Yüce Allah, haccin vaktiyle ilgili söyle buyurmaktadir: “Hac, bilinen aylardadir. Kim o aylarda hacca niyet ederse, hac esnasinda kadina yaklasmak, günah sayilan davranislara yönelmek, kavga etmek yoktur. Ne hayir islerseniz Allah onu bilir...” (Bakara suresi, 197)
Görüldügü gibi Kur’an, sadece birkaç gün degil, birkaç ay içerisinde hac ibadetinin yapilabilecegine imkan tanimaktadir. Bu aylar, çogunlukla Sevval, Zilkade ve Zilhicce olmak üzere üç ay olarak kabul edilmektedir. Sevval ayi yerine muharrem ayini kabul edenler de olmustur. (Bak. Zadul Mead ve Bidayetül Müçtehit ilgili mad.)
Diger bir ayette; “Sana dogan aylardan sorarlar. De ki: Onlar, insanlar ve hac için belirlenmis vakitlerdir...(Bakara suresi, 189) derken, aylarin hac için belirlenmis vakitler oldugunu ortaya koymaktadir. Bu ayetler hac ibadetinin birkaç gün içerisinde degil, birkaç ay içerisinde yapilabilecegini göstermektedir.
Basta sunu hatirlatalim ki din, problem teskil etmek için degil, problem çözmek, hayati düzene sokup kolaylastirmak ve insanlarin mutlulugunu saglamak için gelmistir. Dinde zorluk degil, kolaylik esastir. O bakimdan, “ne pahasina olursa olsun, ne kadar sinirlama getirilirse getirilsin, her yil ne kadar hac zayiati verilirse verilsin, hacda degisiklik yapilamaz” diyerek Müslümanlari gelenege kurban vermeye hiç kimsenin hakki yoktur. Halbuki gelenek yerine yüce Allah’in buyurduklari esas alinsa ve hac aylarinda gruplar halinde Müslümanlar hacca gönderilmis olsa, Müslümanlar kotalardan ve kuralardan kurtularak istedikleri ayda hac etme firsatini bulacaklardir.
Evet, din/Islam; adaleti saglamak, insanlarin hayatlarini düzenlemek, kolaylastirmak ve her türlü engelleri kaldirmak için Allah tarafindan indirilmistir. Resuller dahil hiç kimsenin insanlarin inanç ve ibadetlerine engel olmaya, özgürlüklerini kisitlamaya ve zorluklar çikartmaya hakki ve yetkisi yoktur. Kaldi ki Kur’an’da, “Allah sizin için kolaylik diler, zorluk dilemez” (Bakara suresi185) buyurularak, her konuda kolayliklar saglanmasina vurgu yapilir.
Evet, hac ibadeti sosyal ve ekonomik imkanlara bagli oldugu için, tüm kosullar ve imkânlar çagin konjonktürüne göre güncellenmesi gerekir. Allah’in bizden istedigi, “ne zaman ve nasil” gitmemiz degildir. Bizden istenen, insanlarin hac ibadetini yerine getirebilmeleri için engelleri kaldirmak, gidis dönüsleri kolaylastirmak, maksadi hakkinda bilinçlenmek, yasaklara daha dikkat etmek, M. haram ve çevresini temiz tutmak, Allah’in ihsan ettigi nimetlerden faydalanmak ve ihtiyaç sahiplerini de yararlandirmaktir. (Hac suresi, 25-29)
Bilinmelidir ki dinde (ve dolayisiyla hacda) aslolan araçlar degil, amaçlardir. Hac ibadetinde amaç, Kabe’yi ziyaret edip Allah’i tazim etmektir. M. Haram’a giderken, yaya veya binek araçlari ile gitmek önemli olmadigi gibi, su veya bugünde gitmek de önemli degildir. Zaten Rabbimizin de “su ayda, su günde evimi tavaf edin” diye bir bildirimi yoktur. Aksine, “hac belirli aylardadir” buyurarak, haccin farkli zamanlarda yapilabilecegine imkan vermistir.
Tabi bazi kimseler, “Muhammed as ve beraberindeki Müslümanlar, 632 yilinda Zilhicce ayinin 9-12 günlerinde hac ibadetini yerine getirdiler; dolayisiyla bu günler disinda hacca gidilemez” diyebilirler; ancak bu iddia hiçbir kiymet ifade etmez; zira ne Allah, ne de elçisi “bu günler disinda hac edilemez” seklinde bir beyanatlari yoktur.
Kabul etmek gerekir ki “gün dayatmasi” milyonlarca insanin hac etmesini engellemekte ve maddi-manevi sikintilara sebebiyet vermektedir. Düsünün! Yüz sene sonra Çin ile Hindistan (üç milyar) Müslüman olsa ve Müslüman nüfus bes milyara çiksa, “biz, Zilhiccenin 9-12 günleri disinda kimseyi alamayiz ve ancak toplam iki-üç milyon kisiyi kabul edebiliriz” mi diyeceksiniz?
Yahut, inandiginiz Allah, “Zilhiccenin 9-12 günleri disinda kimseyi almayiniz. Hac ibadetini yapan yapar, yapmayana yapilacak bir sey yok” der mi? Eger öyle ise, niçin “bütün insanlari hacca çagir” (22/27) demektedir?
Yine bazi kimseler, “Hac Arafat’tir” rivayetine dayanarak, hac aylarina karsi çikabilir; ancak bu rivayet, baska aylarda haccin yapilamayacagina delil teskil edemez. Elbette haccin rükünlerinden biri de Arafat’ta vakfedir ve bu vakfe ayetle sabittir; (Bakara suresi, 198) bu anlamda hiçbir sorun yoktur ve zaten Arafat zaten yerinde durmaktadir. Hangi ayda giderseniz gidiniz, ilk gün Arafat ’ta vakfe yaparsiniz. Buna hiçbir engel yoktur.
Unutmayalim ki Allah, her konuda iddia sahiplerinden kanit/delil ister. Dolayisiyla “Zilhiccenin 9-12 günleri disinda hac ibadeti yapilamaz” diyen bu yasaklayici zihniyet, iddialarini ispatlamakla yükümlüdür.
Simdi bir kez daha düsünelim! Allah’in kolaylik ilkesini dikkate alarak, hac ibadetinin önündeki her türlü sikinti ve engelleri kaldirmak mi vazifemiz, yoksa ne pahasina olursa olsun, Zilhiccenin 9-12 günlerinde israr ederek gelenegi koruyarak Müslümanlari engellemek mi? Evet, bu gelenegi sürdürerek milyonlarca Müslümani engellemek akil tutulmasidir ve dolayisiyla dinin amacini anlamamaktir. Unutmayalim ki sikintilar ancak BASIRET ile çözülür.
Inaniyorum ki Resulullah as bugün çikip gelse ve Müslümanlarin “zaman” mefhumundan dolayi hacca gidemediklerini görse, çok ama çok üzülecektir.
Selam ve muhabbetlerimle… BESIR ISLAMOGLU
(Bu yazida yer alan fikirler yazara aittir. Hikmet Akademisi’nin bakis açisini yansitmayabilir.)
Editör'den
https://www.youtube.com/watch?v=GzgA4J46nMY&feature=youtu.be