Son zamanlarda özellikle sosyal medyada “bana Müslümanligin degil, insanligin lazim” veya önce insan ol, sonra Müslüman” yahut “bir kisi, insan olmadan Müslüman olamaz” gibi tezler çokça kullanilmaya baslandi.
Geçen gün sosyal medyada dolasirken bir arkadasimizin söyle bir yorumuyla karsilastim: “Sakin bana “iyi Müslüman olmak, iyi insan olmayi gerektirir” demeyesiniz!”
Ben sormak istiyorum: Yoksa siz, insan olmanin kriterleriyle, Müslüman olmanin kriterlerini ayiriyor musunuz? Yoksa Yaratan Allah, “su vasiflara sahip olursaniz, insan olursunuz; su vasiflara sahip olursaniz, Müslüman olursunuz” mu dedi.
Hayir, yaratan ve bilgilendiren Allah’in böyle beyani asla yoktur. Peki, bu absürt fikir/tez nereden çikti? Yoksa Müslüman olmanin gereklerini yerine getirmek agir oldugu için mi böyle bir söylem gelistirildi? Yahut Müslüman olmayanlar, Müslümanlardan daha düzgün ve ilkeli yasadiklari için mi?
Her ne sebeple olursa olsun, bilelim ki insan kavrami, Müslüman kavraminin alternatifi degildir. Akil ve irade sahibi olarak yaratilan varligin adi “insan”dir ve insan, fitrat olarak Islam vasiflarina göre halk edilmistir. Dolayisiyla insani “insan” yapan özellikler -adalet, merhamet, sevgi, hosgörü, iyilikseverlik vd.- bütünüyle Islam’in öngördügü özelliklerdir. Yani, insani insan yapan, toplumda bir mertebeye ulastiran özellikler, Islam’in kazandirdigi özelliklerdir.
Öyle ise, “bana kisinin insanligi lazim; Müslümanligi kendisine” seklinde ifade edilen hüküm, dogru degildir; zira “insanlik” denilen olgu, zaten Müslümanliktir. Onun için “bana insanligi lazim” dediginiz husus, asla Islam’dan ayri bir sey degildir. Kisiyi “insan” yapan ne kadar özellik varsa, bilinmelidir ki o özellikler Islami özelliklerdir. Tersine, kisiyi insanliktan uzaklastiran ne kadar özellik varsa, yine bilinmelidir ki o özellikler, Islam’in ret ettigi özelliklerdir.
Nebi as’in ifadesiyle “her dogan insan, Islam fitrati üzere dogar. Sonradan çesitli faktörlerle fitratindakini degistirebilir.” Dolayisiyla bellegi Islam vasiflariyla kodlanmis bir insan, belli bir yasa/olgunluga ulastiginda ya yazili vahyi dikkate alarak Müslümanligini sürdürür, ya da vahyi dikkate almadan sadece fitratina yerlestirilen Islami kriterlerlerin bir kismiyla hayatini devam ettirir.
“Insanlar tek bir ümmet (din) üzere yaratildilar. Sonra ayriliga düstüler. Eger, Rabbinden bir söz geçmis olmasaydi, ayriliga düstükleri hususlarda aralarinda derhal hüküm verilir ve isleri bitirilirdi.” (Yunus, 19)
“Süphesiz biz insani, karisim halindeki az bir sudan yarattik ve onu imtihan edecegiz. Bu sebeple onu isitir ve görür kildik. Süphesiz biz insana yol gösterdik. Ya sükredici ya da nankör olur. Süphesiz biz, inkarcilar için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ates hazirladik. Iyiler ise, katkisi kâfur olan içecekler dolu bir kadehten içerler.” (Insan, 2-5)
Evet, insan Allah’in beyanini ve elçilerin örnekligini dikkate almasa da yaratilistan tasidigi vasiflarin bir kismini bozmadan -kismi Islami vasiflarla- hayatini rahatlikla sürdürebilir. Özellikle sosyal alanda, Islam’in temel ilke olarak belirledigi adalet, merhamet, liyakat, iyilik gibi hususlarda Müslümanca hareket edebilir; ancak bilindigi gibi, Allah’in insanlardan istedigi, “kismi Müslümanlik” degil, tam bir Müslümanliktir.
Tam bir Müslümanligin olmazsa olmazi sarti (ilk basamagi), yaratan ve yasatan Allah’a -sirk kosmadan- güvenmek ve O’nun beyanlarini dikkate alarak yasamaktir. Bu basamak (rükün), binanin temelidir. Bu temel atilmadan baska basamaklara (rükünlere) geçilmesi halinde bina askida ve islevsiz kalir. Yani insan, Islam’dan çokça güzel vasif tasisa da ilk basamak olan “tevhit” yoksa kendisini kurtaramaz.
“Ayetlerimizi ve ahirete karsilasmayi yalanlayanlarin yaptiklari bosa gitmistir.” (Araf 147)
Hülasa, “sakin bana, iyi Müslüman olmak, iyi insan olmayi gerektirir” demeyesiniz” diyen arkadasa diyorum ki Islami kriterlere göre “iyi Müslüman olan” ayni zamanda iyi insandir; zira insani özellikler” dedigimiz özellikler, bütünüyle Islam’in bildirdigi özelliklerdir.
“Bana Müslümanligi lazim degil, insanligi lazim” demek de sorunlu bir hükümdür. Eger Müslümanliktan kasit, toplumu fazla ilgilendirmeyen dikey dedigimiz kisinin kendisiyle Allah arsinda kalan iman, namaz, dua gibi ibadetleri ise, evet, o ibadetler bize lazim degil; ancak bilinmelidir ki Müslümanlik sadece o ibadetlerden mütesekkil degildir. Müslümanlik, insanin 24 saat bütün hayatini düzenleyen kurallar bütünüdür.
Özetle, insanlik ve Müslümanlik konusunda benim anladigim sudur: Her Müslüman, nasil ki “iyi Müslüman” degilse, her insan da “iyi insan” degildir. Kisi, ne kadar “iyi vasif” tasiyorsa, o kadar iyi insandir ve o kadar da iyi Müslümandir. Dolayisiyla, Müslümanlarin yanlislari üzerinden yola çikarak, insanligi Müslümanliga tercih etmek gaflettir.
Her iyi Müslüman, ayni zamanda iyi insandir; lakin -tevhit inancina sahip olmayan- her iyi insan iyi Müslüman degildir.
“Kim iyi ve yararli isleri en güzel sekilde yaparak kendini Allah’a teslim ederse, süphesiz en saglam kulpa tutunmustur. Islerin sonu sadece Allah’a varir.
Kim inkar ederse, onun inkari seni üzmesin. Onlarin dönüsleri ancak bizedir. Biz de onlara yaptiklarini haber veririz. Allah, kalplerde olani hakkiyla bilendir.” (Lokman 22)
Selam ve muhabbetlerimle…
BESIR ISLAMOGLU
(Bu yazida yer alan fikirler yazara aittir. Hikmet Akademisi’nin bakis açisini yansitmayabilir.)