Allah’in yarattigi ve yeryüzünde halife kildigi ve kendisine, sayamayacagimiz kadar nimet verdigi insan, yaratanini ve yaradilis gayesini unutmus, haktan, hakikatten uzaklasmis nefsine, heva hevesine kul ve köle olmustur.
Allah’a kulluktan uzaklasan, nefsine kul ve köle olan insan, bunun sonucu çikardigi savaslar, yaptigi zulüm ve haksizliklarla, akittigi kan ve göz yaslariyla dünyayi adeta cehenneme çevirmistir.
Ilimde, fende, teknikte ilerleyen, uzaya seferler düzenleyen modern insan, açgözlülügü, daha çok kazanma hirsi ve daha çok tüketme çilginligi sebebiyle yeryüzünde fesat çikarmis, kin ve hirslariyla yeryüzünü maddeten ve manen kirletmistir. Bu materyalist, inkarci ve hevasini ilah edinen ve azginlasan açgözlü insanlar, sahip olduklari ile yetinmeyerek, daha fazlasina sahip olmak için, kurduklari sömürü sistemleriyle diger insanlarin emeklerini çalmak, riziklarini ellerinden almakta ve insanlari açliga ve sefalete sürüklemektedirler.
Haktan, hakikatten uzaklasarak azginlasan günümüz insani, bu açgözlülük, hirs, bencillik, sömürü ve tugyan sonucu dünyayi yasanmaz hale getirmistir.
Bu gün, belli bir güce ulasan bu açgözlü insanlar, sirketler devletler, milletler, sahip olduklari gücü ve imkanlari, yeryüzünü imar etme, hakki hakim kilma, adaleti saglama, insanlarin hayri, huzuru ve mutlugu için kullanma yerine, diger insanlar üzerinde hakimiyet kurmak, onlari ezmek, sömürmek ve zayif birakarak, ellerindekilerini almak için kullanmaktadir.
Hakka degil, güce dayanan ve “güçlü olan haklidir” düsturunu esas alan ve zulüm, haksizlik, kan ve göz yaslariyla insanlari mutsuz eden, bu firavun düzeni ve zihniyetinin sebebi ve kaynagi, insana Allah’i unutturan ve insani yaradilis gayesi olan Allah’a kulluktan uzaklastiran hiç bir kutsali olmayan maddeci, seküler anlayistir.
Din, Iyinin, dogrunun, ve güzelin kaynagi oldugu gibi, dinden kopus olan maddeci skülerizm de her türlü kötülügün yanlisligin sebebi kaynagidir. Dinden, Imandan uzak, kutsali olmayan ve bütün amaci madde, dünya ve dünya çikari olan bu anlayis ve zihniyet sahip insanlarin yapmayacagim kötülük yoktur.
Allah’i, Allah’a kullugu unutan, fitrattan, yaradilis gayesinden ve merhametten uzaklasan, nefsine, heva ve hevesine kul ve köle olan modern insan, daha bu dünyada iken cehennem hayatini yasamakta ve yasatmaktadir.
Peki, bu hale gelmis insanlik için bir kurtulus umudu yok mu?
Elbette vardir. Insanlik olarak kurtulusumuz, biz Insanlari ve bütün evreni yaratan, bizi en iyi taniyan, biz insanlara karsi, bir ananin çocuguna karsi merhametinden daha merhametli olan, alemlerin ve bizim Rabbimiz olan, Rahman ve Rahim olan Yüce Allah’in, biz insanlarin dünya ve ahiret mutlulugunu saglamak için gönderdigi Ilahi Nizam olan Islam’dadir. Fitrat dini Islam’a dönmektedir. O Islam dini ki, Allah’in seçtigi, tamamlayip mükemmel kildigi, razi oldugu kiyamete kadar devam edecek olan, Allah katinda geçerli tek dinidir.
Bu din, insanlari, insanlara, heva ve heveslere kulluktan kurtarip bir tek Allah’a kullugu çagiran dindir.
Bu ilahi hakikati insanlara götürme, örnek yasayislariyla insanlara gösterme, adaleti, sefkati, merhameti ile insanlar için örnek olma, sahit olma görevi de Müslümanlarindir. Bu görev, son derce agir ve oranda serefli ve yüce bir görevdir.
Bu görev, Müslümanlara Yüce Allah tarafindan verilmis bir görevdir. Rabbimiz söyle buyuruyor:
“Allah yolunda, gerektigi gibi cihad edin. Sizi O seçti ve size din konusunda hiçbir güçlük yüklemedi; ceddiniz Ibrahim’in dininde oldugu gibi. O size hem daha önce hem de bu Kur’an’da “Müslümanlar” adini verdi ki peygamber size sahitlik etsin, siz de insanlara sahitlik edesiniz. Haydi namazi kilin, zekâti verin ve Allah’a simsiki baglanin. Sizin Mevla’niz O’dur. O ne güzel Mevlâdir ve ne iyi yardimcidir” ( Hac suresi, 78)
Müslümanlarin, bu insanlik için sahit olma görev ve sorumlulugu hakkiyla yerine getirebilmesi için, Allah’in kitabina göre yeniden iman etmeleri, kendi nefislerinden baslayarak kendilerini düzeltmeleri ve Allah’in dini Islam’i, hayatinin her alaninda yasamalari ve Islam’in güzel ahlakiyla ahlaklanmalari gerekir.
Müslümanlar, bu sorumluluk bilinciyle hareket edip, Islam’i dogru bir sekilde ögrenir, yasar, Islam’in güzelliklerini yansitan güzel örnek olabilirlerse, hem kendileri kurtulacak, hem de insanligin kurtulusuna vesile olacaklardir. Eger, Müslümanlar, bu sorumluluklarini unutur ve bu sorumlulugun geregini yerine getirmezlerse hem kendileri, hem insanlik kaybedecektir.
Müslümanlarin, dünyada aziz olmalari, zilletten kurtulmalari ve “insanlik için çikarilmis en hayirli Ümmet” olarak, iyiligi emretme ve kötülükten menetme sorumlulugunu yerine getirebil-meleri için hem maddeten hem manen güçlü olmalari gerekir. Bunun için, Müslümanlarin, Ilim, fen, teknik, siyasi, askeri ve ekonomik alanlarda güçlü olmalari ve caydirici olmalari gerekir.
Müslümanlarin görevi, Islam’la tanismadigi için dogru yolu bulamamis ve bunun sonucu karanligin içinde debelenen, Allah’tan, Allah’in dini fitrattan, Allah’a kulluktan uzaklasan ve nefsine ve Allah’tan baska varliklara kulluk eden insanlarin, Kalabaliklarin önüne geçerek, Üstat, Necip Fazil ifadesiyle, “ Durun kalabaliklar! bu cadde çikmaz sokak” diyerek, onlara hakki, hakikati haykirmak ve insanlari dogru yolu göstererek onlari bu çikmaz sokaklardan kurtarmak için mücadele etmektir.
Biz Müslümanlara düsen Üstat Necip Fazil’in
“Genç adam! Kalabaliklarin modalasmis yollarina düsme! Yol kalabaliklarin yolu degil, hakikatin istikametidir. Sen kendin ona dön ve kalabaliklari dönder.” hitabinda ifadesini bulan bu duygu ve suurla hareket etmektir.
Rabb’im, cümlemize bu sorumluluk bilincini kusanmayi ve bu suurla yasamayi nasip etsin.
(Bu yazida yer alan fikirler yazara aittir. Hikmet Akademisi’nin bakis açisini yansitmayabilir.)
