Mehmet Akif'i Bugün Yasamak?

Sair, Mütefekkir, eylem adami, ahlak sahibi, sözüne sadik, ahdine vefali, dindar, siyasi karakter ve bir dost olarak Mehmet Akif'i anlamak,...
Mehmet Akif'i Bugün Yasamak?
Abdulaziz TANTIK
Abdulaziz TANTIK
Eklenme Tarihi : 27.12.2022
Okunma Sayısı : 1037

Sair, Mütefekkir, eylem adami, ahlak sahibi, sözüne sadik, ahdine vefali, dindar, siyasi karakter ve bir dost olarak Mehmet Akif’i anlamak, tanimak, onu bugüne tasimak için gerçekten yürekli, vefali, dosdogru biri olmakla es deger bir durumu isaret eder.

Akif’i bugün topraga vermisler o gün yasayan Müslümanlar… Ve biz bugün yine onu anmak ve duada bulunmak için onu yeniden hatirliyoruz… Çünkü o kendisini hatirlatmaya devam ediyor. Ruhu aramizda dolasiyor, kendini hatirlatiyor ve yasadigimiz anlarda o kadar çok o var ki hep hatirlamak durumunda kaliyoruz. Benzer olaylar, benzer yasam alanlari ve benzer tepkileri o kadar çok yasiyoruz ki her animizda o öne çikmakta ve bize kendini hatirlatmaya devam etmektedir. Buradaki ilahi iradeyi ve O iradenin varligi ile Akif’i anma arasindaki derin iliskiyi ayrica derinden düsünmekte yarar var.

Mehmet Akif, bizim dünümüz, bugünümüz, yarinimiz olarak orada öyle bize bakarak durmaya devam etmektedir. O bizim geçmisimiz, hatalarimizla yüzlesme sebebimiz, bugünümüzü daha dogru yasamak için yol göstericimiz, gelecegimiz için ise umudumuzu çogaltmaya yarayan bir isleve sahiptir. Her siiri bize derin bir duygusallik kattigi gibi önümüzü aydinlatan bir mesale konumunu sürdürmektedir. Tarihsel geçmisi elestirirken, ani ve içinde yasadigi zamani degerlendirirken ve gelecege dair umudunu siire dönüstürürken hep bugün bizi yeniden sarmalamaktadir.

Yasamina dair her anekdot ruhumuzu etkilemekte ve ona benzeme istiyakini çogaltmaktadir. Bir kis günü karin her tarafi kapladigi bir anda, verdigi sözü tutma adina karsidan Avrupa yakasina bin bir zorlukla geçerek randevusuna gecikmeli de olsa gelmektedir. Ama kendisini beklemeyen ev sahibine küserek uzun bir zaman diliminde ona soguk davranacaktir. Bu olaydaki sözüne sadik bir karakteri bugün ara ki bulasin…

Bugünün mütekebbir karakterleri ile Akif arasinda daglar kadar fark vardir. Anlatildigi üzere, bir gün Fransizcasi iyi olan biri Fransizca bir kelimeye takili kalir, Akif, oradan o Fransizca kelimesini dogru bir telaffuz ve anlami ile söyleyiverir, usulca, kendiliginden ve hiçbir böbürlenme emaresi olmadan… Yanindakiler, onun Fransizca bildigini dahi bilmediklerini fark ederler. O ise Fransizcayi iyi bilenlerden daha iyi bildigi halde bunu gündem etmemistir. Siir meclislerinde genelde susar ve asla kendi siirini okumaya yeltenmezdi, bilakis, rica edildigi zaman ancak kendi siirinden biraz da utanarak bir bukle okurdu. Oturumlarda genelde kendisine söz gelmedigi sürece kendiliginden söze kalkismadigi da biyografisinde görülen özelliklerinden biridir.

Mehmet Akif, bir siyasal muhalif olarak öne çikmaktadir. Elestirel tutumu, bizatihi sürdürülen yanlislara yönelik tepkisinden kaynaklanmaktadir. Bir meal hazirligi yaptigi halde, kendisine verilen ücreti dahi, mealinin yanlis bir kullanima aracilik edilecegi kanaati üzerine geri ödemis ve mealini göndermemistir. Yani onun muhalefeti öyle salt tek merkeze yönelik bir elestiri degil, dün mücadele ettigi sey eger bugün yanlisa dönüsmüsse ona da elestiri yapmaktan kaçinmayacaktir.

Mehmet Akif, hakikat asigi biridir. Dogruya yönelmis ve dogrudan uzaklasan her ne ise ondan uzaklasan bir özellik tasir. Anin içinde dogru bildigi seyi yapmaktan hiçbir sey vazgeçirememektedir. Milli Mücadele döneminde ahaliye gitmis, onlari mücadeleye davet etmis, vaazlar vermistir. Kurtulus savasi sonrasi ise bu sefer yeni iktidarin yaptigi yanlislara muhalefet etmis ve sürekli takip edildigini fark ettiginde ise o çok sevdigi topragini terk ederek Misir’a gitmistir. Orada yine dogru bildigi isleri yapmaya devam etmistir. Hak üzere bir yasami süreklilestirerek varligini idame etmistir. Yalniz yasamis, yalniz kalmis, yalniz ölmüstür. Ama buna ragmen hakikatten ödün vermemis, dogru gördügü isi yapmaktan sakinmamistir. Yani ilahi riza onun tek yönelimi olmaya yasami boyunca hep devam ede gelmistir.

Ahlaki yapisina yönelik tek bir elestiri getirilmemistir. Genel itibari ile otobiyografisinde ise tam bir ahlak abidesi oldugu tescil edilmistir. Düsünce zemini çok güçlüdür. Hem gelenege yönelik elestirel tutumu ve hem de yeni bir çikis noktasi aramada, Islami suurun damitilmis özünü metinlerinde sergilemistir. Mealini okuyanlar, onun Kuran ile kurdugu bagi derinligine anlayacaktir. Içtihat meselesine getirdigi yaklasim, siradan bir yaklasim olmaktan uzaktir. Ahlaki yapisi, iliskiler agindaki dostluga verdigi önem, hak yememe üzerine kurulu bir tercih ve sözünün eri bir sahsiyeti gözlemliyoruz Akif’in sahsinda…

Bugün geriye dönüp baktigimizda elestiriye konu edinilen meseleleri zamanin kendi baglami içinde degerlendirdigimizde o günün kosullari baglaminda bir yere izafe edilebilir olmaktadir. Bugün tabi ki geçmiste öncülük etmis, fikir üretmis insanlari, elestiriye tabi kilabiliriz. Ama haksizlik etmeden ve kendi baglamlarini da dikkate alarak degerlendirme yapmanin bizim karakterimiz açisindan önemi ortadadir. O dönemde onlarca farkli isimden söz edilebilir. O dönemi paylasmis, entelektüel ve ulema arasinda farkli bir yere sahip, hepsinin ortak özelliklerini kendisinde bütünlestirmis ender bir sahsiyet olarak Akif öne çikmaktadir. Akif’e benzeyen ikinci bir isim nedense zihnimize düsmemektedir. Tabi ki her entelektüel ve âlim kendi zemini içinde degerli ve anlamli bir is yapmaya çalismistir. Ama hakikatin bu kadar besledigi ve karaktere dönüstügü baska kisi bulmakta zorlanma yasanabilir. Elbette bugün bizim için yol gösterici baska âlim ve entelektüeller de var. Ama hayati bize benzeyen ve bizden biri olma vasfini bütün ihtisamina ragmen kaybetmeyen tek bir kisi vardir o da Mehmet Akif’tir.

Bir ölüm yildönümünde Akif’e rahmet dilerken, onun tasidigi dava sorumlulugunu ve suurunu kusanmak ve onun gibi bir ahlaki karakter olmaya ahdetmek her entelektüel ve âlimin bugün sorumlugundadir. Kendisini davasina adamis ve her halükarda davayi öncelemis sahsiyetlere olan ihtiyaç ise bugün her günden çok daha fazla bir sekilde kendini göstermektedir.

Müslüman ahlakinin timsali insanlar olma arayisi hep ilelebet sürdürülmesi gereken temel bir durumu isaret eder. Dün, bugün ve yarin bu ahlaki yapinin timsalleri dava ile bütünleserek davanin varligini izhar etmeye devam edeceklerdir. Düne söverek degil, hatalarindan ders çikararak bugünü yasamak ve yarina hazirlanmak esas olmalidir. Akif, bugün yasasaydi böyle davranirdi diye inaniyorum…

Her müslüman entelektüel bugünün Akif’i olmalidir. Ahlaki karakterini bugüne tasimalidir. Sorumlulugunu üstlenerek bugünde davanin yilmaz neferi olarak öne çikmalidir. Kibirden azade tevazuu içinde yapilmasi gerekeni yapan erler olarak hayatini sürdüren kisiler, yarina örneklik teskil edecek bir karakteri hediye etmeliler. Ilahi inayetin celbedilmesi ise bu güzelligin varligina bagli oldugu inanci ile yasamaya umut ile bakabilmekten geçer…

Akif’in dervis mesrep karakterini yeniden kusanmak elzemdir.

Abdulaziz Tantik

Not: Bu yazi 27.12.2022 tarihinde mirathaber.com sitesinden alintilanmistir, yazinin orijinali için asagidaki linki tiklayiniz.

https://www.mirathaber.com/mehmet-akifi-bugun-yasamak/

Bu yazida yer alan fikirler yazara aittir. Hikmet Akademisi’nin bakis açisini yansitmayabilir.

 

YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!