HANGİ SUÇTAN DOLAYI ÖLDÜRÜLDÜĞÜ SORULDUĞUNDA...
Yazının başlığı, Tekvir Suresi'nin 8. ve 9. ayetin özetidir.
Bu ayetlerin öncesi ve sonrasını hatırlayalım:
1-Güneş karanlığa gömüldüğünde.
2-Yıldızlar ışıklarını yitirdiğinde.
3-Dağlar kaybolup gittiğinde.
4-Ve doğurmak üzere olan dişi develer başıboş bırakıldığında.
5-Bütün hayvanlar bir araya toplandığında.
6-Ve denizler kaynadığında
7-Bütün insanlar (yaptıklarıyla) eşleştirildiğinde
8-Ve diri diri gömülen kız çocuklarına sorulduğunda.
9-Hangi suçtan dolayı öldürüldükleri.
10-(İnsanların yapıp - ettiklerinin) dosyaları açıldığında.
11-Ve gökyüzü açılıp ortaya serildiğinde.
12-Cehennemin yakıcı ateşi parladığında.
13-Ve cennet gözler önüne getirildiğinde.
14-(O gün) her insan, (kendisi için) ne hazırlamış olduğunu görecektir.
İlk altı ayet, son saati yani kıyamet sahnesini tasvir ediyor. Yedi ve sonrası, mahşer gününü anlatıyor.
İnsanlar toplanmış, Cehennem ve Cennet yaklaştırılmış, defterler önüne serilmiş... İşte bu ortamda, ilk sorulan soru, ilk görülen dava "kız çocuklarını diri diri niçin öldürdünüz?"
Milyarlar, mahşer meydanında toplanmış. Nice zalimler, nice büyük suçlular, nice günahkârlar var bu kalabalığın içinde. Fakat dehşetle irkildiğimiz ilk soru çocuk katillerine: -Niçin öldürdünüz?
-Hiçbir suçu olmadığı halde nasıl bu cinayeti işlediniz?
Bugün, ey İsrailli katiller! O masum on günlük, on aylık, iki yaşında veya beş yaşında o kız ve erkek bebekleri ve çocukları nasıl toprağa gömüyorsunuz? Bombalar patlatarak minnacık bedenlerini parça parça ediyorsunuz?
Ey çocuk katili İsrailli zalimler! Ey Narin ve Narinlerin katilleri!
Bilin ki, mahşerde en büyük suçlu olarak ve en önce siz sorguya çekileceksiniz. Ve en ağır cezaya çarptırılacaksınız.
Ne yazık ki, cahiliye döneminin katilleri, bugün her yerde. Her gün, her ay binlerce çocuk kayboluyor. Sonları belli değil. Boğulup bir çukura mı atıldı? Organları çıkarılıp yok mu edildi? Büyütülüp fuhuş bataklığına mı sürüklendi? Suç örgütlerinin elinde pis işlerde mi çalıştırılıyor? Bilmiyoruz. Bildiğimiz, 540 milyon çocuk, tehlikeli ve istikrarsız ortamlarda yaşıyor.
Her yıl 10.000 çocuk mayınlar yüzünden ölüyor. Avrupa Birliği'nde her yıl 250.000 çocuk kayboluyor. Kanada'da 45.000, Hindistan'da 96.000, Rusya'da 45.000, ABD'de de 460.000 kayıp var. 2008 - 2016 arası Türkiye'deki kayıp çocuk sayısı da 104 bin.
Cahiliye döneminde doğan kız çocukları için Arabistan toprakları güvenli değildi. 21. yüzyılda ise kız ve erkek çocuklar için tüm dünya güvensiz. Artık, İsrail'in Lübnan'da çağrı cihazlarıyla yaptığı katliam sonrası tüm insanlık güvenlikten uzak.
İşin en acı tarafı kaybolmayan çocukları da evlerimizin içinde biz kaybediyoruz. Bilgisayar, tablet, telefon başında çocuklarımızı çalıyorlar. Artık anne - baba, öğretmen çocuklarımızı eğitmiyor. Sosyal medya onların hocası oldu.
İsrail çağrı cihazları vasıtasıyla onlarca sivili öldürüp bunların binlercesini yaralıyor, bizler ise gönüllü ve para verip aldığımız cihazlarla çocuklarımızı zehirliyoruz.
"Kim bir insanı öldürürse bütün insanlığı öldürmüş gibi olur."(Maide,32)
"Kısasda sizin için hayat vardır." (Bakara, 179).
"Hangi suçtan dolayı öldürüldüğü sorulduğunda." Tekvir, 8 - 9 )
ayetleri duyulduğunda, o gün işlenen suçlar azaldı. Kız çocukları diri diri toprağa gömülmekten kurtuldu. Adalet karşısında herkes boyun eğdi. Güçlünün değil, haklının sözü geçerli oldu ve o topraklar huzura kavuştu.
Madem bugün haklının değil güçlünün sözü geçiyor, adaletin yerine zalimlerin borusu ötüyor, o halde biz de gücümüzün yettiğini yapmaya çalışalım. Evlerimize sahip çıkalım. Altın tas içinde sunulan zehri elimizin tersiyle itelim. İyinin, güzelin, doğrunun, hakikatin peşinde koşalım.
Mustafa Gül
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Hikmet Akademisi'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
