Kur-an‘nin Anlasilmasi Üzerine

?Bütün kitaplar, bir tek kitabi anlamak içindir?...
Kur-an‘nin Anlasilmasi Üzerine
Mahmut BALCI
Mahmut BALCI
Eklenme Tarihi : 6.02.2021
Okunma Sayısı : 1849

“Bütün kitaplar, bir tek kitabi anlamak içindir”

 Yillar önce muhafazakâr, dindar kesime hitap eden bir gazetenin dini içerikli sahifesinin “bir bilene soralim “ kösesinde, sorulan bir soru ve verilen cevabi okumustum.

Soru mealen söyleydi. Çevremizde ilmine ve samimiyetine inandigimiz bir hocamiz, bize Kurani Kerim meali ve tefsirini okumamizi tavsiye ediyor. Bu konuda ne dersiniz?

Verilen Cevap mealen söyleydi.

Bu hoca ya cahil, yada sapiktir. Biz, dini Kurani Kerimden degil, Ehli sünnet alimlerinin bizim için yazdigi kitaplardan ögrenmeliyiz. Açikça, “Kurani anlamak için meal ve tefsir okumak bizi sapikliga götürür” demek istiyorlardi. Bu malum çevre, Kuran Kerimi anlamaya çalismayi, anlayarak okumayi siddetle ret ederek bunun yerine “ehli sünnet alimlerinin kitaplarini” okumayi savunurlar.

Bu konuda, bizzat yasadigim baska örneklerde var. Merhum Mevdudi'nin Tefhimul Kuran adli tefsirinin bir kampanyasi vardi. Ben de, bulundugum okulda arkadaslara Tefhimul Kuran tefsirinin çagimiz insanina, Kur’an’inin mesajini özlü bir sekilde anlatan güzel bir tefsir oldugunu ifade ederek, bu kampanya kapsaminda birer takim tefsir almalarini önerdim. Bunun üzerine Ilahiyat mezunu bir arkadasimiz söyle demisti. Biz, tefsir okuyamayiz. Tefsir okumak için, 70 tane ilim bilmek gerekir demisti.

Bu anlayisa göre; Kurani ancak belli bir kesim anlayabilir, diger insanlar Kurani sadece ibadet ve dua maksadiyla okuyabilirler. Diger insanlarin Kur’an-i anlamalari mümkün degil, anlamaya kalkarlarsa sapikliga düserler. Bu anlayisa göre, bu gün piyasadaki sapikliklarin hepsi,  Kur’an-i Kerimi anlanmaya çalisan, haddini bilmeyen sapiklarin(!) eseridir. Ve bu zatin gözünde biz, Kurani anlamaya ve anlatmaya çalisan  bir sapigin(!)tefsirini okuyan bir sapiktan baska bir sey degildik.

Yine, konuyla ilgili yasadigim baska bir örnek; Bir taziye yerinde okudugum ayetlerin manasini mealen arz ederek bir sohbette bulunmustum. Sohbetten sonra vatandasin biri, bundan rahatsiz olmus ki, rahatsizligini, hiç hadislerden bahsetmedin seklinde ifade etmisti.

Bu kesimler, Kurana yönelme, Kurani anlayarak okumaya çalisma akiminin insanlari “ehli sünnet” ten uzaklastirmak ve Müslümanlari parçalamak için ortaya konan bir ingiliz projesi oldugunu illeri sürerler. Bunun içinde uydurduklari bir hikayeleri vardir.

Hikâyede, Ingiltere'de, çok sayida misyoner, müstesrik, siyaset ve bilim adaminin katildigi, Islam dünyasi ve Müslümanlarla ilgili planlarin yapildigi ve Müslümanlarin Kuran ile iliskilerinin degerlendirildigi bir önemli toplantida, yapilan degerlendirmelerden sonra   kürsiye gelen toplantinin organizatörü ve baskani papaz  karar olarak sunlari söylemis: “Müslümanlari parçalamanin ve yok etme yolunun Müslümanlari Kurana, Kurani anlamaya,  Kurana davetten geçtigini ifade etmis ve Müslümanlara “Kurana dönün” sloganiyla, Islam dünyasinda bu anlayisin yayilmasi için çalismalari gerektigini “ söylemistir. Onlara göre, Kurana yönelmek, Kurana dönmek, Kurani anlamaya çalismak bir Ingiliz projesidir.

Onlara göre,   Dini ögrenmek için Anadolu evliyalari, Saadeti Ebediye gibi, “ehli Sünnet alimlerinin muhtesem eserleri”  dururken meal ve tefsir okuyarak Kurani anlamaya çalismak sapikliktan baska bir sey degildir.

Bunlar gibi, ülkemizde taraftar bulan pek çok grup cemaat ve anlayista da, “Dini ögrenmek ve anlamak için Allah’in Kitabini Peygamberin (sav) hadislerini ve sünnetini okumaya anlamaya çalismaya gerek yoktur. Kurani Kerimi ve Hadisleri okumak, anlamak ve anlamaya çalismak bizim isimiz degil”

Kuran ve Sünneti anlamak “ ehli sünnet âlimlerinin” Üstatlarin, Seyh efendilerin ve Hoca efendilerin isidir.

Her gurup ve cemaat ve cemaat mensuplarinin büyük bir kismi; Dini dogru ögrenmenin, anlamanin Imani kurtarmanin ve cennete gitmenin yolunun, kendi üstat, Hoca efendi, Efendi Hazretleri, Sultanlari olan zatlarin eserlerini okumak, onlara tabi olmaktan geçtigine inanirlar.  Bu anlayistakilere göre,  tek dogru, kendi üstat, hocalarinin ortaya koyduklari görüs ve yorumlardir.

Onun için, kendi üstat ve hoca efendileri disinda, baska alimlerin eserlerini, Kuranin  meal ve tefsirlerini okumaya ihtiyaç duymazlar. Bu grup ve cemaatler,  kendi üstatlarinin eserleri disinda baska eser okumayi ve okutmayi asla kabul etmezler. Onlara göre, bu eserler, her seydir. O eserlerde her sey vardir. Bu eserler dururken baska eser okunmaz.  

Buna, öyle inanmislar ki, evlerinde medreselerinde, kurslarinda dergâhlarinda üstatlarinin, Hoca Efendilerinin kitaplari disinda baska kitap, eser bulundurmazlar.

Onlara göre, Imani kurtarmanin ve cennete gitmenin yegane yolu, asrin mücedidi olan Üstatlarini, Hocalarini, Efendilerini tanimayi ve onlara yazdirilmis olan, Peygambere arz edilerek hazirlanan ve peygamber tarafinda onaylanan bu eserleri okumaktan ve onlara tabi olmaktan geçmektedir. Baska bir kurtulus yolu yoktur.

Onun için, her gurup ve bu guruplara mensup üyeler, var güçleri ile insanlara hocalarini anlatmaya, onlarin eserlerini okumaya, okutmaya ve onlara tabi olmaya çagirir ve bunun için çalisirlar.

Onlarin gündemlerinde Allah’in Kitabi Resulullah'in sünneti ve bunlari anlama yoktur. Bulunduklari her yerde ve ortamda hocalarini, hocalarinin eserlerini anlatirlar.  Bir mesele söz konusu oldugunda, mesele ile ilgili, Allah  Kitabinda, Resulullah (sav) in Hadisi seriflerinde söyle buyruluyor yerine, Üstat söyle dedi, Efendi hazretleri söyle buyurdu derler.

Peki bu tür anlayislar dogru mudur?

Kuran anlasilmaz bir kitap mi? O,  Sadece bazi insanlarin anlayacagi, digerlerinin anlamdan sadece ibadet ve dua niyetiyle okuyup geçecegi bir kitap midir?

Bunu Kurana soralim.

Evvela Kuran nedir? Sorusunu, bize bu Kitabi gönderen Rabbimiz nasil cevaplandiriyor.
Rabbimiz, alemlerin Rabbi olan Allah(cc), Resûl-i Ekrem (sav)i âlemlere rahmet olarak göndermis. [Enbiyâ, 107] ve O’na en büyük mûcize olarak Kur’ân-i Kerîmi indirmistir.[ Buhârî, I’tisâm, 1] Kur’an; Karanliklara isik, [Ibrâhim, 1] dogru yola rehber, [Bakara, 185.] ve müminlere rahmettir. [Neml, 77 ] Kur’ân-i Kerîm, dogruyu egriden ayiran bir kelâm olarak [Târik, 13 ]sözlerin en güzeli [Zümer, 23] ve en dogru yola iletenidir. [Isra, 9.] O Kur’an ki, hakîkatin kesin bilgisi [Hakka, 51.], mübârek bir zikir [Enbiyâ, 50] ve büyük bir haberdir. [ Sâd, 67 ] Bütün bir âleme ve özellikle dogru varmak isteyene ögüt, [Tekvîr,27-28] apaçik bir nûr, [Nisâ, 174.] ve gönüllere sifadir. [Yûnus, 57]

Kurani Yüce Rabbimizin, Yukarida bize tanittigi sekilde bilmemiz, tanimamiz ve inanmamiz gerekir.

Evet, Kur’ani Kerim; Yüce Rabbimizin kelami ve biz insanlara hitabidir.
Kur’an; Yüce Allah’in, Insanlari karanliklardan aydinliga çikarmak için, putlarin, putlasanlarin, tagutlarin boyundurugundan, kula kulluktan, zulüm, küfür, sirk ve cahiliyeden kurtarip bir tek Allah’a kulluga çagirmak için gönderdigi son ilahi evrensel mesajidir.

“Gerçekten size Allah’tan bir nur ve apaçik bir kitap geldi. Rizasini arayani Allah o kitapla kurtulus yollarina götürür ve onlari iradesiyle karanliklardan aydinliga çikartir, dosdogru yola iletir.” (Maide 5/ 15-16)
Kuran okuyan, dinleyen Kuranla muhatap olan her Müslümanin; Bu Kerim Kitabi, O’nun mana ve önemini, O’nu okumanin, ögrenmenin anlam ve önemini bilmesi ve inanmasi gerekir.
Allah tarafindan gönderildiginde süphe bulunmayan bu kitap, muttakiler için bir yol göstericidir.” (Bakara 2/ 2)

Kuran okumak, O’nu anlayarak okumaktir. Anlamadan yaptigimiz bir okuma (yanlis demiyoruz) eksik bir okumadir. Eksik Okumamizi, mana ile tamamlamaliyiz.
Kurani, anlamak ve yasamak için okumaliyiz.
Kurani Kerim bu gün toplumumuzda yapila gelen uygulamayla, geçmislerin ruhuna hediye edilmek üzere hatimler yaptigimiz, bir ölüler ve mezarliklar, kitabi degildir.

Kur’an-i Kerim’in sirf ölülerin ruhlarini sad etmek amaciyla okunmasini elestiren sair Mehmet Akif ERSOY bu düsüncesini su dizeleriyle dile getirmistir:

Ya açar Nazm-i Celil’in, bakariz yapragina
Yahut üfler geçeriz bir ölünün topragina
Inmemistir hele Kur’an bunu hakkiyla bilin
Ne mezarlikta okunmak, ne de fal bakmak için.

Kur’an, Yüce Rabbimizin biz insanlara, anlamak ve yasamak için gönderdigi ilahi son hak kitaptir. Müslümanlarin bilmeleri, inanmalari ve yasamalari gereken iman, ibadet, ahlak ve muamelat ile ilgili temel kurallarin oldugu bir hayat kitabidir. Kurani bu bilinçle okumaliyiz.  Yani anlamak ve yasamak için okumaliyiz. Bu suurla okudugumuz zaman Kuran bizi hidayete, dogru yola götürür, dünya ve ahiret mutlulugunu saglar.

Ayrica, Kur’an okumak ibadettir. Biz Kur’an okudukça sevap kazaniriz. Bizim Kur’an ögrenmemize, Kur’an okumamiza vesile olan geçmislerimiz de hisselerini alirlar.
Kurani okurken, O’nun siradan bir kitap olmadigini, alemlerin Rabbi, bizimde Rabbimiz olan Allah’in sözü oldugunu bilerek ve inanarak ve ona yakisir bir edep, saygi, heyecan ve ibadet bilinciyle okumaliyiz.

Biz Kuran okurken Rabbimizle konusuyor, Rabbimiz bizimle konusuyoruz. Bu suurla okumaliyiz.

Kuran okurken Onun sadece lafizlardan ibaret bir  olmadigini bilmeli, Onun bir manasinin oldugunu ve o manayi anlamak ve manaya inanmak ve bu mana dogrultusunda yasamak mecburiyetinde oldugumuzu da unutmamaliyiz. Kur’an’in lafzina önem verdigimiz kadar manasina da önem vermeliyiz.

Kurani Kerimi okurken, Kuranin bize emrettigi “Tertil” ile “Tefekkür”, “Tezekkür” Tedebbür” ile okumaya çalismaliyiz.

Simdi bu dört kavrami kisaca açiklamaya çalisalim.

Tertil: Kur’an’i her harf, kelime, tertip ve manasinin hakkini vererek, eda ve seda ile tecvit kurallarina uyarak, güzel, düzgün ve kusursuz bir sekilde agir agir ve tane tane okumaktir.
Ilk bakista birbirine yakin anlamda oldugu zannedilen Tezekkür, Tefekkür ve Tedebbür kavramlarinin anlam alanini söyle özetlemek mümkündür:
“Bir isin ve olayin gidisati ve sonucu hakkinda düsünmeye tefekkür; isin ve olayin sonucunu ve gidisatini önceden kestirmeye ise tedebbür denir. Bu anlamda olayin gidisatini görerek önlem almaya da tedbir denir.”
Zaman noktasinda; Tezekkür geçmisle ilgili Tefekkür içinde bulunulan zamanla ilgili, Tedebbür ise gelecek zamanla ilgili derinlemesine düsünmeyi ifade etmektedir.

Kuranin okudugumuz zaman gayemiz; ayetlerinin manasini anlayarak, ayetler üzerinde düsünerek okumak, bu ayetlerde Rabbim bana ne diyor, bana ne emrediyor, hangi ögüdü, hangi dersi veriyor, bunlari anlamaya çalisarak okumak olmalidir.

Ayetin manasini, Rabbimizin muradini anladiktan sonra, bizim bu ayet karsinda durumumuz nedir, eksigimiz ne, fazlamiz nedir? Bunlari tespit edip görmeli ve kendimizi Kur’an ölçülerine göre düzeltmeye çalismaliyiz.
“(Rasûlüm!) Sana bu mübârek Kitâb’i, âyetlerini düsünsünler ve akli olanlar ögüt alsinlar diye indirdik.” (Sâd, 29)

“Islâm âlimleri, Kur’ân Kerim okumaktan amacin; onun hikmet ve mânâlarini tefekkür etmek ve geregince amel etmek oldugunu söylemislerdir.”
Kur’an ögretiminde okunmasinda asil gaye, ortaya koydugu hakikatler üzerinde düsünerek onu anlamaya ve ilkelerini hayatimiza aktarmaya çalismaktir.
Bu yüce gayeye Kur’an’i, Peygamberimizin ashabina ögrettigi sekilde okuyabilmekle ulasilir.
Konuyla ilgili rivayetlerden bazilari söyledir:

-“Kur’an’i tertîl ile (agir agir, tane tane, düsünerek) oku” (Müzzemmil 73/4)
-Ümmü Seleme ve Enes b. Malik’den gelen bilgilere göre Peygamberimiz Kur’an’i tane tane okur, durulacak yerlerde durur, uzatilacak yerleri uzatirdi. (Buhari, fedailü’l-Kur’an 29)
Sürekli Kur’an okuma ve ibadetle mesgul olan Abdullah bin Ömer, Ya Resulullah, ben Kurani ne kadar bir sürede okuyayim, diye sordu. Resulullah, bir ayda, dedi. Abdullah daha kisa bir sürede bitirebilirim dedi. Resulullah, yirmi günde, dedi.

Abdullah, daha az sürede bitirebilirim dedi. Resulullah on günde dedi. Abdullah daha az bir sürede bitirebilirim deyince. Resulullah, hayir dedi. “Sen daha az bir sürede okursan, O’nu anlamadan okumus olursun” dedi. Ve buna müsaade etmedi.

 Her Müslüman Kuran Pinarindan kana kana içmeye çalismalidir.

Kuran Kerim ve Onun manasi bir derya, bir okyanus ise onu okuyan insanlar, ilmi derinligine ve kapasitesine göre bundan alir yararlanirlar. Ilmi ve kapasitesi sinirli olanlar daha az, ilmi ve kapasitesi daha derin ve iyi olanlar daha çok alir, daha çok yararlanirlar. Temiz bir kalp ve samimi bir niyetle Kur’an'a yönelen ve onu okuyan ve bunu sürekli hale getiren müminlere Kur-an Kerim yol gösterir, Istikamet verir ve onlari hidayete ulastirir.

Bu yazinin konusu olan “Kuran anlamak için okumaktan” tan amaç,  herkesin eline bir meal alip ondan hüküm çikarmasi degildir.

Kur’an’dan ve hadislerden hüküm çikarmak için, basta iyi bir Arapça, kapsamli bir Kuran, Tefsir Hadis bilgisine Fikih ve usül bilgisi gibi bir takim ilimlere ve ilmi kapasiteye sahip olmak gerekir.

Son olarak özetle, Bu Kitap okunmak ve anlasilmak ve bizi hidayete, dünya ve ahiret saadetine kavusturmak, Rabbimizin rizasini kazandirip, cehennemden kurtarip cennete girmemizi saglamak için gönderilmistir.  Hesabimiz, imtihaniniz bu kitaptan olacaktir. Bu kitabi, bu kitaptaki ilahi mesajlari anlamak her Müslümana farzdir. Bu anlamayi ya iyi bir Arapça bilgisi ve Kuran ilimlerini ögrenerek bizzat  kendisi yapacaktir, yada Ilmine ve samimiyetine güvendigi bir alimin ve alimlerin Meal ve Tefsirini okuyarak yapacaktir.

Yazimizi, konuyla ilgili bir hatira ile bitirelim.

Yine yillar önce Yeni atandigim bir okulda, bir toplanti sonrasi, okuldan bazi arkadaslar, “Hocam biz her haftada bir aksam bir araya gelip sohbet ediyoruz. Katilabilir misin? Diyerek davet ettiler. Ben de kabul ettim. Katilmaya basladim. Baska okullarda katilanlarla beraber 8- 10 ögretmen arkadas vardi. Ilk toplantida, disardan gelen iki arkadasin bazi kitaplar ve bilgisayar ve sidilerle geldigini gördüm. Anlasilan bu arkadaslar, bu derslerde, üstatlarinin Hocalarinin kitaplarini okuyacak ve okutacaklardi. Onlar, daha kitaplarini, bilgisayarlarini açmadan, derslerine baslamadan, onlara söyle dedim;

-Arkadaslar! biz yarin hesapta sunun, bunun kitabindan hesaba çekilmeyecegiz. Biz, yarin ahirette, Allah’in Kitabi Kuran’dan hesaba çekilecegiz. Hepimiz belli bir yasa gelmis, belli bir birikime sahip insanlariz, ögretmenleriz.  Gelin hep beraber gücümüz yettigince Allah’in Kitabini okumaya,  Allah’in ayetleri üzerinde durmaya, onlari düsünüp anlamaya ve onlari birbirimize anlatmaya çalisalim, dedim.  Bu çalisma teklifinde bulundum.

Arkadaslar, bu teklifi uygun gördüler. Dersimize basladik. Bes alti yil devam eden bu dersimizde 13. Cüze kadar, meal, tefsir karsilikli soru cevaplarla Allah’in ayetlerini okumaya, anlamaya ve anlamaya çalistik. Bu dersimiz, o okuldan ayrilana kadar, yaklasik 5-6 yil devam etti. Bu arada organizeyi yapan arkadaslar, iki hafta sonra degisik mazeretlerle dersleri terk ettiler.

Rabbim, cümlemizi bu suurla, rizasi istikametinde yasayan ve razi oldugu kullarindan eylesin.

Mahmut Balci

 

YORUMLAR
M. Kamuran TÜRKER
6.2.2021 23:08

Allah razi olsun.

YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!