Seytan; hayirdan ve rahmetten uzaklasmis varlik demektir. Ibranicede “satan” (satanist) olarak ifade edilen seytan; karsi çikan, düsmanlik eden, suçlayan anlamina gelmektedir. Seytan; tagut, caan, ifrit, marid (inatçi) ve garûr (aldatan) kelimeleriyle de nitelendirilir. Iblis ise, ümit kesmek, pisman olmak, sasirip kalmak gibi anlamlara gelmektedir. (Isl. Ansk)
Kur’an’da, seytan ile insan arasindaki iliskiye temas eden doksana yakin ayet bulunmaktadir. Meleklerden, Adem’e secde etmelerinin istendigi dokuz ayette iblis, insanlara düsmanlik ederek onlari çesitli hile ve desiselerle aldatmaya çalismasi ile ilgili diger ayetlerde ise seytan kelimesi geçmektedir.
Melekler, ilahi emre uyarak Adem’e (insanogluna) secde ederken, seytan, kibirlenip ilahi emre karsi çikmis, gerekçe olarak da kendisinin atesten, Adem’in çamurdan yaratildigini ileri sürerek secde etmeyi ret etmistir. Bu noktada bazi kimselerin, “iblis/seytan da meleklerdendir” diye bir yargida bulunmasi, isabetli degildir; zira Kur’an, meleklerin kendilerine emredilen her seyi yerine getirdiklerini ifade etmektedir. (66/6)
Bilinmelidir ki iblisin/seytanin, nar/atesten olmasi, temsili/mecazi bir ifadedir. Bu ifade, seytanin/seytanligin temelinde haset, kiskançlik, çekememezlik, kin, nefret, isyan, düsmanlik, kibir, kan, vahset, sirret gibi dürtülerin oldugunu göstermek için kullanilmaktadir. Bu dürtülere/kötü vasiflara sahip olmak, kendini atese atmak, yakmak demektir. Dolayisiyla “atesten yaratilmis olmasi”, temsili bir ifadedir ve nar/ates, serri/kötülügü temsil etmektedir.
Temsili bir anlatim olmasinin diger bir kaniti da Allah’in, hiç kimseye gelecekle ilgili bir pazarliga girmemis olmasidir. Düsünün! “Iblis, (siradan bir varlik) insanlari yoldan çikarmam için bana kiyamete kadar mühlet ver” diyecek, Allah da “haydi sana mühlet verdim” diyecek. Allah, böyle bir pazarliktan münezzehtir. Allah, bu temsili anlatimla kendi nizamini, iyilik-kötülük, dogru-yanlis üzerine kurdugunu beyan etmektedir.
Peki, seytan kimdir; nasil bir varliktir?
Baslangiçta (Adem-Havva hadisesinde oldugu gibi) insanlari saptirmaya çalisan varlik, “iblis” olarak isimlendirildi. Daha sonra kötülügü meslek edinince ve “kötülügün sembolü” haline gelince, “seytan” olarak isimlendirildi ve her kötülük “seytanlik” olarak kabul edildi.
Esasen seytan; Hakka aykiri hareket eden ve insanlari dogru yoldan saptirmaya çalisan her türlü gücün karakteristik adidir.
Evet, hak yerine batili, itaat yerine isyani, düzen yerine azginligi, açik olmak yerine sinsi hareket etmeyi, yaniltici ve kiskirtici olmayi, hile ve tuzaklarla insanlari adatmayi temel vazife edinen ve her türlü hayri/iyiligi engellemeye çalisan tüm serli varliklarin adi seytandir. Mesela, yoksullari gözetmeyi istersiniz, seytan hemen devreye girerek sizi fakir düsmekle korkutur. (2/268)
Kur’an’da seytanin gücünün sinirli, hile ve tuzaklarinin zayif oldugu haber verilmektedir. (4/76) Seytanin bütün mahareti, insanlari tahrik etmek ve kendi yoluna çagirmaktan ibarettir. (14/22) Seytana uyup uymamak kisinin iradesine baglidir. Seytanin salih kisiler üzerinde bir etkisi yoktur. (15/39, 40) Dolayisiyla insanlarin yaptiklari kötülükler için seytani bahane etmeleri gerçekçi olmadigi gibi, Allah katinda da herhangi bir degere sahip degildir.
Peki, Allah’a itaat etmeyen bir varligi, Allah niçin kiyamete kadar yasatir? Veya “Allah, niçin seytana/kötülüge izin verir” sorusunun cevabi, tek kelimeyle “imtihan”dir. Yüce Allah, sistemini iyilik ve kötülük, itaat ve isyan, üzerine kurmustur. O’nun kainata yerlestirdigi sistem, sebep-sonuç ilkesi üzerinden yürür ve hiç kimseye elestirme hakki vermez; zira her sey/varlik O’nundur. Insan, dünyaya sinav için geldiginden ötürü (Mülk 2) Allah, hayirdan ve rahmetinden uzaklastirdigi seytana, insanoglunu saptirmasina kiyamete kadar izin vermistir.
Insan, fitrat (fabrika ayarlari) olarak, iyilik ve kötülük yapma kabiliyeti ile yaratilmistir. Insan tabiatinin temel karakteristigi, iyilik ve kötülük kabiliyeti ile donatilmistir. Iyiligi veya kötülügü tercih etme insanin kaderi olmustur. Bundan hiç kimse kaçamaz. Tabi Allah, iyilikten yanadir; seytan da kötülükten yanadir.
Allah, -imtihan geregi- insanin fitratina hem fücur (kötülük yapma kabiliyeti) ve hem de takvaya ulasma melekesini ilham etmistir/kodlamistir. (91/18) Allah, insana akil ve irade vererek, elçiler gönderip kendilerine dogru yolu göstererek özgür birakmistir. Dileyen dogru yolu (Islami) seçer; dileyen seytani/nefsani duygularina esir düserek yanlis yollara yönelir.
Allah-Iblis diyalogu da temsili bir anlatimdir. Bu anlatimda Iblisin nesnel gerçekliginden ziyade, vahyin ilk muhataplarinin önceden bildigi kissa/hikaye üzerinden mesaj verilmek istenmektedir. Verilen mesaj ise, insanin fitratinda mevcut olan iyilik ve kötülük (91/8) dürtüsünün çatisma halinde oldugunu hatirlatmaktir. Onun için Allah ile seytan arasindaki diyalogu, insanlar arasindaki karsilikli konusmaya benzetmek dogru degildir.
Allah’in karsisinda “ sana itaat etmiyorum; senin kullarini dogru yoldan saptiracagim; bana izin ver” diyen bir varligi O yüce varlik (Allah) muhatap alir mi? Allah, siradan bir insan gibi tasavvur edilebilir mi? Ayet ve kissalari dogru anlamak için, önce Allah tasavvurumuzu ayetlere göre anlamak zorundayiz. Aksi takdirde ne Allah’i ne de diger varliklari dogru anlayamayiz.
Seytan denen varligi genel olarak iki baslik (tür) altinda degerlendirebiliriz; bunlardan biri, “dahili” yani, sahsin kendisinde bulunan nefsi, digeri de “harici” yani, çevresindeki insanlardir. Baska yerlerde seytan aramaya gerek yoktur. Her iki seytan türünü de karakterinden taniyoruz.
Birinci tür seytan, insanin zihnine ve içgüdülerine (nefsine) kötülügü fisildayan seytandir (50/16) ki o, takva sahibi insanlar üzerinde asla etkili olamaz. (15/39) O, iradesini dogru yönetemeyen, nefsine hakim olamayan insanlar üzerinde etkili olur.
Yani, insana sürekli vesveseler vererek kötülüge sevk eden seytan, insanin içindeki nefisten/dürtülerden baskasi degildir. Kur’an’in beyaniyla iyilikler Allah’tan, kötülükler insanin kendisindendir (4/79, 30/41) Öyle ki seytan, insanin içinde ikinci bir sahis gibi hareket etmekte, onu vesveseleriyle ele geçirmeye çalismaktadir.
“Ne zaman seytandan kötü bir düsünce seni dürterse, Allah’a sigin…”(7/200) Seytanin dürtmesi, insanin aklini isletmeyerek içgüdülerinin kontrolüne girmesi ve insani tarafini birakarak beseri güçlerinin pesine takilmasini ifade eder.
Ikinci tür seytan ise, kisinin karsisindaki insanlardir. Fazlurrahman’in dedigi gibi, Kur’an, kötülük ilkesini iblis ve seytan olarak kisilestirir. Bir çok ayette seytanlar, mecazi olarak insanlar yerine kullanilir. Dolayisiyla seytan, insanin rakibi ve düsmanidir. Kur’an’da seytanin tek bir varlik olmadigi, onun yandaslari ve ordusunun (kurum ve düzenlerin) oldugu (7/27, 26/95) haber verilmektedir.
“Münafiklar, inanmis olanlara rastladiklari zaman, inandik derler; lakin seytanlariyla bas basa kaldiklarinda, ‘biz sizinle beraberiz, onlarla sadece alay ediyorduk’ derler” (2/14) ayeti, seytanin insan anlaminda kullanildigina açik bir örnektir.
Yine, “her nebiye ins ve cin seytanlarini düsman yaptik” (6/112) ayeti, seytanligin insanlara verilen bir sifat oldugunu göstermektedir.
Ayrica, Kur’an’da inkârcilarin seytanlarla beraber hasredilecegi (19/68) ve dünyada bir arkadas gibi onunla birlikte hareket eden kisinin kiyamet günü, “Keske benimle senin aranda dogu ile bati arasi kadar uzaklik olsaydi” diyecegi ifade edilmis olmasi (43/36-38), seytanlarin bir kisminin insanlardan olduklarini göstermektedir.
Özetle belirtelim ki iblis/seytan, bizim egomuzdur, nefsimizin doyumsuz halidir. Azginlasan hirsimiz, kibrimiz, öfkemiz, sehvetimiz ve her türlü insanlik disi eylemlerimizdir.
Evet, seytan bizim savunma mekanizmamizdir, kabahatlerimizi yükledigimiz günah keçimizdir. Nasil ki kendimizi tezkiye etmek için tüm olumsuzluklari kadere yüklüyorsak, ayni sekilde hesap vermekten kaçmak adina her kabahatimizi ve suçumuzu maalesef “seytan” denen varliga yüklüyoruz; lakin bilinmelidir ki böyle bir savunma mekanizmanin Allah katinda hiçbir kiymeti yoktur.
Selam ve muhabbetlerimle… BESIR ISLAMOGLU
(Bu yazida yer alan fikirler yazara aittir. Hikmet Akademisi’nin bakis açisini yansitmayabilir.)