Kur’ân kavramlarinin incelenmesi, Kur’ân’in anlasilmasi çabalarinda önemli bir yer tutmaktadir. Son yasadigimiz COVID-19 pandemi sûreci de dâhil olmak üzere, her yeni durum Kur’ân’a tekrar tekrar bakmayi, vahyin isiginda olaylari dogru degerlendirebilmeyi zorunlu kilmaktadir. Yasadigimiz salginin, bir imtihan, ceza veya sünnetullâh mi oldugu, ya da normal bir hadise mi oldugu gibi akla gelen hususlara, Kur’ânî bir bakisla ne söylenebilir, nasil yaklasilmalidir? Bu alandaki arastirmalarin önemi gün geçtikçe artmaktadir. Bu çerçevede ricz/رجزve rics/رجس kavramlarinin gerek telaffuz ve gerekse anlam yakinliklari dikkat çekmektedir. “Azap ve ceza” ortak paydasinda birlesen risc ve ricz kavramlarinin, Kur’ân’daki kullanim sayilari da aynidir. Iki kavram da 7 surede, 9 âyette ve 10 defa zikredilmektedir. Kavramlarin geçtigi âyetleri, semantik, filolojik, siyak-sibak/kontekst, sebeb-i nüzûl, klasik ve modern tefsirler isiginda incelemek, aralarindaki ortak yönler ve farkliliklari tespit etmek, yasadigimiz sûreci anlamlandirmak/yorumlayabilmek, diger taraftan yanlis çikarimlardan kaçinmak açisindan önem arz etmektedir. Daha önce sadece rics kavrami bir makale düzeyinde incelenmis olup, ricz kavrami ile ilgili fazlaca bir çalismanin yapilmadigini tespit etmemiz, konuyu ele almamiza neden olmustur. Ricz/رجز kavramini önceleyerek, zikredildigi tüm âyetleri incelerken, rics/رجس kavramini ve geçtigi âyetleri de öz olarak ele aldik, birlestigi ve ayristigi noktalari tespit etmeye çalistik.
Kur’ân düsüncesini bir duvara benzetecek olursak, kelime ve kavramlar da bu duvari olusturan tuglalara benzer. Kur’ân’in belirlemis oldugu sünnetullâh düsüncesini olusturan kavramlardan biri de risc/ رجسveya ricz / رجز kavramlaridir. Neredeyse anlam olarak birbirine ayni yakinlikta olan her iki kavramin da Kur’ân’da zikredilis sekli ve sayisi oldukça dikkat çekicidir. Hem Risc kelimesi hem de Ricz kelimesi Kur’ânda 10 defa 9 âyette ve 7 surede geçmektedir. Her ikisi de isim Formatinda geçerken, fiil Formatinda kullanilmamaktadir. Birbirine bu derece yakin anlam ve telaffuzu olan her iki kavramin ayni sayida ve ayni sekillerde kullanilmis olmasi son derece calib-i dikkattir ve arastirmayi hak eden bir durumdur. Her ne kadar Ebû Ferrâ (ö. 207/822) ve Ebû Amr b. el-Alâ (ö.154/771) gibi bazi dilbilimciler her iki ifadenin de ayni oldugunu, sinin س nin ز ye dönüsmesi sonucu rics veya ricz seklinde iki ayri kullanimin oldugunu söyleseler de âyetlerin incelenmesi neticesinde farkliliklar oldugu kendiliginden ortaya çikmaktadir. Bu durumu âyetler isiginda göstermeye gayret edecegiz. Bahar Canset Dündar ve Hidayet Aydar yazdiklari “Kur’ân’da Rics Kavrami” adli arastirma makalesi disinda konunun pek fazla ele alinmadigi, özellikle de ricz/ رجز kavrami ile ilgili fazlaca bir sey yapilmadigini gördük. Bu nedenle rics/ رجس kavramini genel olarak degerlendirdikten sonra arastirmanin agirlik noktasini ricz/ رجز kavrami üzerinde yogunlastirdik. Özellikle ortak yönler, farkliliklar, dil ve mana yönüyle benzerlikler önem arz etmektedir. Risc ve Ricz kavramlarinin belki de ortak olan en yakin anlamlari “azap” ve “ceza” manasinda birlesmis olmalaridir. Ancak daha farkli anlamlarin kastedildigi siyâk-sibâk dedigimiz baglam, isim, masdar veya sifat olarak kullanimlarindan ortaya çikmaktadir. Zaten Kur’ân kavramlarinin anlamalarini belirlemek, semantik yönteminin kullanilmasini ve ayrica Kur’ân’in Kur’ânla Tefsiri yöntemine basvurmamizi gerektirmektedir. Kur’ân’daki kullanimlarina bakildiginda ricz kelimesinin daha çok “azâb” kelimesi ile birlikte kullanildigi, rics kavraminin ise daha umumi bir sekilde kullanilmis oldugunu müsahede etmekteyiz. Bu durum bazi müfessir ve dilbilimcilerin ricz “azap” manasinda kullanilirken, rics ise hem “azap” hem de azabin disindaki manalar için kullanilmaktadir sonucuna varmalarini saglamistir (Ibn Kesir, 1981, 309). Gerçekte ise durum biraz daha dakik ve akademik bir inceleme yapmayi gerekli kilmaktadir. Çünkü aralarindaki fark sadece sin harfinin ze harfine dönüstürülmesi kadar basit olsa idi, âyetlerdeki kullanimlari bu kadar farklilik arz etmezdi diye düsünüyoruz. Yukarida da ifade ettigimiz gibi, örnegin ricz/رجز kelimesi genel olarak sema/gök kelimesi ile رجز السماء seklinde veya رجز من عذاب gibi azap kavrami ile birlikte terkip olmaktadir. Bu da gösteriyor ki, kavramin farkli baglamlardaki kullanimlari ile mana farklilik arz etmektedir. Bu anlamlari asagida inceleyecegiz.
1.1. Kavramin Semantik Tahlili
1.1.1. Rics/ رجس Kavraminin Dil Yönünden Incelenmesi
R-c-s/رجس filinden türemistir. رجست السماء gök siddetle gürledi demektir. Ayni sekil رجست البعل Deve bögürmek, gürültü yapmak, homurdanmak anlamlarina gelmektedir (Firûzabâdî 2005: 1/548). Kesrali isim olarak Ricz ise, pislik, günah, kötü amellerin tümü, azaba götüren davranis, süphe, ceza ve gazap anlamlarina gelmektedir (Firûzabâdî 2005: 1/548). Bu anlamda “gürleyen gök” ve “bögüren deve” ifadeleri kullanilmaktadir (Ibn Fâris 1986: 1/421). Râgib el-Isfehâni (ö. V./XI. yüzyilin ilk çeyregi ) rics’in 5/Maide 90. Âyetteki “içki kumar, fal oklari ve putlar seytanin isi pisliklerdir” âyetinden hareketle rics’in pislik manasinda oldugunu belirtir. Bu pisligin de dört sekilde olabilecegini söyler: Mizaç, akil, ser’î/dinî veya bunlarin tümü açisindan, örnegin les eti yemek gibi. Zira les hem akil, hem mizaç, hem de ser’î açisindan tiksinti kabul edilmektedir. Ser’i açidan pislik örnegi: Içki ve kumar ki, bunlarin akil açisindan da pis kabul edildigi söylenmektedir (Isfahânî 2009: 342). Nitekim âyet-i kerime bu duruma isaret ederek: “Günahi faydasindan daha çoktur” (bk. Bakara 2/159) faydanin daha az olmasi ancak akilla anlasilacagindan akil ondan kaçinmak gerektigi sonucuna varir.
" Kalplerinde hastalik olanlara gelince, bu onlarin (mânevî) kirlerine kir katmistir ve onlar inkârci olarak ölüp gitmislerdir." (Tevbe 9/125). Buradaki kir veya pislik, sirkten kaynaklanan manevi pisliktir ki benzer bir âyette ise müsriklerin manevi olarak pis olduklari söyle ifade edilmektedir: " Ey Iman edenler! Müsrikler ancak necistirler/pistirler" (Tevbe 9/128). Kur’ân’in Kur’ân’la tefsiri açisindan baktigimizda, müsriklerin pisliklerinin maddi olmaktan ziyade inanmamaktan kaynaklanan manevi pislik yani küfür oldugu anlasilmaktadir (el-Merâgî 1946: 1/89).
1.1.2. Ricz/ رجز Kavraminin Dil Yönünden Incelenmesi
Receze / رجز fiil olarak asil anlami “titremek” demektir. Devenin titremesi manasinda رجز رجزا ارتجر الناقاة/Deve titredi. Deve zayifligindan ötürü adimlarini birbirine yakin atip güçsüzlügünden ötürü titrediginde ارتجز الناقاة denir (Isfahânî : 340; Ibn Fâris : 1/418). Siirdeki recez ölçüsü de bu kökten türemistir. Çünkü cüzleri birbirine yakin olmasi ve okunurken de sesin titremesi yönüyle bir benzerlik kurulmustur. رجز فلان ارتجز/ Falan kisi recez ölçüsü ile siir yazdi veya siir okudu (Firûzabâdî : 1/545). Içine taslarin konuldugu heybe veya bez manasindadir. Devenin hevdeci/tahtirevani egildiginde iki tarafindan birine tas konulur ki sarsinti dengelensin. Bu ismin verilmesi var olan sarsinti ve hareket nedeniyledir. Ibn Fâris (ö. 395/1004), ricz kelimesinin anlam olarak; zayifliginda deveye isabet eden hastalik oldugunu söyler, deve hareket ettiginde baldiri titrer. Diger bir anlami ise hevdecin süslenmesi maksadi ile asilan yündür (Ibn Fâris 1979: 2/489). Kur’ân’daki kullanimlarina baktigimizda azap, küfür, isyan, sirk, put, taun gibi anlamlara geldigini görmekteyiz. Örnegin: "Ayetlerimizi bosa çikarmak için çaba harcayanlara ise en kötüsünden sarsici bir azap vardir." ( Sebe 34/5). "Biz, yoldan çikmalarinin cezasi olarak bu memleket halkinin üzerine gökten alçaltici bir belâ indirecegiz!" (Ankebût 29/34)
Fahreddîn er-Râzî’nin (ö. 606/1209) رجزا من السماء ifadesi ile “gökten ricz emrinin gelmesi” seklinde anlasilirsa, bu durumda “rics’e taun anlami vermek mümkün oldugunu belirtir(er-Râzî, 1420: 25/52). Birbirine oldukça yakin olan rics ve ricz kavramlarinin ayni sayida âyetlerde zikredildigini belirtmistik. Her ikisi de 10 defa, 9 âyette ve 7 sûrede zikredilmektedir.
Kur’ân her dönemde canli ve dinamik ilahî bir kelamdir. Zaman yaslandikça Kur’ân ve hakikatleri daha iyi anlasilmakta, ilahî hikmetler tezahür etmektedir. Allah Resûlünün ashabi veya daha sonraki asirlarda Kur’ân’a bizlerden çok daha fazla hizmet etmis olan çaglar, bugün bizim anladigimiz birçok Kur’ânî gerçekleri bizlerden daha iyi anlamis degillerdi. Çünkü birçok hakikat ilmin inkisafi, hadiselerin yasanmasi tecrübesi ile ortaya çikmaktadir. Son yasadigimiz COVID19 salgini da Kur’ân’i ve benzer âyetlerini bir kez daha incelemeyi, geçmiste yasanmis olan ve Kur’ân’in bize haber verdigi kavimler ilgili kissalari ibret maksadi ile ele almayi zorunlu kilmaktadir. Bu çerçevede yasadigimiz sûrecin Kur’ânî yorum çerçevesinde bir sünnetullâh oldugundan süphe duyulmamaktadir. Çünkü sünnetullâh Allah’in tarih ve topluma koydugu yasalar, bir nevi müdahalesidir. Ancak bununla beraber rics ve ricz kavramalarinin kapsam alaninda bulunan “azap”, “ceza”, “pislik” ve benzeri anlamlardan yasadigimiz sûreçle alakali olup olmadigi, hadiselerin Kur’ânî bir bakis açisindan ele alinmasi, yanlis anlama ve yorumlardan da sakinilmasi gerekmektedir. Bunun için Kur’ân bütünlügü ve Kur’ânin Kur’ân’la tefsiri yöntemlerini etkin olarak kullanmak gerekmektedir. Son zamanlar da benzer konularin islenmesi sevindirici olmakla beraber, parçaci ve sabloncu yaklasimlarla yapilan çikarsamalar, Kur’ânî düsünce açisindan sakincalar barindirmaktadir. Buna göre, yasadigimiz salgin, deprem, kitlik, terör gibi hadiseleri hemen Kur’ân âyetleriyle iliskilendirip ceza veya azap seklinde sunmak ne kadar problemli bir yaklasimsa, ayni zamanda, bu tür durumlari son derece normal tabiat olaylari olarak, hiçbir seyi üzerimize almadan yaklasmak da o derece problemlidir. Dogrusu Kur’ân âyetlerini bir bütünlük içerisinde ele almak, ön kabuller veya düsündüklerimizi Kur’ân’a kabul ettirme/Kur’âna onaylatma yaklasimindan kaçinmak gerekmektedir. Bunun için semantik tahlil, siyak-sibak, Kur’ân bütünlügü, sebeb,-i nüzûl, Kur’ân’in Kur’ân’la Tefsiri yöntemlerine basvurmak gerekir.Her iki kavramin da geçtigi tüm âyetlerde kavram isim Formatinda geçmektedir. Fiil Formati kullanilmamaktadir. Ricz kavrami üç âyette من السماء seklinde gelmistir. semâ lafzina izafetle kullanimi Kur'an'i kerimde gökten gelen azap/ رجزا من السماء anlamindadir. Bunlar; Bakara 2/59, A’raf 7/162, Ankebût, 29/34 âyetleridir. Firavun ve kavminin, Isrâil Ogullarina reva gördükleri zulümler sebebi ile cezalandirildiklari A’râf sûresinde konu edilmektedir. Bu nedenle çesitli azap sekilleri ile inananlari cezalandi ran Firavun ahalisi, âyetin ifadesi ile “ üzerlerine tufan, çekirge, hasarat, kurbagalar ve kan gönderdik. Yine de büyüklük tasladilar ve günahkâr bir kavim olmakta direndiler.”
Imtihan edilmislerdir. Bu hadiselerin yaptiklarina karsilik bir uyari veya ceza olduguna kani olduklari için de her defasinda Hz. Mûsâ’nin dua etmesini ve kendilerini kurtarmasini istemislerdir. Â’raf 133-135 âyetleri de bu konulari gündem etmektedir. A’raf 134’te iki defa, A’raf 135’te ise bir defa olmak üzere toplamda 3 defa zikredilen ricz kavraminin azap, tufan, tâûn veya Firavun kavmine verilen olagan üstü belalardan herhangi birinin kastedildigi görülmektedir. Ricz/ رجز kavrami ile Firavun ve taraftarlarinin basina gelen belalar kast edilirken, inkârcilarin bu belalarin kendi yaptiklari eylemlerin sonucu oldugunu da fark ettikleri de vurgulanmaktadir. Sebe, 34/5, Câsiye,45/11 ayetlerinde ricz kavrami “azap” kelimesinin sifati olarak رجز من عذاب اليم seklinde gelmistir. Kötü, pis, çirkin azap seklinde sifat olarak zikredilmektedir. Enfâl,8/11 âyetinde ise ricz kelimesi seytan lafzi ile terkip edilmis رجز الشيطان/seytanin vesvese ve pisligi anlaminda kullanilmistir. Rics/ رجس kavramini daha öz ve kisa olarak ele aldik. Rics kavrami da 10 defa zikredilmektedir. Genel olarak kast edilen mana, içki, kumar, sans oyunlari, dikili taslarin seytanin isi pislik (Rics/رجس) oldugu belirtilmektedir. Ayrica aklini kullanmayan ve inanmayanlarin üzerine atilacak bir pislik/ رجس oldugu ifade edilmektedir. Diger taraftan münafiklar için 2 âyette 3 defa zikredilen رجس kavrami ile manen pislik olduklari vurgulanmaktadir. Neces/نجس kavraminin geçtigi iliskili âyetlerin mana olarak paralellik gösterdigi görülmektedir. Özetle Yüce Allah’in kâinat ve toplumlar hakkinda koymus oldugu yasalar olan sünnetullah’in degismez bir ölçü oldugu bilinmektedir. Her sey sünnetullah dairesi içerisinde cereyan ederken, ani düsünmek, yorumlamak/tefekkür, geçmisi düsünmek, ders çikarmak/tezekkür, gelecekle ilgili planlama yapmak, tedbir almak/tedebbür Kur’ânî bir emirdir. Bizlere uyari olan bir seyin, baskasi için ceza, ellerimizin kazandiklari sebebiyle bizler için ceza olan bir seyin, baskalarina da mühlet olabilecegi Kur’ân âyetlerince ifade edilmektedir. Kur’ân, iyiliklerin Allah’tan, kötülüklerin bizden kaynaklandigi, kâinatin dengesini bozan insanoglunun eliyle karada ve denizde bozulmalar çiktigindan bahseder. Diger taraftan Allah’in sünnetullah geregi cezalandirmasi/uyarmasi, masumlar gerekçesi ile göz ardi edilemeyecegi gibi, her seyin ceza-mükâfat kapsaminda degerlendirilmesi de dogru degildir. Günes herkese dogar, gül de, hamam böcegi de kendi istidadi ile alacagini alir. Yagmur herkes için yagar, kimine rahmet, bereket olurken kimi için de sel felaketi olabilir. Ayni sekilde gecenin gelmesi hirsiz için gizlenme, salihler için rabbi ile bas basa kalma zamani olur. Yemek-içmek kimine sifa olurken kiminin midesine zarar verebilir. Buna göre Allah’in hakîm/ حكيم ismi geregi hikmetsiz hiçbir isi yoktur. Rahmeti gazabini geçmistir. Rahman ve Rahim olmasi tüm isimlerinin önündedir. Olaylari vahyin isiginda dogru yorumlayip dersler çikarmamiz, vahyin öncülügünde insan ve Allah telakkisini kazandirmamiz, asiriliklardan kaçinmamiz gerekmektedir.
Bu makale yazarin “Academic Knowledge” adli dergide yayinlanan bilimsel makalesinden “hikmetakademisi“ için yazar tarafindan özetlenmistir. Makaledeki bilgi ve düsünceler “www.hikmetakademisi.com“ yayin politikasina uymayabilir. Bu yayin yazarini baglar.