Islam âlemi, Islam Dünyasi, Müslüman Dünya ve Islam Milleti Islam Ümmeti ne demektir. Islam Dünyasi ve Islam Ümmetinin içinde bulundugu durum nedir?
Öz ifadeyle, Müslümanlarin yogun olarak yasadigi cografyaya, Islam âlemi, Islam Dünyasi veya Islam ülkeleri bazen de halki Müslüman ülkeler denilmektedir.
Islam Milleti, Islam Ümmeti, Rabbimizin Kurani Kerimde “Iste sizin bu ümmetiniz bir tek ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim. Öyleyse bana ibadet edin.” (Enbiya 92) “ Siz, insanlar için çikarilmis hayirli bir ümmetsiniz; iyiligi emreder kötülükten alikoyarsiniz ve Allah'a iman edersiniz.” ( Ali imran 110) Ayetleri gibi, pek çok ayette övdügü ve Hz. Adem (as) dan, son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v)e kadar gelen bütün Peygamberlerin teblig ettigi, davet ettigi, Allah katinda geçerli tek din olan, Hayat nizami Islam’i, bir bütün olarak kabul eden, O’na inanan ve gücü nispetinde onu yasamaya çalisan, renk, dil irk ayrimi yapilmadan, bütün Müslüman fertlerin, kavimlerin ve topluluklarin mensubu oldugu Büyük Millettir.
Elhamdülillah biz, bu Büyük Islam Milletin mensubuyuz. Bu Millete mensup olmakla seref duyuyoruz.
Ancak, üzülerek ifade edelim ki, biz Müslümanlar ve Islam Ümmeti olarak, uzun bir süredir, Allah ve Resulününün istedigi ve razi oldugu bir ümmet degiliz.
Bunun pek çok sebebi vardir. En basta geleni basta Islam konusunda ve diger ilim alanlardaki cehalet ve bunun sonucu olan tefrikadir. Parçalanmadir.
Bunu biraz açalim:
Hz. Peygamberin veda hutbesinde yüz bini askin sahnesine seslenerek:
Size iki sey birakiyorum. Onlara simsiki sarildiginiz sürece yolunuzu asla sasirmazsiniz: Bunlar, Allah’in Kitabi ve Peygamberinin sünnetidir.(Muvatta) “ buyurdu.
Biz, Müslümanlarin, Islam’in bu iki temel kaynagi iliskisi ve bu iki emanet ile ilgili bilgi, anlayis ve amel durumumuz nedir?
Sunu basta belirteyim ki, bu gün biz Müslümanlarin Kuran ve Sünnet ile iliskisi Rabbimizin istedigi, Resulullahin bize gösterdigi dogru bir iliski degildir.
Bunu örneklendirecek olursak, içinde yasadigimiz ve yüzde doksandan fazlasinin Müslüman oldugu söylenen bu toplumda, Kurani yüzüne okuyabilenlerin orani, en iyi tahminle yüzde elliyi geçmez. Peki, Kurani yüzüne okuyabilen bu Müslümanlarin yüzde kaçi Kurani anlayabiliyor, anlayarak okuyabiliyor, Onun mana ve mesajini anlamayi dert ediniyor. Yine en iyi tahminlerle bu oran yüzde birlerde bile degildir. Hadis ve Sünnet bilgisi konusunda bu oran daha da asagilardadir. Peki, Kuran ve Sünnet konusunda bilgi düzeyi bu durumda olan bir toplum, gerçekten Islam’i biliyor, Kuran ve Sünnetle saglikli bir iliskisi var diyebilir miyiz? Elbette hayir.
Yasadigimiz bu toplumda, Çocuklarimizin gelecegi diye, basit dünya menfaatlerini elde etmek için, hiçbir fedakârliktan kaçinmayan biz anne ve babalar, kendimizin ve çocuklarimizin ebedi saadeti için, Allah’in dinini ve bu dinin temel kaynaklari olan Kuran ve Sünneti ögrenme ve ögretme konusunda ne yapiyoruz. Herkes kendi nefsine sorsun.
Son dönemde açilan çok sayida Imam Hatip Lisesi, Imam Hatip Ortaokulu, Diyanet Kuran Kurslari ve diger okullardaki, seçmeli Kurani Kerim, Hz. Peygamberin Hayati ve Temel Dini Bilgiler derslerine ragmen bu alanda yeterli bir düzeye gelinememistir.
Bunu, toplumun gidisatindan rahatlikla gözlemleyebilmekteyiz. Örnegin, sosyal medyada yapilan sokak röportajlarinda konusan gençlerin, din ve dini degerler konusundaki tavirlari, bu konulardaki duyarsizliklari, namaz kildigini söyleyen koca koca adamlarin dahi, Islam’in ve Imanin temel sartlarini, hatta kelime-i sehadeti ve anlamini, namaz sure ve dualarini dogru dürüst bilmemeleri bu durumu apaçik göstermektedir.
Içinde yasadigimiz toplumun genel durumu bu. Peki, Kuran ve Sünnet bilgisine sahip olduklarini iddia eden Hocalar, mollalar akademisyenler vb. kesimlerin durumu ne? Ülkenin din egitimi almis, mürekkep yalamis bu insanlari bu alanda ne yapmaktadirlar.
Üzülerek söyleyelim ki, bu kesimler, Insanlara Allah’in dinini, Kitabini, Resulullah’in sünnetini ögretme ve bunlara çagirma yerine, kendi hocasina, kendi gurubuna, kendi cemaatine, tarikatina ve anlayisina çagirmakta ve bunun için çalismakta, birbirleriyle ugrasmakta adeta birbirlerini yemektedirler.
Islam’i bildigini ve mücadelesini verdigini söyleyen bu kesimlerin çogu, Allah’in Dini Islam’i Kuran ve Sünnetten, bir bütün olarak ögrenme, Inanma ve yasama yerine, Üstatlarinin, Hoca efendilerinin Seyh efendilerinin kitaplarindan ögrenmektedirler. Müslümanlar; farkli kaynaklardan dini ögrendiklerinden ve herkes kendi kaynak ve yorumunu tek dogru kabul etmekte, kendi gurup, mesrep ve anlayisinda olmayanlari, çok agir bir sekilde itham etmektedirler.
Kuran ve Sünnet disinda, her biri farkli kaynaktan din ögrenen bu guruplar, bir araya gelememekte ve ortak bir paydada bulusamamaktadirlar. Buda Ümmetin parçalanip dagilmasina sebep olmaktadir.
Peki Islam toplumundaki bu guruplarin, Dinin temel kaynagi olan Kuran anlayisi ve Kuranla iliskileri nasildir? Toplumuzda egemen anlayisa ve uygulamalara göre Kuran; güzel sesli hafizlarin dilinde, lafizlari okunup dinlenen, bir de son dönemde yarismalari yapilan bir nagmeler kitabi, taziyelerde ve mevlit törenlerinde okunan geçmislerimizin ruhuna hatimler yapilan bir dualar kitabi, Din egitimi veren okullarimizda sinif geçmek için geçerli not alinan bir ders kitabi, akademik dünyada üzerinde akademik çalismalarin yapildigi bir akademik bir kitaptir.
Kuran ve Sünnetten uzaklasan Müslümanlar, dagilip parçalanmislardir.
Rabbimiz, Kuranda onlarca ayette Allaha ve resulüne itaat edin, bir konuda ihtilafa düserseniz Onu Allah ve Resulüne (Kuran ve Sünnete) götürün demesine ragmen, Müslümanlar bu gün, Kimi “Ehli Kuran’iz”, kimi “Ehli Hadis’iz” Kimi “Ehli Sünnet ve Cemaatiz” diyerek bir birbirlerine karsi mücadele etmektedirler.
Yine bu dini gurup ve cemaatlerin her biri, Kuran ve Sünnete esas alip, bir hayat nizami olan Islam’i, bir bütün olarak esas alma yerine, farkli üstad ve Hoca efendilerin, dinin bir cephesini anlattigi kitaplarini ve din anlayislarini esas alarak, “Gerçek Din Budur” diyerek onunla oyalanmakta ve kendisi gibi düsünmeyenleri sapik, fasik, zindik ve hatta müsrik ve kafirlikle itham etmektedirler.
Meshur hikayedir. Filin tamamini görüp idrak edemeyen körleri, filin yanina götürmüs ve kendilerine, file dokunarak, fiili tarif etmeleri istenmistir.
Filin hortumuna dokunan birinci âmâya,
Fil nedir,?
diye soruldugunda;
-Fil, bir hortumdur, cevabini vermis.
Ikinci âmâ, filin güçlü ayaklarina dokunmus ve
-fil bir güçlü bir sütundur, demis.
Üçüncüsü, kulaklarina dokunmus ve fil nedir? sorusuna,
-fil, battaniye seklinde yumusak bir seydir, seklinde cevap vermistir.
Bu örnekteki amalar, fili bir bütün olarak görmediklerinden, algilayamadiklarindan, bu yanlis yanilgiya düsmüs ve fili yanlis tanimlamislardir. Fil ne hortum, ne sütun, ne de battaniye gibi bir seydir. Fiil bunlarin hepsinin toplamidir.
Iste bu gün, Müslüman cemaat ve guruplarin büyük bir kisminin din algisi, fil örnegindeki âmâlarin, algilari gibidir.
Bu gün, Müslüman gurup ve cemaatler, Islam’i bir bütün olarak algilayamadiklarindan ve her cemaat ve gurup Islam’in bir parçasini alip, Islam’i onunla tanimlamakta, Islam o parçadan ibaretmis gibi görmektedir. Her gurup kendisinin dogru yolda, digerlerinin yanlis yolda olduguna inanmaktadirlar.
Mesela; bir gurup Islam’in Iman cephesini aliyor, “Islam, imani hakikatlerdir”, diger bir gurup Islam’in nefs ve ruh terbiyesini esas alarak “Islam tasavvuf, ve tarikattir,” bir baska gurupta Islam’in siyaset ve cihad yönünü ön plana çikarak “Islam Siyaset ve Cihattir,” Baska bir gurup Islam’in ahlak nizamini ön plana çikarak Islam “Ahlak ve fazilettir”, demekte, kendi anlayislarinin dogru, digerlerinin yanlis oldugunu düsünmektedirler.
Evet, bu konularin hepsi Islam’in önemli temel esaslaridir, fakat hiçbiri, tek basina Islam degildir.
Islam bütün bunlarin hepsinin toplamidir. Yani Islam= Iman+ Ibadet+ Nefis ve ruh terbiyesi+ Siyaset ve Cihat + Güzel ahlak olarak hepsinin toplamidir.
Oysa, Rabbimiz, biz Müslümanlari, dinimizi parça parça etmekten, dagilip parçalamaktan siddetle men etmekte ve bu tehlikeli duruma düsme konusunda uyararak söyle buyurmaktadir:
“ Dinlerini parça parça edip guruplara ayrilanlar var ya, senin onlarla hiçbir iliskin yoktur. Onlarin isi ancak Allah'a kalmistir. Sonra Allah onlara yaptiklarini bildirecektir”(Enam; 159)
Müslüman Dünyanin, Islam Milletinin bu tür hastaliklardan ve bunalimdan kurtulusunun yolu, Rabbimizin Kitabi Kerimini ve Resulünün sahih sünneti Seniyesini birbirinden ayirmadan, bunlarin bütünlügünü esas alarak, Allah buyrugunu ve Resul ölçülerini “Din” bilmekten ve Islam’i bir bütün olarak ögrenmekten, ona inanmaktan ve bütün olarak Islam’i yasamak ve yasatmaktan geçmektedir.
Bütün gurup ve cemaatler olarak Müslümanlar, renklerini, dillerini, irklarini, mezhep, mesrep ve din anlayislarini degil, Rabbimizin, Kuranda ve daha önceki kitaplarda bize verdigi “Müslümanlar” ismini, Islam Kardesligini ve Ümmet birligini esas almali, bu akideyi ve suuru kalplerinde yesertmeli ve hayatlarinda yasamaya ve yasatmaya çalismalidir.
Dersimiz, davamiz bu olmalidir.
Biz Müslümanlar, Insanlari kendi dar gurup, cemaat mezhep mesrep ve anlayisimiza degil, Tevhide bir tek Allah’a kulluga, Islam’a ve Islam kardesligine çagirmaliyiz.
Rabbimiz, Kurani Kerimde, Resulullah, Sünneti Seviyesinde bize bunu apaçik emretmektedir.
“Hep birlikte Allah’in ipine (Kur’an’a) simsiki sarilin. Parçalanip bölünmeyin. Allah’in size olan nimetini hatirlayin. Hani sizler birbirinize düsmanlar idiniz de O, kalplerinizi birlestirmisti. Iste O’nun bu nimeti sayesinde kardesler olmustunuz. Yine siz, bir ates çukurunun tam kenarinda idiniz de O sizi oradan kurtarmisti. Iste Allah size âyetlerini böyle apaçik bildiriyor ki dogru yola eresiniz.” (Ali imran 103)
Ey inananlar! Allah ve Peygamber, sizi, size hayat verecek seye çagirdigi zaman icabet edin. Allah'in kisi ile kalbi arasina girdigini ve sonunda O'nun katinda toplanacaginizi bilin. ( Enfal 24)
Resulullah (sav) da veda hutbesinde, “Size iki sey birakiyorum. Onlara simsiki sarildiginiz sürece yolunuzu asla sasirmazsiniz: Bunlar, Allah’in Kitabi ve Peygamberinin sünnetidir.(Muvatta) “ buyurdu.
Iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmis olmazsiniz. Size, yaptiginiz takdirde birbirinizi seveceginiz bir is göstereyim mi? Aranizda selâmi yayin.”
Rabbimiz, cümlemize, emrettigi ve razi oldugu sekilde inanan, yasayan, razi oldugu kullar zümresinden eylesin, insaallah.