"Insan politik bir hayvandir" Antik Yunan düsünürü Aristotales bu sözüyle insani politik bir hayvan "zôion politikón" "political animal" olarak tanimlamistir. Acaba gerçekten politik miyiz? Ya da hayvan miyiz? Ya da milat öncesi Antik Yunan polis sehir devletlerinde yasayan insanlar (hayvanlar) mi politik? Veyahut da insan miyiz? Bu konuda birden fazla soru sorabilirim elbette çünkü irdelenmesi gereken bir nokta. Fakat burada orayi degil bir baska yeri irdeleyecegim ya da irdelemeye çalisacagim adina ne derseniz iste. Antik Yunan toplumu kadar adi konulmus ve resmi olmasa da insanlar ve köleler olarak iki temel sinifa ayrilmis sekilde yasiyor gibiyiz ya da benzeri. Aristo'nun bu sekilde bir ifadeye basvurmasinin altinda aslinda bu insan ve köle ayrimi yatiyor. Dönem sartlarinda "dogrudan demokrasi" kosullari mevcut. Insanlar polislerde (sehir) uygulanacak kararlari meclislerde araci olmadan bizzat kendileri alirlardi. Peki ya bu insanlar kimdi? Birincisi hepsi erkekti ikincisi hepsi yerlesik nüfusa sahipti yani yerlilerdi üçüncüsü belirli bir yasin üzerinde olan kisilerdi dördüncüsü belirli mal varligi olan kisilerdi besincisi aydinlardi. Yani bütün özellikleri baz alindiginda azinlik bir gruptu. Köleler ise sadece köleydiler üzerine fazla söz söylenebilecek vasfa sahip degillerdi ya da bu vasiflari elinden alinmislardi. Her siniflandirmanin bir sebebi vardi Aristo'nun da böyle bir siniflandirmayi neden yaptigi az çok yukarida yazdigim bilgilerden anlasiliyordur. (Antik Yunan toplumunda karar alma süreçlerine katilan insanlar (özgür vatandaslar) ile köle denilen vatandaslarin ayrimini yapmak maksatlidir.) Peki ya biz modern toplumlar için böylesi bir ifade geçerliligini koruyor mu? Yukarida bir ifade belirttim ama içini doldurmadim. Böyle bir sorunun cevabi aslinda pek mümkün olmayabilir ama ben yine de cevap arayacagim. Neden mümkün olmayabilir çünkü biz modern toplumlarin birçogu "temsili demokrasi" rejimleri ile yönetiliyoruz. Neden rejimi degil de rejimleri diyorum çünkü ülkeden ülkeye hatta sehirden sehre degisen sekillerde, oranlarda ve usullerde uygulaniyor ve hatta bazen insanlardan insanlara farkli sekillerde uygulanabilirligi söz konusu oluyor. Demokrasi temelinde halk ve yönetim kelimesini barindiran yine Antik Yunan'da ortaya çikan bir ifade. Kisaca halkin yönetim süreçlerine belirli oranlarda dahil olmasi. Biz modern toplumlar karar alma süreçlerine ne kadar dâhil olabiliyoruz? Burasi da tartismaya açik bir nokta. Fakat Aristo'nun ifadesinin bizler için geçerliligini koruyup korumadigina soru sorarak kismen de olsa ulasabiliriz. Karar alma süreçlerinde Antik Yunan toplumunda oldugu kadar olmasa da bizde de bir takim sinirlandirmalar ve sartlar var. Örnegin yas gibi. Bunun yaninda bizlerin de kararlarinin alindigi parlamentolari ya da meclisleri var. Fakat bizler karar alma süreçlerinde istek ve arzularimiz noktasinda ki kararlar için yetkimizi bizi temsil eden vekillere veriyoruz. Verdigimiz bu yetkileri belirli sürelerle versek de yetki elimizden çiktigi andan itibaren geri dönüsü olmayan bir takim sonuçlar ve sorunlar olabiliyor. Örnegin yetkiyi verdigimiz bir vekil istemedigimiz sekilde bir karar alinmasina sebep olmus olabiliyor. Bu olasilik ve ihtimaller zamanla artiyor da olabilir ya da olabiliyor. Karar alma süreçlerine dâhil olmamiz veya olabilmemiz ve ne kadar dahil olabildigimiz bizi özgür kilan baslica seyler arasinda midir acaba? Bunun muhasebesini farkli rejimlerde farkli sekillerde yönetilen her birey yapabilir elbet. Ama üzerine bu kadar söz söyleyip ucunu açik birakmak elbette yanlis olacaktir. Dünyamizin farkli noktalarinda farkli sekil ve usullerle yönetilen biz bireylerin birbirinden farkli oranlarda ( bazen hiç) yönetilmemiz noktasinda ki karar alma süreçlerine dahil olmamiz bu soruya ve bu noktaya biraz belirsizlik katiyor. Bizler çekirdek haklarimiz ve bir takim seçme ve seçilme yetisi gibi haklarimiz göz önüne alindiginda aslinda özgürüz. Fakat bu yetki ve haklarin bir kisminin tekellesmesi istisnalarinin gerçekte istisna ötesine geçmis olmasi oldugunu göz önünde bulunduruldugunda özgürlügümüzden taviz vermis oldugumuz yerler mevcut. Üzerinde tavizlerin verildigi bir özgürlügün ne kadar bir özgürlük oldugu da tartisilir. Aristonun "Insan politik bir hayvandir" sözünün arkasinda toplumsal ayrismaya karsi durulmus bir tavrin var oldugu da düsünülebilir. Fakat kendisinin temellendirdigi aristokrasi gibi bir düsünce incelendigi zaman sahsim adina böylesi bir düsünce yersiz ve tutarsiz kalabilir. Biz modern toplum bireyleri; kararlar aliyoruz ve adimiza kararlar aliniyor bu süreçlerin istisnalar disinda çok az bir kismina dahil oluyoruz. Aristonun dönem sartlarinda karar alma süreçlerine katilan bireyleri insan olarak nitelendirmesi ve bunlari politik birer hayvan kostümüne geçirmesi göz önüne alindirildiginda bizler de insaniz ama yari insan ve bizler de politik hayvan kostümü giydirilmis bir vaziyetteyiz fakat yari insan oldugumuz gibi yari bir sekilde bu kiyafetlere sahibiz. Hala bir taraflarimiz çiplak ve bir yerlerimiz eksik. Evet biliyorum bir genelleme ya da bir tani koyma yoluna gittim toplum bilimlerinde bunu yapmak ciddi ugras, emek ve bilgi ister kendimde bunlarin hiç birini görmesem de bunlari görebilmek için hatali, eksik ya da fazla bir takim süreçlerim olacaktir elbet. Detayli bir inceleme ve arastirma yaptigim söylenemez bir siyaset bilimi ögrencisi olarak gördügüm kadariyla yorumlamaya çalistim. Ama elbette ki tüm bu yaziyi neticelendirmek gerekiyor. Görüldügü gibi Aristotales'in söylemis oldugu bir sözden günümüz modern toplumlarina kadar bir süreç çizmeye çalistim kendimce. Insan politik bir hayvandir sözünün altindan insan ve köle ayriminin yapilmis oldugu Antik Yunan karar alma süreçleri hakkinda bildigimi söyledim. Tüm bu söylediklerimi modern toplum bireyleri arasinda yorumlayarak kismen yari özgür ve yari insan oldugumuzu düsündügümü belirttim. Yari insan olusumuz bir diger yarimizin da köle oldugu bilgisini açiga vuruyor. Böyle bir yoruma nereden vardim diye soracak olursaniz. Prof. Dr. Kudret Bülbül hocanin Siyaset Bilimi adli kitabinda bulunan su cümleyi ya da cümleleri örnek gösterebilirim :
- "Insanlar çogunlukla bir konuya dair isteklerini gerekli mercilere iletmek, söylemek yerine, kendi aralarinda "söylenmeyi" tercih ederler. Oysa taleplerin siyasal sistemlere ulasmasi için, içinde bulunan siyasal sistemin öngördügü biçimde gereken girisimlerde bulunmak gerekir."
-" Demokratik siyasal sistemlerde karar alma süreçleri daha çok asagidan yukariya dogru ilerlerken, otoriter ve totaliter (antidemokratik) sistemlerde bu süreç yukaridan asagiya dogrudur." Günümüz dünya kosullarinda her türden siyasal sistem ve rejimlerin hüküm sürdügü gerçegini göz önünde bulundurursak kimimiz özgür yani politik birer hayvaniz kimimiz köleyiz yani karar alma süreçlerinde ki tek rolümüz kararin uygulanmasini seyretmek. Istek ve arzularimizi siyasal ve sosyal sistemler içerisine sokamayisimiz ya da sokmak istemeyisimiz( birden çok sebebi olabilir) ise yine bizim Antik Yunan toplumu kölelerinden pek bir farkimiz olmadigini ortaya koyuyor. Fazla söz etmek istemiyorum gerçi bir araba dolusu söz söyledim ama yine de insani politik hayvan olarak tanimlayan Aristo amca gibi ben de bir insan tanimlamasi yapmak istiyorum. Özgür yasayan ve düsünen her birey politik birer insandir...
(Bu yazida yer alan fikirler yazara aittir. Hikmet Akademisi’nin bakis açisini yansitmayabilir.)
Merve EROL
"Insan politik bir hayvandir". Cumlesiyle insanlarin hayvanlardan farkli bir ozelliginin tartisma oldugunu belirtmistir bence..