu fizik alemi dışında insan tasavvuru, tahayyülü ve kavrayışı dışında bir alem daha vardır ki Kur’an ona “gayb” alemi demektedir. Duyularımıza kapalı olan bu gayb alemi müteşabihattır, metafiziktir. Müteşabih ve metafizik alem, nitelikleri itibariyle insan kavrayışının ötesinde olduğundan, ancak tecrübelerimiz ve bildiğimiz şeyler üzerinden teşbih ve temsili anlatımlarla kavranabilecektir.
Mevzunun kolay anlaşılabilmesi için (müteşabihlerin temsili/mecazi olarak anlatımlarına) örnekler verelim. Önce Kıssalardan başlayalım.
Kur’an’da pek çok kıssa yer almaktadır. Kur’an’ın amacı, tarih ve tarihsel haberler vermek değildir. Bu kıssaların amacı, öğüt vermek, ibret almak, uyarılarda bulunmak, müjdelemektir. Onun içindir ki kıssalarda hadiselerin zamanı ve mekanı hakkında bilgi verilmemiştir.
Kıssalar, genellikle iki kısımdır. Biri tarihseldir, tarihte yaşanan hadiselerle ilgili bilgiler verir. İkincisi de mecazi ve temsili/drama şeklinde ifade edilen edebi anlatımlardır. Şimdi birkaç örnek verelim.
Nuh as’ın tufandan kurtulması, İbrahim as’ın putperestlerle mücadelesi, Lut as’ın ahlaksız kişilere karşı tepkisi, Musa as’ın Firavunla mücadelesi, İsrailoğullarının nankörlükleri, Davud ve Süleyman nebilerin hükümdarlığı, Ashabı kehf adındaki küçük topluluğun tevhidi mücadelesi, Zülkarneyn denilen hükümdarın yecüc ve mecüc (terör örgütü) ile mücadelesi, İsa as’ın çarmıha gerilme teşebbüsleri tarihsel bilgi veren kıssalardır.
Temsil ve mecaz olarak ifade edilen kıssalar:
Adem as’ın eşiyle cennete yerleştirilmesi, iblis denen soyut varlıkla karşılaşması, yasak ağaca yaklaşması, cennetten çıkartılması vs. temsili anlatımlardır. Bu kıssalarla ilgili rivayet ve malumat genellikle İsrailiyat kaynaklıdır ve doğru değildir.
Yine, iki davacının 99 koyun davasında Davud as’a başvurması (38/23; dağlar ve kuşların Davud’un emrine verilmesi (21/79); Süleyman as’a kuş dili öğretilmesi ve ins-cin ve kuşlardan ordu verilmesi, karıncalarla konuşması (27/17,18); Sebe Melikesi’nin tahtının göz açıp kapanıncaya kadar getirilmiş olması (27/40); İsa as’ın beşikte iken konuşması, çamurdan kuş yapıp canlandırması, körü ve alacalıyı iyileştirmesi, ölüleri diriltmesi, evlerde yenilenleri ve biriktirilenleri bilmesi (3/49); gibi ifadeler mecazi ve temsili anlatımlardır.
Not: Fahrettin Razi’ye göre, İsa beşikte insanlarla konuşmamıştır. Bu temsili bir anlatımdır. Eğer böyle olsaydı, Hristiyanlar bunu bilir ve dillendirirlerdi.
Diğer temsil, mecaz ve teşbihler yoluyla anlatımlar:
1.Allah’ın zatına ve fiillerine ilişkin ifadeler müteşabihtir ve ancak temsili anlatımla kavranabilir. “Hiçbir beşeri tasavvur O’nu anlayamadığından” (6/103) O’nun varlığını, ancak evrendeki eserlerini gözlemleme yolluyla kavramaya çalışırız.
Allah’ın arşa istivası (semalara, tahta kurulması), gazabı, laneti, sevgisi, mahşer günü zalimleri cezalandırması, muttakileri nimetlendirmesi vs. beşeri bir terminolojiyle temsili olarak vahyedilmiştir. Başka türlü insanların kavraması güçtür.
Mesela; “Sonra, duman halindeki göğe yöneldi; göğe ve yere “isteyerek veya istemeyerek gelin” dedi. İkisi de isteyerek geldiler.” (41/11) ifadesi, yer ve göğün Allah’ın emrinde olduğunun temsili bir anlatımıdır.
2. Cin, melek ve iblis/şeytan soyut ve müteşabih kavramlardır; temsili olarak beyan edilmektedir.
Cin, her türlü gaybi varlık demektir. Melek ve iblis/şeytan da gaybi varlık olduklarından cin kapsamında kabul edilmelidir. Gaybi varlıklar, müteşabihtir ve ancak teşbih ve temsil yoluyla anlaşılabilir.
Melekler, iyiliği (hayrı) temsil ettiği için nurdan yaratıldığı ifade edilirken, İblis/şeytan da kötülüğü temsil ettiği için nardan/ateşten yaratıldığı ifade edilmektedir.
Evet, ateşten yaratılmış olması, her türlü kötülüğü simgeleyen temsili anlatımdır.
3. Ahiretle ilgili kavramlar (sura üfleme, mahşerde toplanma, kitabını/hesabını alma, Cennet, cehennem vs.) müteşabihtir; ancak dünyadakilerle mukayese edilerek (teşbih ve temsille) anlaşılabilir. Cennet, bu dünyada tecrübe ettiğimiz güzellik, sevgi, barış ve huzur üzerinden sembolik olarak anlatılırken, cehennem de insanın bu dünyada karşılaştığı azap, acı ve perişanlık üzerinden anlatılmaktadır.
Cehenneme “doldun mu”, cehennemin, “daha var mı” diye konuşturulması (50/30); mecazi bir ifadedir. Bu ifadeler, cehennemin genişliğine işarettir.
Ayrıca Kur’an’da, dabbe, yecüc ve mecüc gibi pek çok kavram vardır ki bu kavramlar, temsili ve mecazi olarak kabul edildiğinde ancak anlam kazanır.
Selam ve sağlık dileklerimle… BEŞİR İSLAMOĞLU 13/11/23
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Hikmet Akademisi'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.