"Sonsuz Kaydırma" Girdabı ve Dikkat Ekonomisi

İnternetin hayatımıza girmesiyle birlikte dünyada muazzam miktarda veri akışı gerçekleşiyor. Geçtiğimiz yıl yayınlanan bir makaleye göre günde yaklaşık 2,5 kentilyon veri üretildiği belirtiliyor.[1] Üstelik teknoloji şirketleri daha fazla miktarda veriyi depolayabilmek ve daha hızlı bir şekilde işleyip dağıtabilmek için yeni teknolojiler üzerinde çalışmaya da devam ediyor.
Mücahit GÜLTEKIN
Mücahit GÜLTEKIN
Eklenme Tarihi : 16.09.2023
Okunma Sayısı : 431

"Sonsuz Kaydırma" Girdabı ve Dikkat Ekonomisi 

İnternetin hayatımıza girmesiyle birlikte dünyada muazzam miktarda veri akışı gerçekleşiyor.  Geçtiğimiz yıl yayınlanan bir makaleye göre günde yaklaşık 2,5 kentilyon veri üretildiği belirtiliyor.[1] Üstelik teknoloji şirketleri daha fazla miktarda veriyi depolayabilmek ve daha hızlı bir şekilde işleyip dağıtabilmek için yeni teknolojiler üzerinde çalışmaya da devam ediyor. Davenport ve Beck’in Dikkat Ekonomisi başlıklı kitaplarında belirttikleri gibi, bant genişliği artık sorun değil, ama insanın dikkatinin sınırlı olması önemli bir sorun. Şöyle diyor yazarlar: “Hepimiz bir dikkat ekonomisinde yaşıyoruz. Bu yeni ekonomide sermaye, işgücü, enFormasyon ve bilginin hepsi oldukça verimli bir kaynak oluşturuyorlar. Bir iş kurmak, müşterilere ve pazara ulaşmak, bir web sitesi hazırlamak, ilan ve reklam tasarlamak çok kolay. Yetersiz olan insan dikkati.”.

Dolayısıyla kitlelerin dikkatini kendi mecralarına çekebilmek ve olabildiğince uzun süre o mecrada tutabilmek için olağanüstü bir çaba gösteriliyor. “Sonsuz Kaydırma” (Diğer ismiyle felaket aydırması) denilen web teknolojisi bu çabanın ürünlerinden biri. Artık “sayfa sonu” yok; İnstagram gibi internet sayfaları neredeyse ömrünüz yettiği sürece kaydırabileceğiniz uzunlukta. Sonsuz kaydırma teknolojisiyle insanların dijital platFormlarda kalma süresi de uzamış durumda. Birkaç dakika içinde haz, korku, öfke gibi duyguların hepsinin ardı ardına hissedildiği bir akışın içinde sürekleniyor kullanıcılar. Örneğin Instagram’da komik bir videonun ardından bir intihar görüntüsü, hemen onun ardından bir mangal partisiyle karşılaşabilirsiniz. Neil Postman Televizyon: Öldüren Eğlence kitabında haber spikerlerinin sık kullandığı “ve şimdi de” ifadesinin anlamını çarpıcı bir şekilde tespit eder: "Ve şimdi de… radyo ve televizyon haberlerinde, o anda dinlediğiniz veya izlediğiniz şeylerden hemen sonra dinlenip izlenecek şeyle ya da daha sonra dinlenip izlenebilecek şeylerle en ufak bir ilintisinin olmadığını göstermek amacıyla yaygın biçimde kullanılan bir sözcüktür… Haber spikeri bu sözle, bir önceki konuya yeterince uzun (yaklaşık kırk beş saniye) zaman ayırdığınızı, daha fazla (diyelim, doksan saniye daha) o konuya kafa takmamanız, dikkatinizi artık, haberlerin ya da reklamın başka bir parçasına yöneltmeniz gerektiğini anlatmaya çalışmaktadır.”

Ne var ki “sonsuz kaydırma” teknolojisi “ve şimdi de”’yi de aradan kaldırmıştır. Algoritmalar neyi ne kadar izlediğimizi dikkate alsa da, yine de bir sonraki kaydırmada bize ne sürprizler hazırladığını bilemeyiz.

Kısa bir süre içinde çok fazla uyarana maruz kalmak, dikkatin parçalanmasına; unutkanlık, depresyon ve kaygı gibi problemlere neden olabiliyor. Sonsuz kaydırma teknolojisinin mucidi Aza Raskin isminde bir tasarımcı. Raskin daha sonra yaptığı açıklamalarda böyle bir teknolojinin mucidi olmaktan dolayı pişmanlık duyduğunu söylüyor. Sonsuz kaydırma sebebiyle her gün 200 binden fazla insanın ömrünü boşa harcamasına sebep olduğunu düşünüyor Raskin.[2]

Dikkat dağınıklığı, odaklanamama günümüzün giderek yaygınlaşan başlıca problemlerinden biri. Dijital teknolojilerle kuşatıldığımız bir evrenin içinde yaşıyoruz. Nitekim ABD’de yapılan bir araştırma yetişkinlerin bile tek bir işle ortalama “3 dakika” meşgul olabildiğini aktarıyor.[3]  İnsanların bir işle birkaç saat kesintisiz ilgilenme ihtimalleri giderek zayıflıyor; mesajlar, çalan telefonlar, dijital uygulamalardan gelen bildirimler kişiyi sürekli bölüyor. Yapılan bir araştırma bir kişinin dikkati dağıldığında aynı işe tekrar odaklanabilmesinin ortalama 23 dakika sürdüğünü göstermiş.

Gelgelelim dikkat ve dikkatle ilişkili sorunlar günümüzde daha çok bireysel düzeye indirgenerek ve medikalize edilerek tanımlanmaya, çözümlenmeye çalışılıyor. Halbuki sorunun özünde pek çok uzmanın işbirliği yaptığı sistematik bir çaba var. Diğer bir ifadeyle dijital teknoloji devleri kitlelerin dikkatini gasp etmek için hem mühendislik becerilerinden hem de sosyal bilim uzmanlarının birikimlerinden faydalanıyor.  Konuya ilişkin çeşitli ülkelerden uzmanların görüşlerini almak için 50 bin km yol kateden Johann Hari (2022) Çalınan Dikkat kitabında bu noktayı gayet güzel bir şekilde açıklar: “Dikkat becerimizin gitgide azalmasının öncelikle benim, sizin ya da çocuğunuzun kişisel hatası olmadığına dair kuvvetli kanıtlarla karşılaştım. Hepimize yapılan bir şey bu. Çok güçlü kuvvetler tarafından yapılan bir şey. Aralarında teknoloji devleri de var, ama onların da çok ötesine uzanıyor bu kuvvetler. Ortada sistemik bir sorun var. Aslına bakarsanız dikkatinizin üstüne günbegün asit boşaltan bir sistemin içinde yaşıyorsunuz; sonra da suçu kendinizde aramanız, dünyanın dikkati eriyip giderken kendi alışkanlıklarınızla ilgilenmeniz gerektiği söyleniyor.”.

Her gün pek çok kanaldan akan - ilgili ilgisiz- devasa enFormasyonun hafıza üzerinde de yıkıcı etkileri var. İnsanların sadece dikkat etme becerileri değil, hatırlama becerileri de köreliyor. Hari şöyle yazıyor: “Califonia Üniversitesi Los Angeles kampüsünde çalışan bir ekip, insanlardan iki işi aynı anda yapmalarını isteyip etkilerini takip etmiş. Aynı anda tek bir iş yapan insanlara kıyasla sonrasında ne yaptıklarını pek hatırlayamadıkları ortaya çıkmış. Deneyimlerinizin hatıralara dönüşmesi için zihinsel alan ve enerji gerektiğinden, enerjinizi çok hızlı geçişlere harcadığınızda hatırlama ve öğrenme azalıyor anlaşılan.”

*

Dikkat ve hafıza becerilerinin zayıflamasının yol açtığı başka bir trajik sonuç daha var: Bütünlük algısının kaybolması. Instagram vb. uygulamalar bağlamından koparılmış ve siyak-sibak ilişkisi yitirilmiş parçalı/dağılmış bir zihin yapısı oluşturuyor. İki üç saat boyunca en fazla bir dakikalık yüzlerce videoyu arka arkaya izleyen bir kişinin bütünlüklü bir dünya tasavvuru oluşturması zorlaşıyor. Artık cümle/paragraf biraz uzasa okuyucu anlamı bulmakta zorlanıyor; izleyicilerin 5-10 dakikayı aşan konuşmaları dinleme ihtimali azalıyor. Hatta Instagram videoları bile ilk birkaç saniyede dikkat çekemezse kullanıcı sabredip sonuna kadar izlemiyor. Yetişkinlerin tek bir işle ortalama “3 dakika” uğraşabildiği bir dünyada pek çok kimsenin bir sorunun dinamiklerini anlamaya, mekanizmasını çözümlemeye ne vakti, ne o soruna yoğunlaştırabileceği bir dikkati, ne de o sorunu var eden diğer problemlerle o sorunun arasındaki bağlantıyı kurabileceği bir hafızası vardır.

Bilgi-iletişim teknolojileri sorunlara tepki veren ama bu sorunların dinamiklerini ve diğer sorunlarla bağlantısını anlayamayan bir kültürel iklimi besliyor. Postmodern kültürel iklimde bütüncül bakışlar, bütüncül değerlendirmeler, bütüncül öneriler tahammül edilemez olarak görülüyor. “Etkileyicilik” sadece imaj dünyasının değil düşünce dünyasının da ülküsü haline geliyor. Parçacı/butik teşhisler ve öneriler isteniyor. Ne var ki kabul gören bu tür öneriler sorunlarımızı çözmediği gibi başka sorunlara da kapı aralıyor.

Kaydırma teknolojisinin özünde yatan dünya görüşü yeni değildir. İlahi/aşkın otorite Aydınlanma hümanizmiyle birlikte yeryüzünden kovulmuştur. İlahi ve aşkın bir otoritenin yokluğu bütünlüklü bir evren/varlık tasavvurunun yitirilmesine kapı aralamıştır. Artık asgari düzeyde de olsa insanların üzerinde uzlaştığı bize doğruyu ve yanlışı açıklayacak bir rehber yoktur.

Üçüncü kaygı çağında yaşadığımızı söyleyen (İlk ikisi Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının ertesinde yaşanmıştır) Renata Salecl (2014, s. 15) kaygının esas nedenine açıklarken benzer bir noktaya dikkat çeker. Yazımızı onun tespitiyle noktayalım: “Günümüz kültüründe de kaygının birincil nedeni ekonomik belirsizlik değilmiş gibi görünmektedir, zira kaygı daha ziyade insanların toplumsal rollerine ilişkin yaşadığı problemlerle, sürekli kimlik değiştirmek istemeleriyle ve eylemleri için herhangi bir rehber bulmalarının imkansızlığıyla bağlantılıdır.”.


[1] https://evrimagaci.org/big-data-nedir-buyuk-veri-yapay-zekanin-zincirlerini-kirmasini-saglayacak-anahtar-olabilir-mi-11347
[2] https://www.telegraph.co.uk/technology/2019/05/10/lost-control-creations-silicon-valley-heretic-mission-make-big/
[3] Johann Hari (2022). Çalınan Dikkat, Metis Yayınları, İstanbul.

Yazının  orijinali için bakınız:https://hertaraf.com/haber-quot-sonsuz-kaydirma-quot-girdabi-ve-dikkat-ekonomisi-mucahit-gultekin-12098

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Hikmet Akademisi'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!