Bilindigi gibi dünya, iki yildir “coronavirüs” denilen bir hastaliga karsi mücadele vermekte ve yüz binlerce insanini kaybetmektedir. Virüs, saglik alaninda bulasici hastalik yapan bir mikroptur. Bu mikrop, ancak mikroskopla görülebilen enfeksiyon, virüs, bakteri ve parazit gibi yapilarin genel adidir.
Mikrop dedigimiz virüs, çesitli yollarla insandan insana bulasir ve uyum sagladigi ortamlarda çogalmaya baslar. Bilim insanlarina göre, virüse karsi alinmasi gereken en kolay ve en etkili tedbir, mesafe, maske ve temizliktir.
Virüs/mikrop, sadece saglik alaninda degil, baska alanlarda da ismine çok rastlanan bir kavramdir. Mesela bilgisayarlardaki yazilimlara zarar veren, hatta çöktüren parazit yapilara da virüs denilmektedir.
Bu makalemizde, saglik/biyoloji alaninda degil, “din/insanlik” alanindaki “manevi” virüs üzerinde durmaya çalisacagiz.
Din perspektifinden baktigimizda, insanligimiza zarar veren en büyük virüs seytandir. Seytan olarak isimlendirilen varlik, imtihan vesilesiyle fitratimiza kodlanmis olan kötü gücün adidir. Seytan, her insanda kaynak olarak bulunan, nefis, benlik/ego, hased, hirs, gazap, öfke, kin, nifak, sehvet, heva-heves gibi kötü sifatlarin (mikroplarin/duygularin) ortak adidir.
Seytanlik virüsü çogu zaman içimizdeki damarlarda gizlice/sinsice dolasmaktadir. Görünmedigi için ona “minel cinneti” yani “cinlerden” denilmistir. Bir de görünen “seytanlik” vardir ki ona da “minennas” yani “insanlardan” denilmistir. O seytanligi (mikrobu) yayan insanlari rahatlikla görebilmekteyiz.
Din (ahlak/insanlik) alaninda bünyemize zarar veren virüsten/seytandan kurtulmak için –saglikta oldugu gibi- mesafe, maske ve temizlik kurallarina uymak zorundayiz.
“Seytanlik virüsü”nün bize bulasmamasi için öncelikle kendimizle seytan arasina mesafe koymaliyiz. Seytanin sinsi tuzaklarini ögrenip o tuzaklara düsmemeye çalismaliyiz. O seytan, bazen sagdan yanasarak Allah ile bizi aldatir. Bazen benligimizi oksayarak, bazen nefsimizi costurarak, bazen kötülükleri süsleyerek bizi aldatir.
Bazen içimizdeki dürtülerle, bazen de bir insan kiliginda bize yaklasir. Onu taniyip aramiza mesafe koymazsak, insanligimizi çökertir ve bizi bes paralik adam haline getirir. Kur’ani ifadeyle söylersek, “bizi asagilarin asagisina (en dibe) atar.
Seytanlik virüsüne karsi alinmasi gereken ikinci bir tedbir de maskedir. Maske; agzimiza, burnumuza, gözlerimize, kulaklarimiza ve aklimiza sahip çikmamiz demektir. Agzimiza virüsün bulasmamasi için, konusmalarimiza dikkat etmeli ve insanlari üzecek ifadelerden kaçinmaliyiz. Kötü lakaplar takmak, sövmek, laf tasimak, dedi kodu yapmak gibi seytani eylemlerden uzak durmaliyiz.
Bilindigi gibi, kötülüklerin çogu, insanlarin agizlarina/konusmalarina sahip çikmadiklarindan dogmaktadir. Onun için “Ya hayir konusmayi, ya da susmayi” ögrenmeliyiz. Bilelim ki agzimiza maske/filtre koymadan “edip bir insan” olamayiz.
Burnumuza, gözlerimize, kulaklarimiza ve aklimiza da “maske/filtre” takarak her türlü seytani virüsten kendimizi korumaliyiz. Burnumuzu manevi anlamda pis kokulardan uzak tutmaliyiz. Gözlerimizi harama dikmemeli, kulaklarimizi da çirkin lakirdilardan korumali ve mahrem konusmalara malzeme yapmamaliyiz. Aklimizi dogru kullanmali, seytani desiselerden, kötü fikirler tasimadan ve her türlü zararli zanlardan uzak tutmaliyiz.
Seytanlik virüsüne karsi alinmasi gereken üçüncü bir tedbir de temizliktir. Bilindigi gibi yüce Allah, her insani fitrat olarak tertemiz, yani Islam fitrati üzere yaratmis ve mahlukat içerisinde serefli bir mevkie yerlestirmistir. Insanin bu serefli mevkide –manen- temiz kalmasi için Yaratici’nin direktiflerine uymasi gerekir. Insani kirleten sirk, küfür, nifak, fisk, zulüm, haset, kin gibi nazariyelerden ve eylemlerden uzak durmasi lazim.
Evet, insanin seytani virüse karsi kendisini korumasi için saglam bir imana, samimi bir duaya, içten gelen bir yakarisa, güçlü bir tevekküle ve salih bir amele ihtiyaci vardir. Insan bu ihtiyaçlarini makul zeminde karsilar, nefsini tezkiye ederek günahlardan kendini arindirirsa, bagisiklik kazanir ve seytani virüse karsi kendisini korumus olur. Aksi takdirde bu manevi virüse karsi yenik düser ve esfele-i safiline yuvarlanir.
Hülasa, bilmeliyiz ki sadece coronavirüse karsi degil, din (ahlak, insanlik) alaninda da mesafe, maske ve temizlik sarttir. Nasil ki saglik alaninda virüse karsi mesafe, maske ve temizlik sart ise, Islam üzere (insanlik üzere) kalmamiz için de sarttir.
Binaenaleyh, Islam ve fitrat üzere (dürüst, samimi, ilkeli, adalet ve merhametli) kalmak istiyorsak, maneviyatimizi felç eden her türlü virüse karsi erken tedbir almaliyiz. Geciktigimiz takdirde virüs kalbimize iner, kalbimizi körletir, gözlerimizi karartir, kulaklarimizi paslatir, aklimizi tutar ve artik hakikate sasi bakmis oluruz ki bu durum helakimiz demektir.
Saglikla ilgili virüsü/belayi “imtihan” olarak görüp, ayetlere, akl-i selime, fitratina, vicdanina kulak vererek özüne sahip çikanlara selam olsun…
“Kesinlikle bilesiniz ki korkularla, açlikla; canlardan, mallardan ve ürünlerden eksiltmekle sizleri sinamaktayiz. Sabredenler (tedbir alarak katlananlar) kazanacaklardir.” (Bakara suresi, 155)
Besir ISLAMOGLU
(Bu yazida yer alan fikirler yazara aittir. Hikmet Akademisi’nin bakis açisini yansitmayabilir.)