KUR’AN’IN KENDİNİ AÇIKLAMA METODU (1)
1-) KUR’AN İLAHİ BİR İLİMLE /YÖNTEMLE İNDİRİLMİŞ, AÇIKLAMASINI ALLAH’IN YAPTIĞI BİR KİTAPTIR ALLAH’IN İNDİRDİĞİ İÇİNDE ŞÜPHE OLMAYAN KİTAP, BENZERİNİ DE GETİREMEZLER
ذٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَۚۛ ف۪يهِۚۛ هُدًى لِلْمُتَّق۪ينَۙ
(S.V.M.) İşte o Kitap budur. Bu konuda şüphe yoktur. Müttakîler / yanlışlardan sakınanlar için rehberdir. (Bakara 2/2) (E. Aktaş ) Bu Kitap, mutlak gerçeğin ta kendisidir. O, muttakiler* için hidayettir.*(2/2) (M. Okuyan) O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur. Muttakîler* (duyarlı olanlar) için bir yol göstericidir. (Bakara 2/2)
وَاِنْ كُنْتُمْ ف۪ي رَيْبٍ مِمَّا نَزَّلْنَا عَلٰى عَبْدِنَا فَأْتُوا بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِه۪ۖ وَادْعُوا شُهَدَٓاءَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ
(S.V.M.) Kulumuza indirdiğimizden (Kur’an’dan) şüpheniz varsa ondakilerden birine denk bir sure getirin. Allah ile aranıza koyduğunuz, bilgili kişilerinizi de çağırın. İddianızda hak-lıysanız yaparsınız! (Bakara 2/23) (E. Aktaş ) Eğer kulumuza indirdiğimizden kuşku duyuyorsanız, o zaman ona denk bir sure getirin. Allah'tan başka bütün tanıklarınızı da çağırın. Eğer doğru söyleyen kimselerseniz! (Bakara 2/23) (M. Okuyan) Kulumuza indirdiklerimizden şüphe içindeyseniz, onun (Kur'an'ın) benzeri herhangi bir sure getirin! * Doğruysanız Allah'tan başka şahitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın! (Bakara 2/23)
وَمَا كَانَ هٰذَا الْقُرْاٰنُ اَنْ يُفْتَرٰى مِنْ دُونِ اللّٰهِ وَلٰكِنْ تَصْد۪يقَ الَّذ۪ي بَيْنَ يَدَيْهِ وَتَفْص۪يلَ الْكِتَابِ لَا رَيْبَ ف۪يهِ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ۠
(S.V.M.) Bu Kur’an, başkası tarafından uydurulup Allah’a mal edilmiş. Aksine, ken-dinden öncekilerin tasdiki, o Kitapların ayrıntılı açıklaması ve varlıkların Rabbi / Sahibi tarafından indirildiğinde şüphe olmayan bir kitaptır.(Yunus 10/37) (E. Aktaş ) Bu Kur'an, Allah'tandır; başkası tarafından uydurulmuş değildir. Aynı zamanda kendinden önceki kitapları tasdik eder ve Kitap'ı* ayrıntılı olarak açıklar. Âlemlerin Rabb'inden olduğu mutlak bir gerçektir. (Yunus 10/37) (M. Okuyan) Bu Kur'an, Allah'ın peşi sıra (varlıklar tarafın)dan (tasarlanıp) uydurula-bilecek (bir söz) değildir.*Ancak (o) kendinden öncekini doğrulayan ve o Kitab'ı (Tevrat'ı) açıklayandır.*Onda şüphe yoktur; o âlemlerin Rabbindendir. (Yunus 10/37)
اَمْ يَقُولُونَ افْتَرٰيهُۜ قُلْ فَأْتُوا بِسُورَةٍ مِثْلِه۪ وَادْعُوا مَنِ اسْتَطَعْتُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ
(S.V.M.) Yoksa onu “O (Muhammed) uydurdu.” mu diyorlar? De ki: “İddianızda haklıysa-nız Allah’ın dışında çağırabileceğiniz herkesi çağırın da onun dengi bir sure getirin..”(Yunus 10/38) (E. Aktaş )Yoksa "Onu uydurdu." mu diyorlar? De ki: "Allah'tan başka kim varsa çağı-rın da ona benzer bir sure*meydana getirin; eğer doğru söyleyenlerdenseniz."(10/38) (M. Okuyan)Yoksa "Onu (Muhammed) uydurdu!" *mu diyorlar? De ki: "Doğruysanız Al lah'tan başka, gücünüzün yettiklerini çağırın da onun benzeri bir sure getirin!"Yunus38 KUR’AN İLAHİ BİR İLİMLE /YÖNTEMLE İNDİRİLMİŞTİR
وَلَقَدْ جِئْنَاهُمْ بِكِتَابٍ فَصَّلْنَاهُ عَلٰى عِلْمٍ هُدًى وَرَحْمَةً لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
(S.V.M.) Şurası bir gerçek ki, biz onlara, inanan ve güvenen topluluğa rehber ve ikram olması için bir “ilme” göre, ayrıntılı olarak açıkladığımız bir Kitap getirdik. (Araf 7/52) [*] Bu ilim (bilgi, yöntem), ayetlerin ayetler ile açıklandığı Kur’an yöntemidir. (E. Aktaş ) Gerçekten Biz, onlara, iman etmek isteyen bir halk için, bilgiye göre açıkladığı-mız; yol gösterici ve rahmet olan bir Kitap getirdik (Araf 7/52) (M. Okuyan) Yemin olsun ki onlara, bilgiyle açıkladığımız* ve inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olan bir kitap getirmiştik (göndermiştik). (Araf 7/52)
فَاِلَّمْ يَسْتَج۪يبُوا لَكُمْ فَاعْلَمُٓوا اَنَّمَٓا اُنْزِلَ بِعِلْمِ اللّٰهِ وَاَنْ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ فَهَلْ اَنْتُمْ مُسْلِمُونَ
(S.V.M.) Size olumlu cevap vermezlerse Kur'an'ın “Allah'ın ilmiyle”indirildiğini ve ondan başka ilah olmadığını bilin. Artık o’na teslim olursunuzdeğil mi? (Hud 11/14) (E. Aktaş ) Eğer, size cevap veremezlerse; iyi bilin ki, bu ancak Allah'ın ilmiyle indiril-miştir. O'ndan başka ilah yoktur. Hala müslüman* olmayacak mısınız? (Hud 11/14) (M. Okuyan) (1, 2) Size cevap veremezseler, bilin ki (Kur'an) ancak Allah'ın ilmiyle indiril-miştir ve O'ndan başka ilah yoktur. Artık siz müslüman oluyor musunuz? (Hud 11/14)
ALLAH AÇIKLIYOR
وَكَذٰلِكَ نُفَصِّلُ الْاٰيَاتِ وَلِتَسْتَب۪ينَ سَب۪يلُ الْمُجْرِم۪ينَ۟
(S.V.M.) Ayetlerimizi işte böyle ayrıntılı olarak açıklıyoruz ki (gerçekler ortaya çıksın) ve suçluların yolu iyice belli olsun. (En'âm 6/55) (E. Aktaş) Mücrimlerin yolu besbelli olsun diye ayetleri ayrıntılı biçimde açıklıyo-ruz. (En'âm 6/55) (M. Okuyan) Böylece ayetleri ayrıntılı olarak açıklıyoruz;*sonunda* suçluların yolu iyice belli olacaktır. (En'âm 6/55)
وَهُوَ الَّذ۪ي جَعَلَ لَكُمُ النُّجُومَ لِتَهْتَدُوا بِهَا ف۪ي ظُلُمَاتِ الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ قَدْ فَصَّلْنَا الْاٰيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ
(S.V.M.) O, yıldızları sizin için oluşturdu ki karanın ve denizin karanlıklarında yolunuzu bulasınız Ayetlerini, bilen bir topluluk için tek tek açıklamıştır[*].(En'âm 6/97) (E. Aktaş) Karanın ve denizin karanlıklarında yönünüzü bulasınız diye yıldızları size kılavuz yapan O'dur. Kuşkusuz akleden bir halk için ayetleri böylece ayrıntılı şekilde açıkladık 6/97 (M. Okuyan) O, kara ve denizin karanlıklarında kendileri ile yol bulasınız diye sizin için yıldızları yaratandır Elbette biz bilen bir toplum için ayetleri geniş geniş açıkladık (En'âm 6/97)
اَفَغَيْرَ اللّٰهِ اَبْتَغ۪ي حَكَمًا وَهُوَ الَّذ۪ٓي اَنْزَلَ اِلَيْكُمُ الْكِتَابَ مُفَصَّلًاۜ وَالَّذ۪ينَ اٰتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْلَمُونَ اَنَّهُ مُنَزَّلٌ مِنْ رَبِّكَ بِالْحَقِّ فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُمْتَر۪ينَ
(S.V.M.) (De ki:) "Allah bu kitabı size tüm ayrıntılarıyla açıklanmış olarak indirmiş-ken ben ondan başka bir hakem mi arayayım!" Kendilerine kitap verdiklerimiz de bilir-ler ki o, bütün gerçekleri gösterecek şekilde Rabbin tarafından indirilmiştir. Sakın tereddüt edenlerden olma!(En'âm 6/114) (E. Aktaş) "O, size Kitap'ı ayrıntılı olarak indirmişken, Allah'tan başka bir hakem mi arayayım?" Kendilerine Kitap verdiklerimiz, bilirler ki bu Rabb'inden Hakk* olarak indirilmiştir. O halde, sakın kuşku duyanlardan olma!(En'âm 6/114) (M. Okuyan) (De ki): "Size (gerçekler) apaçık ortaya konulmuş olarak* Kitabı indiren Allah'tan başka bir hakem mi arayacakmışım!"*Doğrusu kendilerine kitap verdiğimiz kişiler, onun (Kur'an'ın) Rabbin tarafından indirilmiş olduğunu bilirler. Sakın şüpheye düşenlerden olma! (En'âm 6/114)
وَكَذٰلِكَ نُفَصِّلُ الْاٰيَاتِ وَلَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
(S.V.M.) Ayetleri işte böyle ayrıntılı olarak açıklıyoruz. Belki dönerler. (7/174) (E. Aktaş) İşte, doğruyu bulsunlar diye ayetlerimizi böyle ayrıntılı olarak açıklıyoruz. (A'raf 7/174).Ayrıca bkz.enam 6/119,164; araf 7/32,145; tevbe 9/11; yuınus 10/5, 24, (M. Okuyan) Ayetleri ayrıntılı bir şekilde işte böyle açıklıyoruz; umulur ki (gerçeğe) dönerler.* (A'raf 7/174).
AÇIKLAMAYI ALLAH YAPMAZSA NE OLUR?
الٓرٰ۠ كِتَابٌ اُحْكِمَتْ اٰيَاتُهُ ثُمَّ فُصِّلَتْ مِنْ لَدُنْ حَك۪يمٍ خَب۪يرٍۙ
(S.V.M.) Elif-Lâm-Râ! Bu (Kur’an); daima doğru hükümler veren ve her şeyin iç yüzünü bilen Allah’ın bizzat kendisi tarafından, ayetleri hem muhkem /hüküm bildirir hale getirilmiş hem de ayrıntılı olarak açıklanmış bir kitaptır.(Hud 11/1) (E. Aktaş ) Elif, Lam, Ra. Bu, Yasa Sahibi, Her Şeyden Haberdar Olan tarafından, ayetleri sağlamlaştırılmış ve ayrıntılı olarak açıklanmış bir Kitap'tır. (Hud 11/1 (M. Okuyan) (1, 2) Elif. Lâm. Râ. (Bu), Allah'tan başkasına ibadet etmemeniz için doğru hüküm veren, her şeyden haberdar olan (Allah) tarafından ayetleri sağlamlaştırılmış, sonra da açıkça ortaya konulmuş bir kitaptır.* (De ki:) "Şüphesiz ki ben O'nun tarafından size (gönderilmiş) bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.) (Hud 11/1-2) *Bu ifade, Kur'an'ın bizzat Yüce Allah tarafından korunup açıklandığının delilidir.
اَلَّا تَعْبُدُٓوا اِلَّا اللّٰهَۜ اِنَّن۪ي لَكُمْ مِنْهُ نَذ۪يرٌ وَبَش۪يرٌۙ
(S.V.M.) (Açıklamayı Allah’ın yapmış olması) Allah’tan başkasına kulluk etmemeniz içindir[1*]. (Deki:) Ben de onun tarafından size gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeciyim (Hud 11/2) [1*] Bu iki ayetten anlaşılacağı üzere Allah'ın ayetlerini ancak Allah açıklayabilir. O’nun yaptığı açıklamalara da sadece bu Kitaptan ulaşılabilir (Yusuf 12/111, Nahl 16/89,
لَقَدْ كَانَ ف۪ي قَصَصِهِمْ عِبْرَةٌ لِاُو۬لِي الْاَلْبَابِۜ مَا كَانَ حَد۪يثًا يُفْتَرٰى وَلٰكِنْ تَصْد۪يقَ الَّذ۪ي
بَيْنَ يَدَيْهِ وَتَفْص۪يلَ كُلِّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِقَوْمٍ يُؤْمِنُ
(S.V.M.) Onların kıssalarında aklıselim sahibi olanlar için ibret vardır. Kur’an, uydurul-muş bir söz değildir. Aksine, kendinden öncekileri tasdik eder, her şeyi detaylı olarak açıklar. İnanıp güvenen bir topluluğa rehber ve tam bir ikramdır. (Yusuf 12/111) (E. Aktaş ) Ant olsun ki; onların kıssalarında* sağlıklı düşünen temiz akıl sahipleri için ibretler, alınacak dersler vardır. Bu * uydurulan bir hadis*değildir. Bilakis, kendinden öncekilerini onaylayan ve her şeyi ayrıntılı olarak açıklayan ve aynı zamanda inanan halklar için bir yol gösterici ve bir rahmettir (Yusuf 12/111) (M. Okuyan) Şüphesiz ki onların kıssalarında, öz akıl sahipleri için bir ibret vardır.* (Bu Kur'an, başkaları tarafından tasarlanıp) uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat o, kendinden öncekileri onaylayan, her şeyin açıklaması olan (bir kitap) tır; iman eden toplum için bir rahmet ve bir rehberdir. (Yusuf 12/111)
وَيَوْمَ نَبْعَثُ ف۪ي كُلِّ اُمَّةٍ شَه۪يدًا عَلَيْهِمْ مِنْ اَنْفُسِهِمْ وَجِئْنَا بِكَ شَه۪يدًا عَلٰى هٰٓؤُ۬لَٓاءِۜ وَنَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ تِبْيَانًا لِكُلِّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً وَبُشْرٰى لِلْمُسْلِم۪ينَ۟
(S.V.M.) Her toplumdankendilerine bir şahit çıkardığımız gün, seni de bunlara şahit getiririz. Bu kitabı sana, her şeyi açıklasın; bir rehber, bir ikram ve tam teslim olanlara bir müjdeolsun diye indirdik. (Nahl 16/89) (E. Aktaş ) Biz, o gün, her ümmet için kendi aralarından üzerlerine bir tanık getirece-ğiz. Seni de teslim olanlar için*yol gösterici, rahmet ve haber verici olarak sana indir-diğimiz kitap ile her şeyin açıklandığına dair bunlara tanıklık yapman için getireceğiz (Nahl 16/89) (M. Okuyan) O gün kendilerinden her ümmete bir şahit göndereceğiz (getireceğiz. Seni de bun-ların üzerine şahit olarak getirmiş olacağız. Bu Kitabı sana, her şey için bir açıklama, * müslümanlar için de bir rehber, rahmet ve müjde olarak indirdik.* (Nahl 16/89)
لَا تُحَرِّكْ بِه۪ لِسَانَكَ لِتَعْجَلَ بِه۪ۜ
(S.V.M.) (Ey Muhammed!) Acele edip onunla (indirilmesi tamamlanmamış ayet kümesi ile) dilini dolaştırıp durma!*harekete geçirme /hüküm vermeye kalkma .(Kıyamet 75/16) [*] Bir konu ile ilgili ayetlerin tamamıaynı anda inmeyebilir (İsra 17/106). Bu ayet, Nebimizin birkonudaki bütünlüğü oluşturacak ayet kümesi tamamlanmadan hüküm vermesini yasaklamıştır. (E. Aktaş ) Telaşla, geçiştirmeye çalışarak, dilini dolaştırıp durma!* (Kıyamet 75/16) (M. Okuyan) (Ey suçlu kişi)! Artık onu (hakkındaki hükmü) çabucak almak için dilini kımıldatma!*(Kıyamet 75/16)
وَقُرْاٰنًا فَرَقْنَاهُ لِتَقْرَاَهُ۫ عَلَى النَّاسِ عَلٰى مُكْثٍ وَنَزَّلْنَاهُ تَنْز۪يلًا
(S.V.M) Biz onu, kur’ânlar /anl am kümeleri şeklinde ayırdık ki onu (anlam kümesinin tamamlanmasını) bekleyerek insanlara öğretesin. Onu parça parça indirdik. (İsra /106) (E. Aktaş ) Kur'an'ı; onu, zamana yayarak insanlara duyurman* için bölümler halinde birbiri ardınca indirdik. (İsra 17/106) *( "Takrae" sözcüğünün bu ayetteki anlamı okumak değil, bu sözcüğün anlamlarından bir olan "duyurmak"tır. Kur'an, okunsun diye değil; insanlara duyurulsun, iletilsin diye gönderilen bir hitaptır) (M. Okuyan) Biz onu (Kur'an'ı), insanlara yavaş yavaş okuyasın diye (bölümlere) ayırdık ve onu bu şekilde indirdik.* . (İsra 17/106) * (Bu ayette Kur'an'ın topluca değil de peyderpey indirilmesinin gerekçesinin, hayata okunması ve ha-yata dokunması olduğunadikkat çekilmektedir. Benzer mesaj: Furkân 25:32.) (E. Aktaş ) Telaşla, geçiştirmeye çalışarak, dilini dolaştırıp durma!* (Kıyamet 75/16) (M. Okuyan) (Ey suçlu kişi)! Artık onu (hakkındaki hükmü) çabucak almak için dilini kı-mıldatma!* (Kıyamet 75/16) * Benzer mesajlar:Nahl 16:84; Mü'minûn 23:108; Neml 85; Rûm 30:57; Mü'min 40:52; Câsiye 45:35; Kâf 50:28; Tahrîm 66:7; Mürselât 77: 35-36
اِنَّ عَلَيْنَا جَمْعَهُ وَقُرْاٰنَهُۚ
(S.V.M) Onu bir araya getirmek ve bir kur’an/ anlam kümesi [*] yapmak kesinlikle bizim işimizdir (Kıyamet 75/17) [*] “Kur’ân” kelimesi “toplamak, bir araya getirmek” anlamına gelen “k-r-a (ق-ر-أ)” kökün- den mastardır. Bu fiilin ifade ettiği “toplama” anlamı bir “dü-zen ve ölçüt”ü içerir. Kur’an kelimesi pekçok ayette, “birbiriyle irtibatlı âyetlerin oluştur-duğu küme” anlamında isimolarak kullanılır (İsra 17 /106, Fussilet 41/3). Bir konuyu anla-tan ana ayet (muhkem ayet ) ile onu açıklayan benzer ayetler (müteşabih ayetler), o konuyaait anlam kümesini yani kur’an’ı oluşturur (Âl-i İmran 3/7, Zümer 39/23). Allah’ın kitabına Kur’an denmesi de bütün sureleri toplayıp bir araya getirenbüyük küme olması sebebiyledir. Kıyamet Sûresi’nin bu ayetleri tefsirlerde, ‘Muhammed aleyhisselamın kendisine gelen vahyin tamamlanmasınıbeklemeden tekrarlayarak ezberlemeye çalıştığı için uyarıldığı’ şek-linde yorumlanır. Bu iddia, hem insan dav-ranışı açısından hem de vahyin gelişşekline aykırılığı açısından yanlıştır (Cin 72/26-28). Ayetlerin Allah tarafın-dan bir araya getirilip (cem’edilip) kur’an haline getirilmiş olması, Kur’an-ı Kerim’in tertibinin de Allah tara-fından tamamlandığını, ayet ve surelerin düzenlenmesinin hiçbir insana bırakılmadığını gösterir. (E. Aktaş ) Kuşkusuz, onun toplanması ve okunması Bize aittir.* (Kıyamet 75/17) *Hesaba çekilen kişinin yaptıklarının ve ihmal ettiklerinin bir bir okunması, ortaya konma-sı Bizim işimizdir. (M. Okuyan) Şüphesiz ki onun toplanması ve okunması sadece bize aittir. (Kıyamet 75/17)
فَاِذَا قَرَأْنَاهُ فَاتَّبِعْ قُرْاٰنَهُۚ
(S.V.M.) Onu kur’an /anlam kümesi haline getirdiğimizde onu anlam kümesine uy (ondan çıkan hükme tabi ol)! (Kıyamet 75/18) (E. Aktaş ) O halde onu okuduğumuz zaman, onun okunuşuna tabi ol.* (Kıyamet 75/18) (M. Okuyan) Biz onu okuduğumuz zaman okunuşunu takip et! (Kıyamet 75/18)
ثُمَّ اِنَّ عَلَيْنَا بَيَانَهُۜ
(S.V.M.) Zaten onun (Kur’an’ın) açıklanması da bizim işimizdir [*] .(Kıyamet 75/19) (E. Aktaş ) Sonra, onun beyanı yalnızca Bize aittir.* ( Kıyamet 75/19) * Yaptıklarının veihmal ettiklerinin kanıtlarıyla ortaya konması, tek tek açıklanması Bize aittir (M. Okuyan) Sonra onu açıklamak da sadece bize aittir.*(Kıyamet 75/19) * Burada ele alınan konu, mahşerdeki suçluların mazeretlerinin reddedilmesi ve onlarla ilgili verilecek karara uymalarıdır. Ayetlerin Hz. Peygamber'e yönelik olduğu iddiası, bağlama ve ifadelere uymadığı için doğru değildir.
KİTAPTA HİÇBİRŞEY EKSİK DEĞİL HER ŞEYİN ÖRNEĞİNİ VERDİK
اِنَّ الَّذ۪ينَ يَكْتُمُونَ مَٓا اَنْزَلْنَا مِنَ الْبَيِّنَاتِ وَالْهُدٰى مِنْ بَعْدِ مَا بَيَّنَّاهُ لِلنَّاسِ فِي الْكِتَا
اُو۬لٰٓئِكَ يَلْعَنُهُمُ اللّٰهُ وَيَلْعَنُهُمُ اللَّاعِنُونَۙ
(S.V.M.) İndirdiğimiz açık ve yol gösterici ayetleri, insanlar için bu kitapta açıkça ortaya koymamızdan sonraörtenler var ya! Allah, işte onları lanetler /dışlar. Lanet edecek olanlar da onları lanetlerler. (Bakara 2/159) (E. Aktaş ) Bizim indirdiğimiz apaçık kanıtları ve hidayeti;* insanlara Kitap'ta açıkça gösterdikten sonra, onları gizleyenler var ya! Onlara hem Allah lanet eder hem de bütün lanet edebilenler lanet ederler. (Bakara 2/159) (M. Okuyan) Kitapta insanlara açıkça gösterdikten sonra indirdiğimiz apaçık delilleri ve hidayeti gizleyenlere hem Allah hem de bütün lanet ediciler lanet eder. (Bakara159)
وَمَا مِنْ دَٓابَّةٍ فِي الْاَرْضِ وَلَا طَٓائِرٍ يَط۪يرُ بِجَنَاحَيْهِ اِلَّٓا اُمَمٌ اَمْثَالُكُمْۜ مَا فَرَّطْن
الْكِتَابِ مِنْ شَيْءٍ ثُمَّ اِلٰى رَبِّهِمْ يُحْشَرُ
(S.V.M.) Yerde hareket eden tümcanlılar ve iki kanadıyla uçanların tamamı, tıpkı sizin gibi birer toplum /ümmettir. Bu kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonra onlar da Rablerininhuzurunda bir araya getirileceklerdir .(En'âm 6/38) (E. Aktaş ) Yeryüzünde hareket eden hiçbir dabbeh* ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki, sizin gibi ümmetler* olmasın. Biz, Kitapta hiçbir şeyi eksik bırakma-dık.*Sonunda hepsi de Rabb'lerinin huzurunda toplanacaklardır. (En'âm 6/38 ) (M. Okuyan) Yerde yürüyen canlılar ve (gökte) iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi ancak sizin gibi topluluklardır. Biz o kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonra sadece Rablerinin huzurunda toplanacaklardır. (En'âm 6/38)
KUR’AN’DA İNSANLAR İÇİN HER TÜRLÜ ÖRNEĞİ VERDİK
وَلَقَدْ ضَرَبْنَا لِلنَّاسِ ف۪ي هٰذَا الْقُرْاٰنِ مِنْ كُلِّ مَثَلٍۜ وَلَئِنْ جِئْتَهُمْ بِاٰيَةٍ لَيَقُولَنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا اِنْ اَنْتُمْ اِلَّا مُبْطِلُونَ
(S.V.M.) Bu Kur’an’da insanlar için her türlü örneği verdik. Sen onlara bir mucize getirsen bile kâfirlik edenler kesinlikle: “Siz, batıla dalan kimselersiniz!” diyeceklerdir.Rum 30/58) (E. Aktaş ) Ant olsun ki, insanlar için bu Kur'an'da her türlü örneği vererek gerçekleri anlattık. Sen onlara bir ayet* de getirsen, Kafirler kesinlikle: "Siz, sadece, asılsız iddia larda bulunan kimselersiniz." derler. (Rum 30/58) (M. Okuyan) Yemin olsun ki biz bu Kur'an'da insanlara her türlü örneği verdik.* Onlara bir ayet (mucize) getirsen, kâfir olanlar elbette şöyle diyeceklerdir: "Siz ancak ve ancak (gerçekleri) iptal edenlersiniz." (Rum 30/58)
وَلَقَدْ صَرَّفْنَا لِلنَّاسِ ف۪ي هٰذَا الْقُرْاٰنِ مِنْ كُلِّ مَثَلٍۘ فَاَبٰٓى اَكْثَرُ النَّاسِ اِلَّا كُفُورًا
(S.V.M.) Bu Kur’an’da insanlar için her örneği değişik şekillerde verdik. Ama insanların çoğu, ayetleri gizlemek için diretirler.. (İsra 17/89) (E. Aktaş ) Ant olsun Biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü örneği verdik. Buna rağmen insanların çoğu yine de Kafirlikte*diretti. (İsra 17/89) (M. Okuyan) Yemin olsun ki biz bu Kur'an'da insanlara her türlü örneği çeşitli şekillerde anlattık.* İnsanların çoğu sadece nankörler olarak yüz çevirdiler. (İsra 17/89) )
وَلَقَدْ صَرَّفْنَا ف۪ي هٰذَا الْقُرْاٰنِ لِلنَّاسِ مِنْ كُلِّ مَثَلٍۜ وَكَانَ الْاِنْسَانُ اَكْثَرَ شَيْءٍ جَدَلًا
(S.V.M.) Biz bu Kur'ân'da insanlar için her örneği, değişik biçimlerde verdik (ki öğüt alsınlar). Ama insan en çok cedelleşen/tartışan varlıktır! (Kehf 18/54) (E. Aktaş ) Ant olsun ki Biz, bu Kur'an'da her türlü örneği farklı farklı açıklamalarla verdik. Ne var ki insan bilir bilmez her şeye karşı çıkmayı çok sevmektedir. (Kehf 18/54) (M. Okuyan) Yemin olsun ki bu Kur'an'da insanlar için her türlü örneği sayıp dökmüşüzdür.*(Nankör) insan tartışmaya en çok düşkün olandır.(Kehf 18/54)
وَلَقَدْ ضَرَبْنَا لِلنَّاسِ ف۪ي هٰذَا الْقُرْاٰنِ مِنْ كُلِّ مَثَلٍ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَۚ
(S.V.M.) Şüphesiz, biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü örneği verdik, belkidoğru bilgileri kullanırlar. (Zümer39/27) (E. Aktaş ) Ant olsun ki Kur'an'da insanlar için her konudan örnekler verdik. Umulur ki böylece öğüt alırlar.(Zümer39/27) (M. Okuyan) Yemin olsun ki biz (gerçeği) hatırlasınlar diye bu Kur'an'da insan-lara her türlü örneği verdik.* (Zümer39/27)
اِنَّ الَّذ۪ينَ يَكْتُمُونَ مَٓا اَنْزَلْنَا مِنَ الْبَيِّنَاتِ وَالْهُدٰى مِنْ بَعْدِ مَا بَيَّنَّاهُ لِلنَّاسِ فِي الْكِتَابِۙ
اُو۬لٰٓئِكَ يَلْعَنُهُمُ اللّٰهُ وَيَلْعَنُهُمُ اللَّاعِنُونَۙ
(S.V.M.) İndirdiğimiz açık ve yol gösterici ayetleri, insanlar için bu kitapta açıkça ortaya koymamızdan sonra örtenler var ya! Allah, işte onları lanetler/dışlar. Lanet edecek olanlar da onları lanetlerler. (Bakara 2/159) (E. Aktaş ) Bizim indirdiğimiz apaçık kanıtları ve hidayeti;*insanlara Kitap'ta açıkça gösterdikten sonra, onları gizleyenler var ya! Onlara hem Allah lanet eder hem de bütün lanet edebilenler lanet ederler. (Bakara 2/159) (M. Okuyan)Kitapta insanlara açıkça gösterdikten sonra indi rdiğimiz apaçık delilleri ve hidayeti gizleyenlere hem Allah hem de bütün lanet ediciler lanet eder.* (2/159)
اِلَّا الَّذ۪ينَ تَابُوا وَاَصْلَحُوا وَبَيَّنُوا فَاُو۬لٰٓئِكَ اَتُوبُ عَلَيْهِمْۚ وَاَنَا التَّوَّابُ الرَّح۪يمُ(Bakara 2/160
(S.V.M.) Tövbe eden/dönüş yapan, kendini düzelten ve (örttükleri ayetleri) açıklayanlar başka. Onların tövbesini kabul ederim. Ben, tövbeleri kabul eden veiyiliği bol olanım. (Bakara 2/160) (E. Aktaş ) Ancak tevbe edip, kendisini düzelten ve gerçeği gizlemeyenlerin tevbelerini kabul ederim. Zira Ben, Tevbeleri Kabul Eden'im, Rahmetim Kesintisiz'dir. (Bakara 2/160) (M. Okuyan) Ancak tevbe edip kendilerini düzeltenler* ve (gerçeği) açıkça ortaya koyanlar başkadır. Ben onların tevbelerini kabul ederim. Ben tevbeleri çok kabul edenim; çok merhametli olanım. (Bakara 2/160)
اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَمَاتُوا وَهُمْ كُفَّارٌ اُو۬لٰٓئِكَ عَلَيْهِمْ لَعْنَةُ اللّٰهِ وَالْمَلٰٓئِكَةِ وَالنَّاسِ اَجْمَع۪ينَۙ
(S.V.M.) Ama (ayetleri) örten ve örtmüş olarak ölenleri Allah, melekler ve bütün insanlar lanetlerler /dışlarlar. (Bakara 2/161) (E. Aktaş ) Kafir*olup da Kafir olarak ölen kimselere gelince; işte, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onların üzerinedir. (Bakara 2/161) (M. Okuyan) Şüphesiz ki kâfir olanlar ve kâfir olarak*(Bu ayette geçen küfür kelimeleri 159 ve 160. ayetler gereği "gerçeği örtenler" şeklinde anlaşılmalıdır.) ölenlere gelince * ( Bu ayet Bakara 2:217, Âl-i İmrân 3:86, 91, Nisâ 4:137, 168 ve Muhammed 47:34. ayetlerle okunmalıdır.) işte Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onların üzerinedir. (Bakara 2/161)
خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۚ لَا يُخَفَّفُ عَنْهُمُ الْعَذَابُ وَلَا هُمْ يُنْظَرُونَ
(S.V.M.) Onlar sürekli lanet içinde kalırlar. Azapları ne hafifletilir ne de yüzlerine bakılır.(Bakara 162) (E. Aktaş ) Onlar, bu halde sürekli kalacaklardır. Onlardan ne azap hafifletilecek ve ne de onların yüzlerine bakılacak. (Bakara 2/162) (M. Okuyan)Onlar orada (lanet içinde) ebedî kalıcıdır. Azapları hafifletilmez*ve onlara bakılmaz.* (Bakara 2/162)
وَاِلٰهُكُمْ اِلٰهٌ وَاحِدٌۚ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الرَّحْمٰنُ الرَّح۪يمُ۟
(S.V.M.) İlâhınız, bir tek ilâhtır. Ondan başka ilâh yoktur. İyiliği sonsuz, ikramı bol olan odur. B. 2/163 (E. Aktaş ) Sizin ilahınız bir tek ilahtır. O'ndan başka ilah yoktur. O, Rahmeti Bol ve Kesintisiz Olan'dır. (Bakara 2/163) (M. Okuyan) İlahınız tek bir ilahtır. O'ndan başka ilah yoktur. Merhametin kaynağıdır, merhametlidir. (Bakara 2/163) NOT: BU ÇALİŞMAMIZDA SIRASIYLA ŞU MEALLERDEN İSTİFADE EDİLMİŞTİR: 1-) SÜLEYMANİYE VAKFI MEALİ
2-) KERİM KUR’AN ERHAN AKTAŞ
3-) MEAL-TEFSİR MEHMET
BU ÇALIŞMAYI HAZIRLAYAN . … … .
NUSRET KUMRU.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Hikmet Akademisi'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
ÖRGÜTÜN LAGV EDİLMESİNİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL: SÜRECİN UZAMASI