“Sizi kilicin kismeti edecegim ve hepiniz bogazlanmak için egileceksiniz…”
(Isaya bab 65)
Muhammed Cemal Durre’yi tanimayaniniz yoktur sanirim.
Hani Ekim 2000’de babasinin arkasina siginmasina ragmen, özellikle nisan alinarak karnindan vurulan Filistinli küçük sehit!
Önce o vuruldu özellikle nisan alinarak.
Sonra da onun gibi daha yüzlerce çocuk Israil askerleri tarafindan, özellikle nisan alinarak vuruluyor o günden beri…
Dünya, Mayis 2001’ de “Iman Haccu” adli henüz dört aylik Filistinli bebegin karnini delip geçen top mermisinin minik bedende açtigi kocaman delikle karsilasti.
Çocuklara ve kadinlara yönelik bu siddet hareketi dönemin Israil Basbakani “Ehud Barak” tarafindan bir cümleyle özetlenmisti: ”Izle, siper al ve öldür!”
***
Önceleri Israil askerleri tarafindan küçücük çocuklarin kol ve bacaklari taslarla vurulup kirilmaya basladi.
Sonrasinda özellikle hedef alinip öldürülerek gerçeklesti ve o günden beri isgal kuvvetleri tarafindan sehit edilen çocuk sayisi önemli bir yekûn olusturmakta Filistin de.
1948 deki devlet olma ilanlarindan sonra kadin çocuk yasli demeden tüm insanlari Filistin’de dar bir bölgeye hapsederek bütün özgürlüklerini kisitlayan gida ve ilaç gibi en zaruri maddelerin bile bölgeye girmesini engelleyip onlari orada açliktan ölmeye mahkum eden bir korsan devlet var Ortadogu’da.
Üzerlerine bombalar yagdiran, evlerini buldozerlerle yikan, gida ve ilaç yardimi götürmekten baska bir amaci olmayan sivillerin gemi ve diger yardim filolarina saldirarak engelleyen, sonrasinda da en muhkem ve yüksek tepelere çikarak çocuklari ve kadinlariyla beraber piknik yapip onlarin bombalarla katledilislerini izleyip sevinç çigliklari atan bir millet, psikiyatrik bir vaka var önümüzde…
***
Geçmislerinin sürgünlerle dolu olmasi ve teolojileri en büyük sebepleri…
Sürgünlerinin ilk yillarindan itibaren Yahudi diasporasi gittigi her cografyada dislanan, asagilanan ve itibarsizlastirilan bir topluluk oldu yüzyillar boyu…
Tüm bunlara ragmen Yahudi teolojisi ve kutsal kitaplarinin kattigi manevi ruh ve üstün irk olma güdüsü onlari her dönem dünya cografyasinda daginik olsalar da ayakta kalmayi, bulunduklari bölgelerin ekonomik ve düsünsel gücünü ele geçirmeyi ögretti mütemadiyen.
Aslinda Israil Yahudilerinin neden bu kadar acimasiz olduklari geçmis tarihleri, kutsal kitaplari ve mevcut egitim sistemlerinde gizli.
Bu patolojik vaka incelendiginde onlarin hala nasil o eski ilkel çaglardaki vahsi, acimasiz, kural tanimaz ve kendinden baska her seyi yok edebilecek barbar ruhu devam ettirebildiklerinin nedenleri daha iyi anlasilabiliyor.
Öyle ki, teolojileri ve egitim sistemleri bir korku ve dehset filmini andiriyor…
Hahamlar ve din adamlarini gözlemleseniz, sanki Nazi Almanya’sinda iskence emirleri yagdiran birer nazi gestapo sefi var karsinizda.
Cumhurbaskanlari, basbakanlari, milletvekilleri sanki Kamboçya’daki ölüm tarlalarinin katliam emirlerini veren askeri komutanlar…
Askerler ve halk yediden yetmise politize ve tek hedefleri ötekileri öldürmek, yok etmek.
Hahamlar surasi: “Tevrat, savas sirasinda kadinlarin ve çocuklarin öldürülmelerini caiz görmektedir” fetvasiyla kadin ve çocuklarin katledilmelerine tesvik ederek destek olmakta; hatta emzikli çocuklarin dahi öldürülebilecegi fetvasi verilebilmekte...
Yahudi vekiller parlamentoda Filistinli kadinlarin henüz karinlarinda dogmamis bebekleriyle öldürmeye tesvik edebiliyor.
Muhalefet parti liderleri: ”Bunlari böcek gibi ezmeliyiz. Üzerlerine nükleer bomba atalim” diyebilmekte. Öyle ki eski Disisleri bakanlarindan “Avigdor Lieberman” bir konusmasinda Filistinlilere karsi atom bombasi kullanmayi önerebilmisti…
Bu Islam düsmanliginin yalnizca üst siyasi katmanlar ve Yahudi din adamlariyla sinirli oldugunu zannetmek çok yaniltici olur.
Israil gazetesi Haaretz’de yayinlanan bir anket sonucu, kötülügün ve lanetin toplumun her katmanina yayilmis oldugunu göstermekte.
Ankete göre, Israil halkinin çogunlugu, birakin Müslüman Filistinlileri, kibti yahudilerle dahi ayni binada yasamak, onlarin çocuklariyla ayni okulda okumak istemiyor. Seçimlerde Arap kökenli Israillilerin oy kullanmalarini reddediyor ve yasalarla yasaklanmasini istiyor.
Yahudilerin yüzde 74’ ü Israillilerle Filistinliler için ayri yollar yapilmasindan yana.
Yahudilerin geneli Araplara uygulanan irk ayrimciliginin farkinda ve bilinçli olarak bunu onayliyor.
***
Süphesiz tüm bunlara Israil egitim sisteminin ve muharref Yahudilik teolojisinin sebep oldugunu görmek gerek.
Tüm Yahudiler anaokulundan itibaren irkçi ve antisemit politika ve derslerle çocukluktan itibaren zihinlerine kazinircasina yetistiriliyor.
Onlarin Mescidi Aksa yanarken ve Filistinli çocuklar katledilirken duvarin öte tarafinda ellerinde bayraklarla kadin erkek çocuk hep beraber sevinç çigliklari atarak tepinmesi tesadüf degil.
Öyle ki Israil okullarinda Siyonizm ve Yahudi irkçiligi Siyonist ögretmenler nezaretinde düzenli egitimlerle Yahudi çocuklarin zihinlerine kazimakta. Tüm egitim kurumlarinda Filistinliler asla insan olarak sunulmaz ve Filistin, Filistinli kelimeleri asla kullanilmaz.
Bu kelimeler yerine düsman, saldirgan veya terörist ifadeleri kullanilarak sistematik bir nefret egitimi planlanir.
Hayat boyu verilen bu egitim ve ögretim politikalari ile genç Israil askerlerinin kontrol noktalarinda Filistinlilere birer hayvan egiticisi gibi davranmalari tesadüf degildir.
Keza keyiflerine göre sebepsiz üzerlerine ates açmalari da zaten vakayi adliyedendir.
Kültürel alanda Israil edebiyati da özellikle hikâye roman ve çocuk çizgi roman gibi matbu alanda da onlarin kendileri disindakilere karsi nefret körükleyen çizimler, ifadeler ve deyimlerle dolu basilir. Tüm ragbet gören çocuk kitabi serileri, Filistinlilere hakaret, sövgü ve asagilayici materyallerle doludur. Israilli binlerce çocugun egitiminde kullanilan okul kitaplari da ayni fasizmin izlerini tasir ve çocuklar küçüklüklerinden itibaren birer sadist olarak yetisir.
Tas atmakla suçlanan çocuklarin hapsedilmesi uluslararasi hukuk ve Israil yasalarina göre suçken, çocuklar hapiste ve iskence görüyorlar.
Insanlik, Israil askerinin dini otoritelerden aldigi caizdir tesvikiyle Filistinli çocuklara kadinlara ve erkeklere uygulanan tutsak etme, yaralama, kol kirma ve katletme görüntülerine duyarsiz.
Ve küçük bir cografyada etrafi kusatilarak topraklari her türlü hile ve desiselerle elinden alinmaya çalisilan, evleri Yahudi yerlesimcilere yer açabilmek için kanunsuz gerekçesiz buldozerlerle yikilan, üzerlerine bombalarla ölüm kusularak katledilen mazlumlara karsi tüm dünya üç maymunu oynuyor.
ABD herkesin gözünün içine baka baka dalga geçercesine Kudüs’ü Israil’in baskenti olarak taniyarak, her türlü yardima haziriz mesajlari yayinlayabiliyor.
Siyonist isgalcilerin Filistinli çocuklara sergiledigi vahsetin onda biri hatta yüzde biri batida bir yerlerde sergilenmis olsaydi BM ve onun yan kuruluslari hemen harekete geçer, kiyameti koparirlardi.
Ne var ki modern dünya haklar ve özgürlükler konusunu sürekli agizlarina sakiz yapmalarina ragmen, suskunlugu tercih etmekte, hak ihlallerinin önüne geçmeyi bir yana birakin tavir koymaktan, tepki anlamina gelen açiklamalar yapmaktan bile çekinmektedirler.
Aslinda Yahudilerin tahrif ettikleri kutsal kitabin ayetleri okununca fazla söze de gerek kalmiyor.
Muharref Tevrat sayfalari okundukça karamsarliga düsmemek mümkün degil.
O okunmadan onlarin ruh halleri anlasilamaz.
Içerisinde öyle ayetler var ki:
“Simdi bütün erkek çocuklari ve erkekle yatmis kadinlari öldürün. Yalniz erkekle yatmamis genç kizlari kendiniz için sag birakin…” (ÇöldeSayim:17-18)
“Onlarin her seylerini tamamen yok et. Onlari esirgeme. Erkekten kadina, çocuktan emzikte olana, öküzden koyuna, deveden esege kadar hepsini öldür…” (I. Samuel bab15)
“Onlari kasaplik koyunlar gibi ayir ve öldürme günü için onlari hazirla...” (Yeremya bab12)
“Ele geçen her adamin gövdesi delik desik edilecek ve tutulan her adam kiliçla düsecek. Yavrulari da gözleri önünde yere çalinacak, evleri çapul edilecek ve karilari kirletilecek…” (Isaya, bab 13, ayet 15)
***
Okudukça onlarin neden bu kadar pervasiz, egoist ve kendi disinda kimseye yasam hakki tanimadigini anliyoruz.
Katliamlar daha bir anlam kazaniyor.
Katlettikçe iskence yaptikça zulmettikçe yücelen takvaya ulasan cenneti hak eden bir topluluk var önümüzde.
Azinlikta olduklari yerlerde, kimliklerini gizleyen, sevecen ve hosgörülü; hakim olduklari alanlarda ise sadist gaddar ve zalim bir topluluk onlar.
Tüm dünyanin üzerinde ittifak ettigi insani degerlerin tam tersine inanan ve kötülügü mesru görüp yasama geçirmek için çaba sarf eden bir topluluk.
Lanetli bir halk onlar…
“Sonra sözlesmelerini bozmalari yüzünden biz onlari lanetledik ve kalplerini kaskati ettik….” (Maide:13)
Allah’im bizi hayirli komutanlar ve ordular ile destekle.
Mescidi Aksa’yi Yahudilerin pisliginden temizle.
Allah’im Müslümanlarin azimlerini güçlendir.
Saflarini sözlerini amellerini dinin ikamesi üzerinde birlestir.
Ya Rabbi bu mübarek ramazan günlerinde günahlarimizi affet.
Allah’im bizi Mescidi Aksaya sahip çikmayan isbirlikçi yöneticilerden arindir.
Bize ihanet elbisesi degil takva zirhini kusanmis Rasit yöneticiler ikram eyle…
Selam ve dua ile…
Fotograf: Twitter, @muradcobanoglu