Bilgi, makro ve mikrokozmigin en degerli mülküdür?
Kendisine isimlerin tümü ögretilen Adem, aklini (inteligence) kullanarak Mutlaka ve bilgiye ulasma sorununu ile yüzlesecekti. Seytan burada Tevhidî Bilgi’ye erismede bir sekterdir. Alternatifler arayisindaki varliktir. Bilgi bir agacin dallari gibi iç içe geçmis karmasik görünümlü olsa da Seytan onu Hayat Agaci’na yorumlayip bilgideki kutsalin degerini düsürme derdindedir. Bilgideki hayir ve ser kendiliginden aklin tercihlerine bagimli oldu. Böylece akil, mucizevi isleviyle özgür birakilmis oldu . Zaten insanin özgür olmasi, amellerinin faili olmasi Allah’in muradidir lakin seytan ona akletmenin ötesindeki “yeme” yani dürtüsel yolu cazip gösterdi. Insanin hayrin ve serrin bilgisine erisme meraki Mutlak Iyi olan Allah katinda bir düsüse sebep oldu. Insani olabildigince özgür kilmayi dileyen Allah onun bu tercihine de müsaade etmis oldu. O Mutlak Iyi olarak “Su agaca yaklasmayin!” dedi insan de mutlak özgürlük pesindeki varlik olarak karmasayi merak etti ve hayir ve serrin meyvesini tatmayi göze aldi…
Cennetten düstü…
Bu cennet, Kur’an toplaminda Mü’minlere vaad edilen cennet olsa idi seytan orada olmazdi. Hakeza günah, yasak, yasagi delme vb durumlar da yasanmazdi. Bir kere emin olunmali ki bu hadisenin cereyan ettigi cennet farkli bir yer…
Bir de Kur’an’da Adem’in meleklerle diyalog bahsinde Iblis figürü var ama bir yerden sonra baglanti kopuyor Seytan ortaya çikiyor. Anlamak isteyen aklin bu meraki çok da yadirganacak bir durum olmasa gerek…Insan arza ulasacak…Kendi özgür tercihleri temelinden sinanacak.
“Sizi arzda mekân sahibi kildik, orada size maasiye(geçim imkanlari ) verdik, ne kadar az sükrediyorsunuz?” (A’raf /10)
Konu ilginç bir sekilde devam ediyor:
“ Gerçekten sizi yarattik, sonra size suretler verdik, sonra meleklere dedik Adem için secde edin, secde ettiler, iblis hariç asla secde edenlerden olmadi”(A’raf /11-12)
Bu siralama, yani hepimizin yaratilisi, sonra suretler sahibi olmamiz ve sonra da meleklere Adem için secde edilmesi siralamasi, iblisin secde etmeyisi aklimizi biraz karistiriyor olsa da gelismek isteyen akil “bunda bir hikmet var ,burada dur” vesvesesine pek de aldirmak istemden anlamaya çalisiyor.
Olaya bir de baska bir boyut katiliyor:
Hani bir zamanlar, Rabbin meleklere: "Ben yeryüzünde bir halife yaratacagim" demisti. (Melekler de) O'na: "Orada fesat çikaracak ve kan akitacak birini mi yaratacaksin? Oysa biz Seni överek tesbih ve takdis ediyoruz. yanitini vermislerdi. (Rabbin ise) "Ben sizin bilmediklerinizi de bilirim" demisti.” (Bakara/30)
Bir baska ayet yaratilacak olanin “beser” tarafina dikkat çekiyor: “Hani Rabbin meleklere demisti: “Ben, kuru bir çamurdan, sekillenmis degisken balçiktan bir beser yaratacagim.” (Hicr/28)
Konu yine yeryüzüyle alakali… Ama sanki isin teorik mevzu yeryüzünde geçmiyor… En büyük delil nedir? Iblis! Mevzu dünyada geçiyor olsaydi, cennetten çikarilis mevzundaki gibi Seytan ortaya çikiverirdi. Akli bir yorumla ya da seytan veya iblis kullanimiyla bahsedilen cennetin dünyada bir yer oldugunu iddia etmek elbette sorunlu bir yorum olur. Lakin bir sey kesin ki bu cennet müminlere vaad edilen cennet degil, dünyada bir yer oldugu da kesin degil…
“Adem’e isimlerin tümünü ta’lim etti. Sonra bunu meleklere sorup: Eger dogru söylüyorsaniz sunlarin isimlerini Bana haber verin!” dedi”(Bakara/31)
“Seni tenzih ve tesbih ederiz. Bize ögrettiginden baska hiçbir bilgimiz yoktur. Süphesiz, Sen her seyi hakkiyla Bilensin, Hüküm ve Hikmet sahibisin” dediler.”(Bakara/32)
Birazdan “Adem için secde” meselesi adim adim gelecektir.
"Ey Adem, bunlari onlara isimleriyle haber ver!" dedi. O da, isimleriyle haber verince de (Allah) buyurdu ki: "Size demedim mi, göklerin ve yerin gaybini gerçekten Ben bilirim, gizli tuttuklarinizi ve açiga vurduklarinizi da Ben bilirim.” (Bakara/33)
Meleklere: Adem'e(Adem için) secde edin! demistik. Onlar da hemen secde etmislerdi. Yalniz Iblis diretmis, kibirlenmis ve kâfirlerden olmustu.”(Bakara/34)
Konu birazdan baglanacaktir. Adem’in yaninda bir de artik Zevcesi de var…
“Ve Biz: "Ey Adem, sen ve esin cennette yerlesin. Ikiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama su agaca yaklasmayin, yoksa zulmedenlerden olursunuz" (Bakara/35)
“Fakat seytan, oradan ikisinin ayagini kaydirmis ve böylece onlari içinde bulunduklari mekandan/yerden çikarmisti. Biz de: “Haydi, birbirinize düsman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerlesim ve meta vardir” dedik”( Bakara/36)
Adem ve esinin cennetten arza (dünyaya) yani o bahsi geçen cennetten daha alt seviyede bir yere inislerini de böylece görüyoruz.
“Derken Adem, Rabbinden kelimeler aldi. Bunun üzerine tövbesini kabul etti. Süphesiz O, tövbeleri kabul edendir, esirgeyendir.”(Bakara/37)
Çok dramatik bir durum ortaya çikti: kendisine bütün isimler ögretilmis bir Adem’den geriye , Rabb’den ögrenilmis “birkaç kelime” kalmis…Onlarla tövbe ediyor…
Bu seviye düsüklügü sadece mekansal bir düsüklük degil ayni zamanda bilgisel bir seviye düsüklügüdür de!
Adem’in tövbesinin ne oldugunu, Adem’deki dönüsün ne oldugunu anlamamiz için konuyu takip etmek gerekiyor.
Yeryüzünde kan dökmesini ,fitne çikarmasini engellesin diye kendisine bütün isimler, esyaya ait yani seylere ,oluslara, olup bitenlere ait isimler ögretilmisken hepsi gitmis, bazi kelimeler kalmis geriye ve ne yazik ki kan dökmenin, fitne çikarmanin temel engelleyicisi olan Tevhidî bilgiden mahrum kalmistir. Artik kan dökülmeyeceginin, fitne çikamayacaginin garantisi yok… Ki gerçekte de kan da dökülüyor, fitne de diz boyu! Ayettekine uygun olarak Bazilari da bazilarina düsman üstelik!
Ciddi birseyler oldu!
Yani?
Sadece dünya dönmüyor… Insan da basa döndü…Ayette geçtigi gibi degisken. Allah’tan kelimeler aldigi oranda yani bilgilendigi oranda kendini siddetten,kandan,fitneden koruyacak…
ARTIK KONUNUN BASINA DÖNME VAKTI GELDI…
Ne oldu da insan bilgiden koptu da kimi kelimeler düzeyine düstü…
“ Dedik ki: "Hepiniz oradan inin. Bundan sonra size Benden bir hidayet geldiginde, kim Benim hidayetime uyarsa, artik onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardir.Küfredenler ve ayetlerimiz yalanlayanlar ise atesin halkidir."(Bakara/38)
Daha sonra görecegiz ki hidayet vahye dayali bilgi(ayetler) olmaktadir. Bir de vahye araci Resuller…
Konu yine bilgiye dayandi.
Buraya kadar konu geldi …
Asil soru karsilik bulmadi…
Ne oldu da Adem ve esi cennetten çikartildilar? Seytan nasil bir etki gösterdi?
“Yiyin için ama su agaca yaklasmayin!”
Zaten ip burada kopacak…
Kitap ehli bir marifetmis gibi bu agaç elma agaci imis diye uydurmaya devam etsin. Ilkel akil da bu agaca meyveli agaç gibi bakarak Adem ve esi ondan yediginde avret yerleri ortaya çikti diye konuya buradan bakmaya devam etsin…
Burada bir ana tetikleyici var: Seytan
Belli ki Adem kendisine ögretilen isimlerden, yani bilginin kendisinden kopmus ama Seytan, Iblis hafizasindan kopmamis!
Durumun böyle oldugunu nasil ögreniyoruz?
Secde mevzuunda neden secde edilmedigi sorulunca ates ve toprak kiyaslamasini yapip, atesin daha hayirli oldugunu, Adem için secde emrinin kendisini yoldan çikaran bir emir oldugunu, bunu Allah’in yaptigini, kiyamete kadar süre verirse “Sirat-i Mustakim”in üzerinde her yolu deneyerek onlari(insanoglunu) yoldan çikaracagini söylüyor ve izni de aliyor.(Bkz: A’raf /12-18)
“Ey Adem! Sen ve esin cennete iskân edin, dilediginizi yiyin ama sakin su agaca yaklasmayin, yoksa zalimlerden olursunuz!”( A’raf /19)
Seytan yasaklanan secereye dair yasaklanma gerekçelerini ortaya koyarken : “iki melek olmayasiniz ve ebedilik kazanmayasiniz diye” (A’raf/20-21)
Adem’in, kendisi için meleklerin secde ettigini unuttugundan emin!
Ebedilik gibi bir de zaafi var!
Seytan mantik kurgusunu baska ifadelerle tamamliyor.
“Sonunda seytan ona vesvese verip: “Sana sonsuzluk agacini ve yok olmayacak bir mülkü haber vereyim mi? Böylece ikisi birden ondan nasiplendiler , hemen ardindan çirkinlikleri gizlenmislikten görünür oldu, üzerlerini cennet yapraklarindan(cennet varaki) yapistirmaya basladilar. Adem Rabbine karsi gelmis oldugundan sasirip-kalmisti. ”( Taha /120-121)
Cennet varaklari belki ilerde Kehf 19. Ayetteki “içinizden birinizi VIRAK ile yani para ile sehre gönderin baksin…” örneginden yola çikarak adem ve esinin kendilerine varak yapistirmalarini insanda gizlenmis olan para/kapital hirsi çirkinligine ve bu çirkinligin açiga çikisina da yorumlayabileceklerdir… Bu yorum ile yasaklanan agacin, dallari iç içe geçerek karmasik bir hal almasi misali vahiy disi karmasik kaynaklardan beslenmesine(nasiplenmesine) ve kendiliginden sermaye biriktirme çirkinligine de yorumlanabilir…
Bu ayetteki örneklikle insana cazip gelen seyin, bilginin seceresi (kökleri ileri veya geriye sorgulanabilir bilgi) ve bilginin kötü yönetilmesi temelinde olusan mülk, iktidar ve yönetme hirsi( sermeye) oldugunu anliyoruz. Bilgi, ilim, belli bir emek esliginde arttirilmasi için Allah’tan duasi edilendir.
“ Hak mülkünsahibi olan Allah yücedir. Kur'an sana vahyedilirken, vahiy bitmeden önce tekrarlamakta acele etme ve "Rabbim, ilmimi arttir!" de.(Taha 114)
Buradan MÜLK’ün bilgi anlaminda kullanildigini söylemek zorlamali bir iddia ve anlam degildir. Bu ayetteki bir bilgi edinme, Allah indinde yasal ve kabul edilebilir iken, Seytani bir usulle ve Allah’a ragmen edinilen bilgi, beraberinde Allah korkusu getirmez. Getirdigi nedir? Apaçik bir saskinlik.
Ikisi birden disiplinsiz bilgiye veya Rabbani olmayan bilgiye dalinca ilk fark ettikleri duygu saskinlik oldu. Çirkinlikleri ortaya çikti. Varaklarla örtünmeye basladilar.
“Yoksa onlar, Allah'in lütfünden verdigi seyler için insanlara haset mi ediyorlar? Oysa Ibrahim Ailesi’ne kitabi ve hikmeti verdik ve onlara azim bir mülk verdik” .(Nisa /54)
Kitap ve hikmetle beraber Ibrahim Ailesi’ne verilen büyük mülkün anlasilmasinda kitap, hikmet ve devlet temelli iktidar, hükümranlik verildigi de anlasilabilir ama kanaatimizce kitap ve hikmet paralelinde tamamlayici bir mülk(bilgi)tür.
Bunu su ayetten daha açik anliyoruz:
“Allah, kendisine mülk verdi diye, Rabbi konusunda Ibrahim’le tartismaya gireni görmedin mi? Hani Ibrahim: “Benim Rabbim diriltir ve öldürür” deyince; o da: “Ben de öldürür ve diriltirim ” demisti. (O zaman) Ibrahim: “Süphesiz Allah Günes’i dogudan getirir; (haydi) sen de onu batidan getir (de görelim) ” deyince, o inkârci böylece afallayip kalivermisti. Allah, zalimler toplulugunu hidayete erdirmeyecektir.” (Bakara /258)
Hz. Ibrahim’in kissasina bir bütün baglaminda bakildiginda buradaki mülkün firavunun sahip olduguna benzer beseri otorite gücü ve iktidari olmadigi, ordulara dayali bir mülk degil de Rabbani Bilgi temelli bir bilgi oldugu anlasilacaktir.
Birkaç örnek verip ana konuya dönmeliyiz.
“Rabbim, Sen bana mülkten verdin, hadiselerin yorumundan ögrettin . Ey göklerin ve yerin yaraticisi, dünyada ve ahirette benim Velim Sensin. Müslüman olarak benim hayatima son ver ve beni salihlerin arasina kat” (Yusuf/101)
“Bana mülkten verdin”ve hadiselerin yorumundan ögrettin… ifadesi onun devlet yönetiminde bir kariyer sahibi olusuna atif da içerse daha dikkatli bir bakis mülk ve bilgi bagini görmeyi saglayabilecektir.
Ademogullari süreçte zihnen gelistiler…
Iptidai akil sürece tabi gelisince Allah Teala’nin sakinmaya getirdigi boyut kendiliginden artmaktadir. “Ey Ademogullari! Biz sizin çirkinliklerinizi örtecek bir elbise ve size süs ve sayginlik kazandiracak bir giyim indirip var ettik. Takva elbisesiyle ise, iste bu daha hayirlidir. Bu, Allah'in ayetlerindendir. Umulur ki, tezekkür ederler. (A’raf / 26) .
Ister insanin avret yerlerini salt giysi manasinda olsun, isterse daha genis boyutlariyla yani “Takva Elbisesi” adlandirmasiyla insani çirkinlesmeye iten bilgi teorilerine karsi nüzul edilen “Rabbani Bilgi “ seklinde olsun Adem örnekliginden Beni Adem örnekligine geçis ve gelisime ciddi atiflar yapilmaktadir. ( Konu bu site için uzadi)
Insanin cennetten indirilis konusu -2- yazimiz ile devam edecektir…
Tabii esas itibariyla, bir müslüman olarak rivayetteki kus pozisyonunda olmamak için, topyekün Allah'in ipine sikica sarilmak lazim. Bunun için de vahye ta'bi olmak gerekiyor.