Henüz çocuk sayilacak yaslarimizdaydik. 12 Eylül darbesi henüz gerçeklesmemis, ülke yangin yeri iken mahallemizin yaslilarinin mahallenin tek alevi mezhebine mensup komsumuz Murtaza Amca’nin evinin kapisinda günlerce sabahlara kadar nöbet tuttuklarini hatirliyorum. Mahallemizin gün görmüs yaslilari, mahallemizin gençleri provokasyonlara kanip, tahriklere kapilip yanlis islere tesne olurlar korkusu ve duyarliligiyla böyle davranmislardi.
Ülkenin siyasetçi, gazeteci, bilim adami, yazar, çizer, sinemaci görünümlü derin mihrak unsurlarinin sürek avinda halki sag-sol, Alevi-Sünni kutuplasmasina mahkûm ettikleri bir dönemde halktan vasifsiz vatandaslarin böylesine sagduyulu bir yaklasimi ve anlamini yillar sonra anlayacaktim.
Ülke öyle bir cendereye mahkûm edilmisti ki ayni parmagin tetigini çektigi silahtan çikan mermilerin bir sagdan bir soldan insanlarimizi vurdugu yillardi. Provokasyonun bininin bir para etmedigi günlerdi. Havanin puslu, ortamda çakallarin cirit attigi zamanlardi. Ülke insaninin sag-sol, Alevi-Sünni diye ayristirilip iç çatismaya sürüklenmesinin zemini de bu puslu ortamdi. Tam da bugünlere denk gelen Malatya’nin sevgili belediye baskani Hamido’nun hunharca bir suikasta maruz kalmasi da bu ortama hizmet etsin diye gerçeklestirilmisti. Hamit Fendoglu nami diger Hamido, iki torunuyla beraber Hakka yürümüstü.
Hani zaman zaman halklarin ufuksuzlugundan, geri-yoz oldugundan bahsedilir, hatta avam diye asagilanir kimi zaman. Siradan insanlar olarak vasfedilip asagilan halk kitlelerine karsin bir kisim insanlar, entelektüel olduklari zehabiyla her seyin en iyisini ve en dogrusunu bilen insanlar olarak lanse edilir.
Hakikat bu mu? Asla! Zira yasanmis binlerce örneklik içinde anlattigim olayi düsündügümüzde bu halkin sagduyusunun, ufkunun ve vizyonunun bahsi geçen güruhtan fersah fersah ileri düzeyde oldugu görülür. Çünkü ülke insaninin ufku coskun seller gibidir. Hatta kendilerine entelektüel diyenlerden daha sag duyulu, isabetli, mantikli davranirlar. Zor zamanlarda kurulmasi gereken cümleleri kurar, takinilmasi gereken tavri takinip atilmasi gereken adimlari atarlar. Ülke insanini asla düsman kategorisine almayan, hatta dis dünyadaki insanlari dahi engin ufkunda merhamet nazariyla degerlendiren bu halkin, kendilerini dar ufuklara hapsetmeleri söz konusu dahi edilmez.
Peki ama “Olmaz da geçmis dönemde ülkeyi siyasi cinayetlerle sarsip karsilikli fitne tohumlari ekip halki kampa bölmeler yasanmadi mi?”
Evet, birtakim mahfillerde pisirilip sahnelenen aci olaylar yasanmistir bu topraklarda. Halkin bir kisminin da bu aci olaylardan ciddi anlamda zarar gördügü de dogrudur. Bu olaylar, karanlik ve puslu vadilerde cirit atanlarca tertiplenmis, kontra ataklarla, provokasyonlarla, bu halkin çok az bir kismina yaptirilmis mühendislik faaliyetleri olarak tezgâhlanmistir. Ancak olaylari detaylandirirsak ne Türk ne Kürt ne Alevi ne Sünni ne laik ne anti laik ne Hiristiyan ne de herhangi bir din mensubunun bu olaylardan razidir. Bu olaylari isleyenlerin halkin maseri vicdaninda hep mahkûm edildiklerini görürüz. Günün sonunda halkin sagduyusunun baskin çiktigini da…
Günün dünyasinda yasanan olaylara, gelisen gündemlere tepki korken su toplumun asli unsuru olan halkin sagduyulu yaklasimi ile hareket edersek geçmiste yasanan aci olaylari, tekrardan yasamaz, karanlik mahfillerde gezinen yarasa ruhlu, azgin ve sapkin taifenin sürek avinda heba olmayiz.
Uzun bir zamandan beridir ülkemiz ve bölgesi bir darbogazdan geçiyor. Çikartilan kriz, kaos ve kesmekesten ötürü zor günler yasiyoruz. Tam da böyle günlerde topluma yön veren aydin, entelektüel, siyasetçi hasili topluma yön veren herkesin biraz daha sagduyu ile hareket etmesi gerekiyor. Ancak olmasi gerekenin çok ötesinde hareketlere imza atildigina sahit oluyoruz. Yer yerinde oynuyormusçasina bir tavrin ve eylemin sahipleri olarak ortaya çikan ve bölge insaninin çikarlarini hesaba katmadan hareket eden sömürgeci güçlerin ileri karakolu gibi hareket eden birtakim çevrelere sahit oluyoruz.
Oysa halkin gerçek gündemi de dertleri de hayattan beklentileri de bunlarin yarattigi gündemlerin çok uzagindadir.
Unutmayalim sömürgecilerin tavinda demlenenler ya ihanet içinde hareket ediyorlar ya da gerçekten büyük bir gafletin içinde yüzüyorlar. Yoksa çildirmisçasina toplumu kamplara bölmelerinin izahi yoktur.
Ama sunu bilin bu halkin sagduyusu, tüm oyunlarin bozucu etmenidir. Dün oldugu gibi bugün de yarin da kurulan oyunlari yerle yeksan edecek kudrettedir.