Müslüman olmanin ön kosulu, fitrat üzere kalmak (insan olmak) ve insani/Islami olan evrensel ilkelere (degerlere) bagli yasayarak adaleti tesis etmektir; ancak Müslümanlarin tarihine baktigimizda, maalesef Islam’in temel ilkelerinin ve özünün terk edildigini, yerine, gösterise dayali, sekilci, akil disi, siyasi, Katolik (koyu dindarlik) ve hurafelerle sekillenmis bir fikhin/hukukun imal edildigini görürüz. Ali Seriati’nin dedigi gibi, “Dine Karsi Din” uydurulmustur.
Islam’in temel ilkeleri ve insani degerlere aykiri üretilen rivayetlere ve hurafelere dayali din, maalesef topluma kaos, istikrarsizlik ve zulüm getirmistir; zira bu hurafe dininin argümanlari vahiy, akil, mantik, hikmet, bilgi, bilim degil; Israiliyat, mesihiyat, asabiyet, hamaset, popilizm, rivayet, esatir, mitoloji, basiretsizlik gibi argümanlar olmustur. Vahiy, akil, hikmet ve basiret merkeze alinmayinca, din (!), kaos ve zulüm sebebi oldu. Insanlar fevç fevç dine kosmalari gerekirken, dinden fersah fersah uzaklasmaya basladilar.
Bu küçük makalede din adina yapilan haksizliklar ve din istismari üzerinde durmaya çalisacagiz. Verilen örneklerde, pek çok konuda Kur’an’in temel ilkelerinden nasil uzaklastigimiz, hayati ve ibadetleri nasil zorlastirdigimiz rahatlikla görülecektir.
Öncelikle belirtelim ki dinin sahibi Allah’tir. Elçilerin vazifesi ise, yeni bir din getirmek degil, Allah’in dinini (hükümlerini) uygulamaktir. Bu hakikat ortadayken, Müslümanlarin tarihine baktigimizda, inançtan ibadete, salattan savma, zekattan hacca, Cumadan teravihe, camiden cenazeye, evlilikten ve bosanmadan kilik kiyafete, mirastan nafakaya, ticaretten faize, (banka islemlerine) kadar pek çok alanda yasanan dinin/fikhin, Kur’an’in temel ilkelerine aykiri oldugunu, dolayisiyla haksizliklara ve zulme sebebiyet verdigini rahatlikla söyleyebiliriz.
Din üzerinden yapilan zulümleri iki kategoride ele almak lazim. Birincisi ve en sedidi, en çirkini Allah’i, elçisini ve dini kullanarak (istismar ederek), yeni bir sektör üreterek çikar saglamaktir. Özellikle tasavvuf ve tarikatlarda mitolojik argümanlar üzerinden, kimileri mehdi ve mesih inanci uydurarak, kimileri keramet ve büyülerini göstererek (!), kimileri muskacilik ve nazar gücünü (!) kullanarak, kimileri okunmus (!) sifali su ve kefenleri satarak, kimileri türbeleri rizik ve kismet kapisi yaparak istismar etmektedirler.
Diger taraftan, kimileri taze okuduklari yasinleri ve diger ayetleri ruhlara hediye ederek (!), kimileri hafizlari yaristirarak, kimileri ilmini ticarete ve popülizme çevirerek, kimileri de ümeraya yakin olup, onlardan yararlanmak maksadiyla dini istismar etmektedirler.
Din üzerinden yapilan zulümlerin ikincisi de “ibadetler alaninda” Kur’an hükümlerine aykiri olusturulan uygulamalardir. Simdi, bu alanla ilgili somut örnekler vererek, yanlislari ve haksizliklari gözler önüne sermeye çalisalim.
1.Namaz kilmayanlar hakkinda mezhepler tarafindan konulan öldürme, vurma, hapis gibi cezalar vermek, namaz kilmayi zorlastirici –gereksiz- kurallar koymak, kadinlara özel hallerinde basta namaz ve oruç olmak üzere bazi ibadetleri yasaklamak yanlistir, zulümdür.
2. Oruç tutmayanlara eziyet edilmesi, yemek verilmemesi, tutmaya zorlanmasi, bir günlük orucunu bozanlara 61 gün kefaret cezasi verilmesi, oruç tutanlarin sahura bir saat erken kaldirilmasi yanlistir, zulümdür.
3. 80 gr altina sahip evsiz barksiz, issiz güçsüz kimselerin zekat vergisine tabi tutulmasi, aylik 15-20 bin liralik gelire sahip olanlarin ise zekat vergisi disinda tutulmasi, zekatin kazanç/rizik üzerinden degil de mal üzerinden verdirilmesi, 14 asir geçmesine ragmen halen –yeni- bir zekat kanunu çikartilmamis olmasi eksikliktir, yanlistir, zulümdür.
4. Hac vazifesini yerine getirmek isteyenlerin kotaya ve kuraya tabi tutulmasi, baskasinin yerine hacca gidilmesi, haccin farziyetinin sadece Zilhicce ayinin 9-12 günleriyle sinirlandirilmasi, haci adaylarinin ihram adi altinda yari çiplak bir vaziyette dolastirilmasi, çesitli bahaneler üreterek bir ay Arabistan’da -adeta rehin olarak- tutulmasi, 10 bin liralik bir giderle ile hac ibadeti yapilabilirken, çesitli yollarla 30 bin liraya çikartilmasi, yetkililerin kalabaliklara karsi tedbir almamasi, izdihamlari önlememesi yanlistir, zulümdür.
5. Mescitlerin camilere dönüstürülmesi, manevi imardan çok, maddi imara önem verilmesi, caminin iç duvarlarinin hüsnühat atölyesine ve çini müzesine dönüstürmesi, cami derneklerinin sosyal hizmetlere harcamasi gereken yardimlari müstemilat ve minarelere harcamasi, kadinlarin da Cuma namazina gidebilmeleri için ortam hazirlanmamasi, yazin çocuklarin “Kur’an kursu” adi altinda okullarda degil de camilerde sagliksiz kosullarda ve egitimsiz kisiler tarafindan egitilmesi yanlistir, zulümdür.
6. Cami görevlilerinin Kur’an merkezli akademik bir egitimden geçirilmemis olmasi, sadece bes vakit namaz kildirarak maas almalari, ezan okurken hoparlörün sesini sonuna kadar açip camiye yakin evlerde -hasta, çocuk demeden- oturanlari ciddi sekilde rahatsiz etmeleri, kisin kimsenin kalmadigi, yazin üç-bes kisinin bulundugu cami görevlilerinin baska görevlerde istihdam edilmemesi yanlistir, zulümdür.
7. Cuma günü cemaatle 2 rekat olarak kilinan ögle namazina ilaveler yapilarak 10 veya 16 rekata çikartilmasi, hutbelerin –özellikle Arapça okunan kismin- tek elden, tek tip, kliselestirilmis (basmakalip) olarak hazirlanip imamlara gönderilmesi, hutbe sunumunun namazdan öncesine alinmasi, kalem-kitap yerine kiliçla minbere çikilmasi, “iç ezan” adi altinda bir ezan seklinin icat edilmesi ve bu ezanin dakikalarca uzatilarak ses yarismasina dönüstürülmesi, imamin, kis sogugu ve yaz sicagi demeden hutbe ve namazi uzatmasi yanlistir, zulümdür.
8. Nafile bir namaz olan teravih namazinin, 20+13=33 rekata çikartilip toplu halde kilinmaya ve adeta farza dönüstürülmesi, kildiran imamin zamandan tasarruf etmek adina -bir nevi ayetlerin agzini gözünü dagitarak- spora çevirmesi yanlistir, zulümdür.
9. Ölen kisilerin mumyalanarak muhafaza edilmesi, cenazelerin sova dönüstürülmesi, defin esnasinda ve sonrasinda ölüye Kur’an’dan ayetler okunmasi ve telkin adi altinda kopya verilmeye çalisilmasi, ölen kimse için “sala” adiyla bilinen methiyenin okunmasi, taziyelerin günlerce uzatilarak politik ve hamasi arenalara dönüstürülmesi, taziyelerde “ölü için fatiha” denilerek –Allah ile sözlesme niteligine olan- Fatiha’nin “ölü süresi” yapilmasi yanlistir, zulümdür.
10. “içinizdeki bekarlari evlendirin” ayetinin zenginler tarafindan dikkate alinmamasi, dolayisiyla çogu bekarlarin yoksulluktan, altin, dügün salonu ve diger esyalarin parasal tutarindan dolayi evlenememesi, nikahin, nüfus müdürlükleri tarafindan degil de baska kimseler tarafindan kiyilmasi ve dolayisiyla maddi ve zaman kaybina sebebiyet vermesi, diger taraftan simdilerde azalmis olsa da geçmiste ayete ragmen (2/229), bir celsede hukuksuz olarak –bazi imamlar tarafindan- eslerin bosandirilmasi, bosanma sonrasindaki nafaka ve diger haklara riayet edilmemesi yanlistir, zulümdür.
11. Islam, herhangi bir kiyafet sekli ön görmezken ve her bölgenin, her kültürün kendine özgü kiyafeti söz konusu iken, bazi hoca (!) kisveli kimselerin -kadin erkek ayirimi yapilmadan- Arap veya baska inanç sahiplerinin kiyafetlerini “Islam kiyafeti” olarak dayatmasi yanlistir, zulümdür.
12. Allah Kur’an’da mirasla ilgili hukuku açik bir sekilde belirtmesine ragmen, din/gelenek adina kadinlarin mirastan mahrum edilmesi, varisler arasinda hakça bir paylasimin yapilmamasi yanlistir, zulümdür.
13. Kur’an’da belirtilen riba/tefeciligin dogru anlasilmamasi, riba yerine “faiz” adiyla yeni bir kavramin üretilmesi, enflasyon ve kur artislari dikkate alinmadan her türlü artisin “faiz” kapsamina alinarak riba ile esit hale getirilmesi yanlistir, zulümdür.
Hülasa, din istismari ve din üzerinden yapilan haksizliklar saymakla bitmez. Yapilan istismar ve haksizliklara bulasmamak ve o haksizliklari önlemek için, öncelikle dinimizi kaynagindan okuyup ögrenmemiz üzerimize farzdir. Basiretle hareket edenlere ne mutlu!
Selam ve muhabbetlerimle… Besir ISLAMOGLU
(Bu yazida yer alan fikirler yazara aittir. Hikmet Akademisi’nin bakis açisini yansitmayabilir.)
Hikmet akademisi yayin kurulu zorunlu açiklamasi
Hikmet Akademisi editoryal zorunlu açiklamasidir.
Her yazarimizin gönderdigi yazilar baslangiçta belirttigimiz ve serlevhada çerçevelenen görüslerimiz çerçevesinde yayin kurulumuzun yeterli rey vermesi üzerine yazarin düsüncesi kendini baglar anlayisi ile yayinlanmaktadir…Böyle bir yayindan sonrada gelen karsi yazi tenkit yada yorumlari yayinlayacagimiza dair taahhüdümüz vardir…Besir ISLAMOGLU hocamizin yaklasik her hafta bir yazisi sitemizde yayinlanmaktadir. Her yazisinda kendi indi görüs ve çalismalarini büyük bir gayret ve çalisma ürünü olarak hazirlamaktadir… Fakat bu yazilarina gelen elestiriler ne hikmetse yazinin bulundugu site ve yorumlara degil de sahislarimizin telefonlarina mesaj yada sesli görüsmeler seklinde gelmektedir… Bunlari da yine yazinin yazarina muhatap olmasi hasebiyle iletmekteyiz. Böyle bir döngü yaklasik bir yildir devam etmektedir…Bu yazisi ile ilgilide gelen elestiri ve yorumlari özelde kendisine iletmekle birlikte asagida da bunun bir benzerini göreceksiniz…
Selam ve dualarimizla iyi okumalar ve seyirler diliyoruz.
Muhterem Besir Hocamiz bu yazinizda yine size has görüslerinizi ihtiva etmektedir…
Bu görüslerinizden olan Hacin bilinen zamani olan Zilhicce’nin 10 günü yapilmasini degil de yilin her ayi yada her günü yapilabilecegini yaziyorsunuz…Bildiginiz üzere Hac sonrasi seytan taslama günleri ve tesrik tekbirleri zamanlari mevzubahis olacagindan yilin her günü hac olacak ise yilin her gününde bayrami olacak mi acaba…??? Asagida bir Hocaefendi’nin hacin yilin her ayinda ve her gününde olmayacagina ait bir fetvasi var video olarak izleyebilirsiniz memnun ve mütesekkir olurum….
https://www.fetva.net/hac-umre/hac-ibadeti-yilin-her-ayinda-yapilabilir-mi.html
Asagidaki link ise Mustafa Islamoglu’na ait bu konudaki sizin görüslerinize katilmayan farkli bir görüsü ihtiva etmektedir…
https://youtu.be/_tg7KEFM55
Prof.Dr.Abdülaziz BAYINDIR hocanin yine yazinizda belirttiginiz hacin zamani ile ilgili bir fetvasi ilisikteki fetvada ayrintili izah edilmektedir….
https://www.fetva.net/yazili-fetvalar/hac-ibadetinin-uc-aya-yayilmasi-mumkun-mudur.html
Yine Abdülaziz hocanin ihram hakkindaki fetvasi asagidaki linktedir…izleyebilirsiniz
https://www.fetva.net/goruntulu-fetvalar/kisaca-ihram-yasaklarindan-bahseder-misiniz.html
Kiymetli hocam yukaridaki görüsler sizi tatmin etmediyse hem hacin zamani ve ihram konusunda sayin Prof.Dr. Mehmet OKUYAN’in ilisikteki videosunu izlemenizi tavsiye ederiz….
https://youtu.be/RVC6wkSAl5Q