Ukrayna Meselesine NATO Gözlügü Ile Bakmak

Hassas kalpler için dünya bir cehennemdir, demis Goethe. Kalbimizi yoran, dünyamizi çekilmez hale getiren sorunlar yasiyoruz...
Ukrayna Meselesine NATO Gözlügü Ile Bakmak
Yasin KURUÇAY
Yasin KURUÇAY
Eklenme Tarihi : 28.02.2022
Okunma Sayısı : 1407

Hassas kalpler için dünya bir cehennemdir, demis Goethe. Kalbimizi yoran, dünyamizi çekilmez hale getiren sorunlar yasiyoruz. Yasadigimiz sorunlarin sebebi hikmetsiz, basiretsiz, bilinçsiz ve ferasetsiz bir sekilde düsünmek. Basiretsizlik basa bela gelmesine, hikmetsizlik yanlis kararlarla basina bela almaya, ferasetsizlik zaaflarin yönetilmesine ve manipüle edilmesine neden olur. Yasadigimiz cehennemden kurtulmak için dünyadaki olaylari bilinçli bir sekilde degerlendirebilmek gerekiyor. Bilinç olmazsa duygu hamasete, basiret olmazsa bilgi ahmakliga, hikmet olmazsa cesaret zulme hizmet eder. D. Hume’un dedigi gibi, en iyi seylerin bozulmasi, en kötü seyleri üretir.

RusyaUkrayna gerilimi, dünyayi yeni bir kamplasmayla karsi karsiya getirdi. Uluslararasi siyasette küresel sistemin, her yüzyilin ilk çeyreginde yeniden sekillendirildigi seklinde bir bakis vardir. Ukrayna-Rusya gerilimini bu perspektifi göz ardi ederek okumak en büyük yanilgi olacaktir. Dünyanin eko-politik merkezinin Amerika’dan Çine dogru kaydigi, ulus devletler ile uluslararasi aktörlerin güç mücadelesini devam ettirdigi, küresel politik perspektifin Ortadogu’dan Orta Asya’ya dogru kaydigi gözden kaçirildiginda meseleyi dogru anlamak mümkün degildir. Ortaliktaki Batili ve NATO’cu yorumlarin fazlaligi tahammül sinirlarini zorlamaktadir. Yorumlara ve haberlere bakilirsa ortalik kahramandan, hainden, alçaktan vs. geçilmemektedir.

Ulusal ve uluslararasi siyasi gelismelerde iki büyük tehlike vardir. Birinci ve asil tehlike hassasiyetlerin ve iyi niyetlerin, küresel aktörlerin amaçlari için araç haline gelmesi ya da getirilmesidir. Ikinci tehlike ise halkin ve halka yön veren aktörlerin, enerjiyi ve öfkeyi içeride tüketecek bir tutum takinmalaridir. Ukrayna meselesindeki asil iki tehlike bunlardir. Küresel medyada aglayan çocuklar ve anneler görüldügünde; hassasiyetleri tetiklenerek insanlarin bir bakis açisina, bir tutuma sürüklenip sürüklenmedigini analiz etmek, düsünülmesi gereken en önemli konudur.

ABD, NATO, AB, Rusya ve Ukrayna; Müslüman ya da Türk degildir. Islam için, Türkiye’nin gelismesi için ugrasan ülkeler degildir. Bu kurumlarin kendi aralarinda bir güç savasi vardir. Öncelikle sunu anlamak gerekmektedir. NATO’nun varlik amaci Avrasya ve Rusya’yi kusatmaktir. Avrasya ve Rusya fobisi ile dünya ülkelerini NATO politikalarina muhtaç hale getirmektir. NATO, kurulusundan beri Türkiye ve bölge ülkelerini arka bahçesi haline getirmek için bin türlü oyun oynamaktadir ve bunu da büyük ölçüde basarmistir.

2. Dünya savasi sonrasinda Rusya öncülügündeki Dogu bloku ile ABD öncülügündeki Bati bloku, kendi aralarinda anlasarak dünyayi parsellediler. Sovyetlerin yikilmasi ile kisa bir süre devam eden tek kutuplu (Amerikan hegemonyasi, tarihin sonu vs.) dünya düzeni, mevcut halde yürümemektedir. Küresel oyuncular yeni bir düzen kurmak için güç savasi yürütmektedir. NATO yeni bir konsept ile alanini genisletmek, Rusya ise bu güç savasinda daha etkin olmak istemektedir. Rusya-Ukrayna geriliminin arka planinda bu mücadele vardir.

1990’lardan sonra Rusya ile Bati arasinda yaklasik 30 yildir görüsmeler sürmekte, BATI her zaman ve herkese yaptigi gibi Rusya’yi oyalamakta ve aldatmaktadir. Serencamin kisa özeti söyle gerçeklesmistir. 1985 yilinda Rusya ile Amerika öncülügündeki BATI arasinda, Rusya’yi küresel sisteme entegre etmek amaciyla anlasmalar yapilmistir. Glasnost ve Perestroyka süreci olarak adlandirilan bu sürecin sonunda Rusya’ya verilen sözler tutulmamis ve SSCB dagilmistir. 1997'de NATO ile Rusya arasinda "Ikili Iliskiler, Isbirligi ve Güvenlik Kurucu Senedi"ne imza atilmis, Eski Sovyet ülkelerinin NATO’ya alinmayacagi sözü verilmistir. Sonuç itibariyle 90’li yillarda Rusya’ya verilmis ve 30 yildir tutulmamis sözler vardir. Bulgaristan ve Romanya, Estonya, Letonya, Litvanya, Slovakya, Slovenya, Arnavutluk, Hirvatistan, Karadag ve en son 2020'de Kuzey Makedonya NATO’ya dahil edilerek Rusya kusatilmistir. Ukrayna’nin da dahil oldugu bati Rusya bölgeleriyle ilgili sorunlar üzerine 2014 yili Minsk görüsmelerinde Rusya’ya verilmis ve tutulmamis sözler vardir. 2018 yilinda yapilan mutabakata ragmen tutulmamis sözler vardir. Bunlar yetmezmis gibi Sovyet blogu ülkelerinde ve Rusya’ya komsu ülkelerde Soros ve Siyonizm destegi ile turuncu-Amerikanci devrimler yapilmistir. Yillar süren görüsmelerde aldatan NATO, aldanan Rusya olmustur.

Bu kadar oyuna karsi Rusya da kendine göre hamleler yapmaktadir. Güneyindeki PYD, ISID, Nusra benzeri olusumlara Türkiye’nin tepkisi ne ise batisindaki gelismelere de Rusya’nin tepkisi odur. Ortaligi karistiran ABD, AB ve sadik piyonlari Zelenski’dir. V.  Zelenski; Amerikan hayrani, Yahudi kökenli, renkli devrimlerle seçilmis Bati hayrani bir liderdir. Seçildiginde yaptigi ilk is IMF ile büyük bir anlasma imzalayarak ülkesinin kaynaklarini küresel sirketlere ve bankalara açmak olmustur. Zelenski, Israil’in Gazze saldirilarini destekleyen, basinda kippa’si ile Israil’e destek ziyareti yapan, Türkiye’deki Gezi kalkismasini organize eden Batili ekiplerle is tutan bir truva atidir.

Peki bizler bu olaylarda nasil tavir takinmaliyiz?

Türkiye’nin ve Türkiyelilerin bölgedeki herhangi bir olay karsisinda en dogru tavri; öncelikle bagimsiz kalmak ve küresel adaletsizligin sembolü olan NATO konseptinin disinda bulunmak olmalidir. Dogru tavir; küresel adaleti önceleyen, ümmetçi, en azindan yerli ve milli bir durus sergilemek olmalidir.  Bunun disindaki üretilmis duygulardan kaçinmak gerekir. Rusya’nin isin içinde oldugu her olayda, Rusya’ya karsi özellikle bir öfke üretilerek, Türkiye ve Türkiyeli muhafazakarlar NATO konseptine mahkum edilmektedir. “NATO Konseptinde Düsünme” huyundan vazgeçmek gerekmektedir. Dünyadaki tüm ülkeler, NATO için kullanisli bir araç olmaktan öte bir anlam ifade etmemektedir.

Ülkesini NATO’nun arka bahçesi haline getirmeye çalisan, silahsizlandirmaya söz verdigi halde ülkesini Amerikan, Ingiliz, Fransiz silahlariyla dolduran bir lidere güvenmek yanlistir. Türkiye’den bogazlarin Rusya gemilerine kapanmasini isteyerek, Türkiye’yi savasina dahil etmek isteyen Zelenski’nin teklifi, kelimenin tam anlamiyla ahlaksiz tekliftir. Zira bu durum Türkiye’yi geri dönülmez sonuçlara mahkum edecek, bölge ülkeleriyle gelisen iliskilerini ciddi anlamda zedeleyecektir. Mevcut durumda Ukrayna’dan yana olmak; Kore savasina Amerikan askeri göndermek kadar yanlistir. Ukrayna yönetiminden yana tavir almak; geçmiste Türkiye’ye demirleyen Amerikan donanmasina alkis tutmak kadar, Rusya’ya karsi Jüpiter füzelerini Türkiye’ye yerlestirmek kadar yanlistir.

Ukrayna’dan yana olmak, Ukrayna halkindan yana olmak demektir. Bunun yolu da önce NATO’nun bu ülkeyi isgal etmesine ve sömürmesine karsi çikmakla mümkündür. Türkiye’yi NATO saflarina çekmelerine prim vermemekle mümkündür. Ukrayna’nin bagimsiz liderler tarafindan yönetilmesini desteklemekle mümkündür.

Sunu da eklemek gerekir. Ukrayna halkindan yana olmak, Rusya’nin yaninda saf tutmak kesinlikle degildir. Rus kuklasi Kadirov’un, Rusya’ya asker göndermeden önce Çeçen askerlerine namaz kildirip, cihat dualari ettirmesi; Amerikan çikarlari için Islam topraklarinda cihat yaptigini sanan gafillerin davranisi kadar yanlistir. Amerika seytanin sagdan, Rusya ise soldan yanasmasidir. Amerika büyük seytan, Rusya ise küçük seytandir. Ukrayna meselesinde büyük problem, NATO ve Amerika’nin ekonomik ve politik çikarlari için Ukrayna sofrasinda bölge ülkelerini meze yapmasidir. Buna izin vermemek gerekir. Ukrayna halkini desteklenmeli ancak, Ukrayna yönetiminin Siyonist emperyalist tuzaklarindan uzak durulmalidir. Ukrayna’ya destek veren ülkelerin; Ingiltere, Fransa, Israil, Almanya gibi dünyayi sömüren ülkeler oldugunu gözden kaçirmamak gerekir. Bu orkestranin sefi Amerika’dir. Amerika’yla ayni safta durma hatasina düsülmemelidir.

Türkiye’deki tüm darbelere destek veren, S-400 füze savunma sistemini aldi diye CAATSA yaptirimlarini uygulayan, F-35 programindan Türkiye’yi çikaran ABD degil midir? Türkiye’yi Amerikan üsleri haline getiren ABD degil midir? Bu üsler, yarin olasi bir sorunda bizim ve Islam dünyasi için büyük bir tehdit degil midir? Suriye ve Arap Bahari (?!) sürecinde stratejik çukur politikalarina Türkiye’yi de sokan NATO degil midir? Bu olaylarin sonucunda mülteciler, göç, toplumsal uyum, ekonomik kriz, PYD, ISID vs. gibi devasa sorunlari kucagimiza birakan NATO ve ABD degil midir? Türkiye için asil tehlike; ülkemizdeki 16 ABD askeri üssü, 15 NATO radari, 5 füze ve nükleer kontrol merkezi degil midir?

Amerika’nin destekledigi ülkelere destek vermek, besledigi liderlere ve  kullandigi yönetimlere övgüler dizmek uluslararasi iliskilere NATO gözlügü ile bakmaktir. “Dualarimiz Ukrayna ile” diyen Amerikan baskaninin duasina amin demek, emperyalizmin oyununa düsmektir.  Amerika ve Amerikan politikalari hiçbir ülkeye iyilik getirmemistir.

NATO, Amerika’nin ve Siyonizm’in küresel çikarlari haricinde hiçbir ülkeyi, örgütü ve halki önemsemez. Nitekim basta Amerika olmak üzere NATO ülkelerinin hiçbiri,  Rusya’ya karsi gaza getirdikleri Ukrayna’ya destek vermemistir. Ukrayna olayi NATO’nun müttefiklerini degil, Amerika'yi korumak için kurulan bir örgüt oldugunu göstermesi açisindan manidardir.

Yapilmasi gereken daha adil bir dünya için mücadele etmek, bu mücadelenin öncülügünü yapmaktir. Küresel sömürüye karsi durmak için bölge ve dünya ülkeleriyle isbirligi yapmaktan daha önemli bir politik tutum yoktur.

Selam ile …

Not: Bu yazi 27.02.2022 tarihinde islamianaliz.com sitesinden alintilanmistir, yazinin orijinali için asagidaki linki tiklayiniz.

https://islamianaliz.com/makale/9487082/yasin-kurucay/ukrayna-meselesine-nato-gozlugu-ile-bakmak

Bu yazida yer alan fikirler yazara aittir. Hikmet Akademisi’nin bakis açisini yansitmayabilir.

YORUMLAR
YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!