14 MAYIS VE 28 MAYIS 2023
CUMHURBAŞKANLIĞI VE MİLLETVEKİLLİĞİ
SEÇİMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Prof.Dr.Burhanettin CAN
Umran Dergisi-sayı:346-Haziran.2023-sh:28/41
“Ülkemizin halkı ülkemizin şerefi; ülkemizin halkı ülkemizin gerçek zenginliğidir.”
Hamid el-Gazali
Türkiye’de parlamento içi siyaset, genellikle, aşırı vaat, muhatabı karalama, küçük görme ve küçük düşürme merkezli vücut bulmaktadır. Siyasi partiler arasındaki iktidar kavgası, mahalle kabadayılarının kavgasına benzemekte; kullandıkları dil, kabadayıların ve kahve kültürünün benzeri, hatta daha ileri safhası olmaktadır. Ayrıca muhalefet, hiçbir zaman iktidarda olanın yaptığı herhangi biri işi takdir etmemekte, yapılan her şeyi kötü, yanlış hatta ihanet ekseninde ele alıp dillendirmektedir. Diğer taraftan muktedirler de muhalefetin hiçbir görüşüne değer vermemekte, söylenenleri manasız, kasıtlı, iş birlikçi ve ihanet ekseninde değerlendirmektedir. Bu durum, Türkiye’deki siyasi hayatın en sorunlu, en tahripkâr yönüdür. Ne yazık ki Mayıs 2023 cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri de şiddetini artırarak aynı düzlemde cereyan etmiştir.
Her geçen gün, siyasetin dilinde sosyal pozitif geri besleme (olumsuzlukların olumsuzlukları besleyip büyütmesi) meydana gelmesi ve gittikçe derinleşip yaygınlaşması nasıl bir düşüncenin ürünüdür? Birbirine kaba konuşmayı, hakaret etmeyi siyasetin bir gereği görmek, ne derece doğru bir yaklaşımdır? Böyle bir mantığın oluşmasının sebebi nedir ve bunun bu ülkeye, bu millete ve genç nesillere maliyeti nedir? Böyle bir dil, kuşaklar arası fay hattını tetikleyerek, müfsitlerin, kadife darbecilerin amaçlarına hizmet etmez mi? Bunun bu ülkeye, bu millete maliyeti ne olacaktır?
Eğer anlık ve günlük düşünerek hareket eder, sosyolojik zeminde meydana gelen fay hatlarını göz önüne almazsak 1930’dan günümüze yetişen kuşakların değişik gerekçelerle/komplolarla harcandığı, tasfiye edildiği gibi gelecekte de yeni bir neslin tasfiye edilebileceğine şahit olabileceğiz. Böyle bir ihtimal mevcuttur ve ciddiye alınmalıdır. Bu olgu bir sonraki yazıda ele alınacaktır. Bu yazıda, 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri dört temel dinamikten (iç dinamikler, bölgesel dinamikler, küresel dinamikler ve ilahi irade) sadece iç dinamikler göz önüne alınarak genel bir değerlendirilme yapılacaktır. 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri iki ana eksende ele alınıp analiz edilerek çeşitli dersler çıkarılmaya çalışılacaktır. Toplumun, gönüllü kuruluşların, siyasetin ve devletin alması gereken derslere dikkat çekilmek istenmektedir.
14 MAYIS 2023 SEÇİMLERİ SATHINDA OLUŞAN İTTİFAKLAR
VE AĞIRLIK MERKEZİ OLAN KONULAR
14 Mayıs 2023 cumhurbaşkanlığı seçiminde Türkiye’de kesinleşmiş dört cumhurbaşkanı adayı vardı: Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce ve Sinan Oğan. Seçimin son haftasında Muharrem İnce adaylıktan çekildiğini açıklamıştır. Bununla beraber basılan oy pusulalarında ismi yer almıştır. Bu nedenle de kendine belli bir miktar oy çıkmıştır. 14 Mayıs cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri ile ilgili dört ittifak grubu meydana gelmiştir:
* Cumhur İttifakı: (AK Parti, MHP, BBP, YRP, HÜDA-PAR, DSP)
* Millet İttifakı: (CHP, İYİ Parti, SP, DEVA, GP, DP)+HDP/YSP
* ATA İttifakı: (Zafer Partisi, Adalet Partisi, Ülkem Partisi, Türkiye İttifakı Partisi) * Sol-Yeşiller/Emek ve Özgürlük İttifakı: Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (YSP/HDP), Emek Partisi (EMEP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), TİP).
AK Parti, MHP, BBP, YRP, CHP, İYİ Parti, HDP/ YSP, TİP ittifaklarda yer almakla birlikte kendi listeleri ile seçime girmişlerdir. Buna karşılık, HÜDA-PAR ve DSP AK Parti listelerinden; SP, DEVA, GP, DP Türkiye Değişim Partisi de CHP listelerinden seçime girmişlerdir. Ahmet Özal’ın İlkeler ve Değerler Partisi (İlk Parti) Millet İttifakı’nı desteklemiştir. HDP, kapatılma durumunu göz önüne alarak milletvekilliği seçiminde yedekte bulundurduğu YSP ile seçime katılmıştır.
Memleket Partisi hiçbir ittifakın içerisinde yer almamıştır. Muharrem İnce, cumhurbaşkanı adayı olarak bir seçim kampanyası yürütmüş, ancak son hafta pis bir ‘kaset operasyonu’ iddiası üzerine seçimden çekilmiş, ittifakları destekleme konusunda mensuplarını serbest bırakmıştır. Vatan Partisi de hiçbir ittifak katılmayıp seçime tek başına girmiştir. 14 Mayıs 2023 cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine giderken son aylarda bazı konularda gittikçe şiddeti artan hakaret ve suçlama boyutu yüksek olan bir dil kullanılmaya ve yaygınlaşmaya başlamıştır. Siyasetin dilindeki bu durum, kuşaklar arası fay hattı oluşturma konusu daha sonra değerlendirilecektir. Seçim sürecinde tüm partiler tarafından gündemde tutulan ve tartışılan konuları şöylece özetleyebiliriz:
* Deprem bölgesindeki gidişat, yapılan ihaleler
* Kızılay’ın deprem ile ilgili tavrı PKK/PYD/YPG,
* Hizbullah denklemi HDP’nin kapatılma ve hazine yardımı alması davası
* Amed Spor-Bursa Spor maçı
* Rüşvet-yolsuzluk Açlık, yoksulluk Adaletsizlik
* İstanbul Sözleşmesi ve aile ile ilgili yasalar (6284, 5237, 4721 sayılı yasalar)
* 5 müteahhit grubun durumu
* 300 milyar doların kaynağı
* Kılıçdaroğlu’nun ABD ve AB ziyaretleri
*Göçmenler AB uyum yasaları
* Taksim Gezi Parkı olayları
* Yurt dışından para getirerek ekonomiyi düzeltme söylemleri
* İttifaklar arası diğer psikolojik savaş malzemeleri
Bütün bunlara ilişkin gerek Cumhur İttifakı ve gerekse Millet İttifakı’nın kullandığı argümanların doğruluğu ve yanlışlığı burada tartışılmayacaktır. Bunun yerine her iki seçim kampanyasında tarafların birbirlerine karşı kullandığı dil ve söylemin gelecekte ne tür tehlikeli sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekilecektir. Çünkü Türkiye’de şu an enerji ile dolu ciddi sosyal fay hatları mevcuttur. Seçim kampanyaları ne yazık ki bu fay hatlarına aşırı enerji yüklemiştir ve de yüklemektedir:
* Mezhepsel fay hattı: Alevi-Sünni-Nusayri
• Etnik fay hattı: Kürt-Türk/Türk-Kürt-Arap/ Roman/Rum-Ermeni-Yahudi
• Kuşaklar arası fay hattı
• Dinî fay hatları: İslâm-Hristiyanlık-Musevilik
• Depremlerin neden olduğu yeni gayrimemnun fay hattı
• Seçim ittifakları arasındaki fay hattı: Cumhur İttifakı-Millet İttifakı
• NATO’cu-Avrasyacı fay hattı
• Mason/Sabatayist olan olmayan fay hattı
• Küresel sermaye/STK’lar-yerli sermaye/ STK’lar fay hattı
• LGBT taraftarı ve karşı olanlar fay hattı
14 MAYIS 2023 CUMHURBAŞKANI
VE MİLLETVEKİLİ SEÇİM SONUÇLAR
14 Mayıs ve 28 Mayıs cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri yurt içi, gümrük kapıları ve yurt dışı olmak üzere üç bölgede yapılmıştır. Her bir bölgede yapılan cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerindeki kayıtlı seçmen sayısı, oy kullanan seçmen sayısı, geçerli oy sayısı ve geçersiz oy sayısı, resmi YSK verileri göz önüne alınarak, Tablo 1 ve Tablo 2’de verilmektedir.( 2)
verinin toplamı 67 milyon 569 bin 263 olmaktadır. Burada yurt dışı ve gümrük kapılarının ayrı yazılmasından kaynaklanan bir hata yapılmış olabilir. Ayrıca 14 Mayıs cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yurt içi kayıtlı seçmen sayısı 60 milyon 721 bin 745 iken 28 Mayıs cumhurbaşkanlığı seçiminde bu sayı 60 milyon 771 bin 236’dır. Bunun sebebi ikinci tur seçimlerinde 18 yaşını dolduran yaklaşık 50 bin gencin kayıtlı seçmen listesine eklenmesidir. 14 Mayıs cumhurbaşkanlığı seçimlerinde seçime katılma oranı %87,04 iken 28 Mayıs cumhurbaşkanlığı seçiminde bu oran %84,15 olmuştur. Geçersiz oy sayısı 14 Mayıs seçimlerinde 1 milyon 037 bin 1049 iken 28 Mayıs seçimlerinde 684 bin 288 şeklinde gerçekleşmiştir.
Çok sert ve tartışmalı bir ortamda yapılan 14 Mayıs cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde Cumhur İttifakı diğer ittifaklara özellikle Millet İttifakı’na göre çok önemli kazanımlar elde etmiştir (Tablo 3). Cumhur İttifakı Meclis’te diğer ittifakların toplamına göre milletvekilli sayısında ezici bir üstünlük sağlamıştır.3 323 milletvekiline karşılık diğer ittifakların toplam milletvekili sayısı 277’dir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin geçmiş uygulamalarına baktığımız zaman cumhurbaşkanını denetleme konusunda bu Meclis’in de çok ciddi bir zaafı bünyesinde barındırdığını söyleyebiliriz.
14 Mayıs seçimlerinin birinci turunda milletvekilliğinde Cumhur İttifakı çok başarılı olurken cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı seçilememiş ve cumhurbaşkanlığı seçimi 28 Mayıs’taki ikinci tura kalmıştır (Tablo 4). Cumhurbaşkanının birinci turda seçilememesi, Sinan Oğan ile Muharrem İnce’nin sürece katılmasının bir sonucudur muhtemelen. Özellikle ATA İttifakı’nın göçmen karşıtlığı üzerinden yürüttüğü kampanya Sınan Oğan’ı 28 Mayıs cumhurbaşkanlığı seçiminin kilit ismi hâline getirmiştir. Erdoğan 27 milyon 133 bin 849 (%49,24) oy alarak en yakın rakibi Kılıçdaroğlu’na 2 milyon 538 bin 671(%4,2) oy farkı atmasına rağmen aldığı oy oranı %50’yi
geçmediği için birinci turda cumhurbaşkanı seçilememiştir. Bu durum ikinci turda farklı pazarlıkların yapılmasına imkân vermiştir. Erdoğan ilk turda seçilememesine rağmen gerek yurt içi ve gerekse yurt dışı oylarda ciddi bir üstünlük sağlamıştır. Kılıçdaroğlu’nun yurt dışındaki nesillere yaptığı vaat ve çağrılar isteneni vermemiştir. Bunun da özel olarak analiz edilmesinde fayda vardı.
AK Parti 14 Mayıs 2023 milletvekili seçiminde en başarılı parti, birinci parti olma konumunu korumuştur (Tablo 5). Seçim öncesinde MHP ile ilgili seçim tahminleri çok kötüydü. Bundan dolayı da seçim barajının MHP’den dolayı düşürüldüğü tartışmaları yapılmıştı. Fakat 14 Mayıs milletvekili seçiminde MHP beklenenin tersine çok iyi bir başarı göstermiş ve herkesi şaşırtmıştır. Bunun da hususen analiz edilmesinde fayda vardır. Beklenenin aksine İYİ Parti öngörülen perFormansı ortaya koyamamış, bir miktar oy kaybına uğramıştır. Millet İttifakı’nda mahiyetini bilemediğimiz tartışmalar, Akşener’in masayı terk edip kısa bir süre sonra masaya tekrar katılması, halk da bir güvensizliğe sebebiyet vermiş olabilir. Oy kaybının sebebi bu tezatlı davranış olabilir. Bunun da ayrıca ele alınıp özel olarak değerlendirilmesi gerekir. Birinci turda Meclis çoğunluğu Cumhur İttifakı’nın eline geçmiş ve AK Parti %34,62 oy oranı ve 264 milletvekili ile birinci parti durumunu korumasına rağmen 24 Haziran 2018 seçimlerine göre AK Parti %7,95 civarında oy (2 milyon 137 bin 041 oy) ve 31 milletvekili kaybetmiştir (Tablo 6). Benzer bir durumun 7 Haziran 2015 seçimlerinde de meydana geldiğinin hatırlanmasında fayda vardır.
Millet İttifakı 212 milletvekili çıkarmıştır. Bunun 43’ü İYİ Parti’nin, 130’u ise CHP’nindir (Tablo 6). 24 Haziran 2018 seçimlerine göre CHP bu seçimde,1 milyon 901 bin 218 oy fazla almasına rağmen oy oranı %1,29 ve milletvekili sayısı da 16 azalmıştır. İki seçim döneminde CHP’nin oyu artmış, AK Parti’nin oyu azalmıştır. Bu seçimin en başarılı olanlarından biri Yeniden Refah Partisi’dir. Cumhur İttifakı’nı desteklemiş fakat seçimlere kendi logosu ile girmiş, %2,81 oy alarak 5 milletvekili çıkarmıştır. Bundan sonraki başarısı vereceği mücadeleye bağlı olacaktır. Diğer başarılı partilerden biri TİP olup, aldığı %1,73 oy ile 4 milletvekili kazanmıştır. Zafer Partisi %2,23 oy potansiyeline rağmen hiçbir milletvekili çıkaramamıştır. CHP listelerinden seçime giren SP, Gelecek, DEVA ve DP’nin, öngörülen oy potansiyellerine rağmen kazandıkları milletvekili sayıları yüksektir: DEVA 15, GP 10, SP 10, DP 3. Muhtemelen onların kazanımları milletvekili yemininden sonra daha kolay görülebilecektir. Her dört parti için de bu durum ciddi bir başarıdır. Meclis’te bu partilerin milletvekillerinin var olması, AK Parti’yi Meclis’te zorlayacak ve AK Parti tabanını gelecekte daha çok etkileyebilecektir. HDP/ YSP, 24 Haziran 2018 seçimlerine göre yaklaşık %3 oy (1 milyon 062 bin 055) ve 6 milletvekili kaybetmiştir. 14 Mayıs seçimlerinin en dikkat çekici özelliği oluşan ittifak zincirlerinin her birinde toplumun farklı renklerinin bulunmasıdır. Bu konu daha sonra farklı boyutları ile ele alınıp değerlendirilecektir.
HÜDA-PAR’ın Meclis’e girmesi hem onlara bir meşruiyet sağlamış hem de dinî hassasiyet taşıyan Kürt kardeşlerimizin HDP sarmalından kurtulmasına vesile olmuştur. HDP’deki oy oranının düşmesi bu açıdan ayrıca değerlendirilmelidir. HÜDA-PAR, Kürt, Şafi ağırlıklı bir partidir. Bölgede nicel olmasa bile nitel açıdan önemli bir etkisi vardır. Bölgenin kanaat önderleri/akil insanlarına göre HÜDA-PAR’ın hem Irak’ın kuzeyi hem de Suriye’nin kuzeyindeki dindar Kürtler üzerinde özel bir etkisi söz konusudur. Türkiye’nin bu durumu özel olarak değerlendirmesi faydalı olacaktır.
28 MAYIS 2023 SEÇİMLERİ SATHINDA
OLUŞAN İTTİFAKLAR VE SEÇİM SONUÇLARI
28 Mayıs’taki ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçiminde ATA İttifakı’nda ciddi bir bölünme meydana gelmiş ya da öyle gösterilmiştir. Sinan Oğan, ATA İttifakı mensuplarına rağmen Erdoğan’ı destekleyeceğini söyleyerek Cumhur İttifakı’na dâhil olurken; Zafer Partisi genel başkanı Ümit Özdağ, Kılıçdaroğlu ile özel bir protokol imzalayarak Millet İttifakı’nı desteklemiştir. ATA İttifakı’nın diğer üyelerinden Adalet Partisi Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini açıklamıştır. Böylece 28 Mayıs cumhurbaşkanlığı seçimine gidilirken 4 ittifak grubu iki ittifak grubuna dönüşmüştür: · · Cumhur İttifakı: (AK Parti, MHP, BBP, YRP, HÜDA-PAR, DSP)+Sinan Oğan Millet İttifakı (CHP, İYİ Parti, SP, DEVA, GP, DP)+HDP/YSP+TİP+Adalet Partisi+Zafer Partisi 28 Mayıs cumhurbaşkanlığı seçiminde yurt dışı ve gümrük kapısındaki oyların Kılıçdaroğlu’na nazaran Erdoğan’a daha fazla katkısı olmuştur.
8). Erdoğan’ın oylarında %2,66 (700 bin 740) oranındaki artışa karşılık Kılıçdaroğlu’nun oylarında %2,94 (909 bin 546) artış olmuştur. Kılıçdaroğlu ile Erdoğan arasında ilk turdaki %4,64’lük (2 milyon 538 bin 671) oy farkı ikinci turda azalmasına rağmen (%4,36; 2 milyon 329 bin 865) Kılıçdaroğlu’nun kazanması için yetmemiştir. 28 Mayıs seçimlerindeki yeni ittifak grubunun, eski ittifak grubunda yer alan bazı partilerin tabanlarını olumlu ya da olumsuz bir şekilde etkilediği görülmektedir. Sinan Oğan’ın, Erdoğan’ı destekleyeceğini açıklayarak Cumhur İttifakı için meydanlara inmesi, propaganda faaliyetlerine iştirak etmesi ATA İttifakı’na verilen oyların bir kısmının Erdoğan’a yönelmesini sağlamıştır. Bunun ne oranda olduğu daha sonra yapılacak analizlerin sonucunda ortaya çıkabilecektir. Oğan’a karşı Özdağ’ın Millet İttifakı’nı destekleyeceğini söyleyip protokol imzalamak istemesi 6’lı masada bir rahatsızlık meydana getirmiştir. Nitekim protokol, Özdağ ile Kılıçdaroğlu arasında yapılmıştır. Protokol metnindeki bazı ifadeler, hüküm cümleleri medyaya yansıdığı kadarı ile hem HDP hem de GP ve DEVA seçmenini bir şekilde olumsuz etkilemiş gözükmektedir. Özellikle Kürt seçmenler yapılan protokolden ve Özdağ’ın daha önce kullandığı kavmiyetçi dilden olumsuz etkilenmişlerdir. Diğer taraftan Muharrem İnce’ye destek veren seçmenin bir kısmı Millet İttifakı’ndaki bazı partilere olan tepkilerinden dolayı Erdoğan’a destek vermiş, bir kısmı de seçime katılmamış olabilir.
14 Mayıs seçimleri öncesinde anketlerde Millet İttifakı ile verilmiş olan abartılı seçim öngörüleri sonucu şartlanan CHP seçmeni, 14 Mayıs seçim sonuçlarından aşırı etkilenmiş ve CHP yönetimini kurduğu ittifaktan dolayı suçlamaya başlamıştır. Ayrıca Kılıçdaroğlu döneminde CHP’deki kadrolaşmadan rahatsız olan kesimler, 14 Mayıs seçim sonuçlarını kullanarak Kılıçdaroğlu ekibini cezalandırmak için ikinci tur seçime katılmamış ve çevrelerini de buna teşvik etmiş olabilirler. DEVA, GP ve DP seçmeninin bir kısmı ikinci tur seçimlerini kaybedilmiş görerek seçime iştirak etmemiş olabilir. Bütün bunlar ikinci tur seçimlerine yansımış ve ikinci tura katılım oranı %2,89 (1 milyon 809 bin 549) oranında düşmüştür (Tablo 9).
GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ VE SEÇİM SONUÇLARI
Kürt seçmenin yoğun olduğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki 28 Mayıs seçim sonuçlarında seçime katılımın düştüğü çok açık bir şekilde görülmektedir6 (Tablo 10). Katılım oranının düşmesi muhtemelen Kılıçdaroğlu için bir kayıp olmuştur. Katılım oranının düşmesine etki eden çok önemli bir faktör de birinci tur seçimlerinde Erdoğan’la Kılıçdaroğlu arasındaki oy farkının %4,64 (2 milyon 538 bin 671 oy) civarında olması olabilir. Muhtemelen ikinci turda nasıl olsa bu fark kapanmaz varsayımı seçmenin sandığa gitmesini olumsuz etkilemiştir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 28 Mayıs seçimlerine katılma oranının düşmesi, Kılıçdaroğlu’nu olumsuz etkilerken Erdoğan’ı olumlu etkilemiştir. Kılıçdaroğlu’na verilen oylardaki düşmeye karşılık Erdoğan’ın oylarında genel bir artış vardır (Tablo 11, Tablo 12). Bunda muhtemelen hem Sinan Oğan’ın hem de Özdağ’ın Kılıçdaroğlu ile yaptığı mutabakat metninin etkisi olmuştur.
DEPREM BÖLGESİ VE SEÇİM SONUÇLARI
14 Mayıs ve 28 Mayıs cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde üzerinde en çok durulması, psiko-sosyal analizinin yapılması gereken en önemli seçim bölgesi, deprem bölgesidir. 11 ilde çok can kaybı yaşanmasına, şehirlerin yerle bir olmasına rağmen Erdoğan her iki turda da bir iki il hariç çok ciddi bir başarı göstermiştir (Tablo 13). Erdoğan Diyarbakır, Adana dışında diğer illerde Kılıçdaroğlu’ndan çok daha fazla oy almış ve bütün illerde ikinci turda da oylarını artırmıştır. Bu dikkate alınması gereken bir başarıdır. Buna karşılık Kılıçdaroğlu ikinci tur seçimlerinde Adıyaman, Diyarbakır ve Şanlıurfa’da bir miktar oy kaybına uğramıştır. Deprem bölgelerinin genelinde AK Parti’nin önde olmasının nedenlerini şöyle özetleyebiliriz riz: Deprem bölgelerinde cemaatlerin/vakıfların başlatıp yürüttüğü yardım kampanyasının çok büyük etkisi olmuştur. İlk günden itibaren başta İHH olmak üzere deprem bölgesinde yardıma koşan dinî hassasiyeti önde olan vakıflar, dernekler, gönüllü kuruluşlardı. Halkın üzerinde bu durumun çok büyük etki doğurduğu açıktır. 15 Temmuz ihanet hareketi ile çamur atılan, karalanan, itibarsızlaştırılan bu yapılar bu girişimleri ile halkın gönlünde taht kurmuşlardır.
İlk iki üç gün hariç devlet bütün imkânları ile bölgeye yöneldi; asker ve ilgili bakanlar illere dağıldı, günlerce oralarda kaldılar. Erdoğan bölgeyi çok sık ziyaret etti. Deprem bölgesindeki oylar üzerinde etkili olan çok temel unsurlardan biri, siyasi iktidar tarafından deprem enkazının hızlı bir şekilde kaldırılması, ev, hastahane yapımına başlanması, depremzedelere ciddi maddi yardımlar yapılmasıdır. Bunlar olayın maddi yönleridir. Asıl etkili olan, deprem bölgesindeki halkta oluşan kanaattir. Bu kanaat, deprem bölgesine gidip gelen kardeşlerimizin bölgedeki Alevi, CHP’li muhtar ve şahıslarla yaptıkları sohbetlerde gizlidir: “Bu işin altından ancak Erdoğan kalkabilir. Ben CHP’liyim fakat Erdoğan’a rey vereceğim.” ifadeleridir.
İLGİNÇ BİR BENZERLİK:
7 HAZİRAN 2015’TEN 28 MAYIS 2023’E
7 Haziran 2015 seçimlerine kadar AK Parti ve Erdoğan karşıtı olarak rol alan MHP lideri Devlet Bahçeli ani bir manevra ile seçim sonuçları tam netleşmeden gece yarısı bir ‘erken seçim’ tarihi vererek erken seçim istemiş, saf değiştirerek AK Parti ve Erdoğan’ı destekleme bağlamında yeni bir ters akım stratejisini devreye sokmuştur. Bahçeli, o günden beri Erdoğan’ı destekleyeceğini sürekli dile getirmiş ve gereğini de yapmıştır. Erdoğan’ın Bahçeli’nin teklifine olumlu cevap vermesi ile başlayan ve gelişen süreçte AK Parti bir erken seçim ile eski gücüne kavuşmuş ve tek başına iktidar olmuştur. Erdoğan Bahçeli yakınlaşması, 15 Temmuz İhanet Hareketi’nden sonra daha da pekişerek devam etmiştir. Bu ikilinin oluşturduğu Cumhur İttifakı, 14 Mayıs 2023 seçimlerine gelinirken yeterli olmamış, ittifaka YRP, HÜDA-PAR ve DSP de dâhil edilmiştir. Buna rağmen 14 Mayıs cumhurbaşkanlığı seçiminde istenen elde edilememiştir (Tablo 4).
28 Mayıs 2023’te Türkiye ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçimine giderken 7 Haziran seçimlerindeki Bahçeli’nin sürpriz davranışına benzer yeni bir sürpriz davranış Sinan Oğan tarafından ortaya konmuştur. 14 Mayıs cumhurbaşkanlığı seçiminde %5,17 (2.831.239) oy alan ve Cumhur İttifakı’nı çok sert eleştiren ATA İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan, ATA İttifakı’na rağmen 28 Mayıs’taki cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ı destekleyeceğini açıklamış ve seçim kampanyasına fiilen katılmıştır. Buna karşılık Adalet Partisi ve Zafer Partisi Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceklerini beyan etmişlerdir. ATA İttifakı’ndaki bu bölünme Cumhur İttifakı’na önemli bir katkı sağlayarak 28 Mayıs’taki ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ın elini çok rahatlatmış ve seçimi rahatlıkla kazanmasını sağlamıştır (Tablo 7). Erdoğan’ın seçim gecesindeki konuşmada SinOğan’ı yanına alması, 28 Mayıs cumhurbaşkanlığı seçimlerine yaptığı katkının bir göstergesi şeklinde değerlendirilmelidir.
17 SEÇİM KAZANMIŞ BİR LİDER: ERDOĞAN
Erdoğan; millî görüş hareketinin lideri rahmetli Erbakan’ın yetiştirdiği lider kadronun önemli isimlerinden biridir. Onun ilk seçim başarısı -Erbakan zamanında- Refah Partisi’nden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olması ile gerçekleşmiştir. Bu seçimi devre dışı bırakırsak 2002 yılından bugüne girdiği 16 seçimi %34’ün üzerinde bir oy alarak kazanmıştır7 (Tablo 14). Erdoğan, her seçim öncesinde ve sürecinde sürekli anketler yaptırıp, halkın nabzını ölçüp seçim kampanyası yürüten bir siyasetçidir. Tek başına iktidar olamadığı iki seçim 7 Haziran 2015 ve 14 Mayıs 2023 seçimleridir. Buna rağmen her iki seçimde de %35’in üzerinde oy almış ve en yüksek milletvekili sayısına ulaşmıştır. Her seçim döneminden önce yasal değişiklikler yapmakta ve yeni ittifaklar kurarak seçimlere girmektedir. Erdoğan’ın en çok zorlandığı seçim 14 Mayıs 2023 seçimleridir. Erdoğan geçmiş seçim dönemleri ile kıyaslandığında bu seçimde aşırı vaat yapan bir lider hâline gelmiştir. Salgın dönemine, 11 ildeki asrın felaketleri/deprem-sel afetleri zincirine rağmen deprem bölgesinde en çok oyu almış bir siyasetçi kimliğiyle 14 Mayıs seçimlerinden birinci parti olarak çıkması gerçekten çok büyük bir başarıdır. O nedenle Erdoğan’ın bütün seçimlerinin değişik yönleri ile çok iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Bu konu burada ele alınmayacaktır.
SONUÇ: SEÇİM SONUÇLARINDAKİ MESAJLAR
14 Mayıs ve 28 Mayıs seçim sonuçlarının, dört temel dinamik (iç dinamikler, bölgesel dinamikler, küresel dinamikler ve ilahi irade) açısından ayrıntılı bir şekilde incelenmesi gerekir. Ayrıntılı analiz yol boyu yapılacaktır. Burada sadece iç dinamikler açısından kısa bir özet verilecektir. Bu seçimlerde üzerinde durulması gereken ve geleceği çok ciddi bir şekilde etkileyecek husus kuşaklar arası fay hattıdır. Bu seçimdeki genç seçmen sayısı 15 milyon civarındaydı. Bu seçmenin yaklaşık 5 milyonu ilk kez oy kullandı. Muharrem İnce ve Sinan Oğan olgusunun temel dinamikleri bu genç seçmenlerdir. Kuşaklar arası fay hattı Boğaziçi kadife darbe süreci ile birlikte LGBT merkezli inşa edilmektedir. Genelde toplum özelde gençlik için gelecekte en ciddi tehlike bu gelişim olacaktır. O nedenle kuşaklararası fay hattı sorunu gelecek yazıda ele alınacaktır.
MİLLET İTTİFAKI VE SEÇİM SONUÇLARI
Seçimi İttifaklar düzleminde ele aldığımızda en ciddi sıkıntısı olan ittifak, Millet İttifakı’dır: Bu ittifak [(CHP, İYİ Parti, SP, DEVA, GP, DP)+HDP/ YSP] bir arada bulunması mümkün değildir denen çok farklı siyasi rengin çok ilginç bir karışımıdır. Bunları bir araya getirip bir iki yıl gibi bir süreçte birlikte tutarak seçime götürmek büyük bir başarıdır. Bu başarının en büyük mimari Kılıçdaroğlu’dur. Seçimi kaybetmesi bu olgunun inkâr edilmesini, görmezden gelinmesini sağlamaz, sağlamamalıdır da. Erdoğan hiçbir dönem seçimlerde bu kadar zorlanmamış, yeni ittifaklar aramamıştır. Millet İttifakı Erdoğan’ı yeni ittifaklar kurmaya sevk etmiştir. DEVA-GP-SP-DP’nin toplam oyları %4-5 civarında olmasına karşılık DEVA 15, GP 10, SP 10 ve DP 3 olmak üzere 38 milletvekili almışlardır. Bu CHP tabanında ciddi bir rahatsızlık oluşturmuştur. CHP tabanı ve yönetiminin bir kısmı, rey getirmeyen ve fakat milletvekili alan dört ortağa öfkeli olup Kılıçdaroğlu’nu 14 Mayıs seçimlerinden sonra suçlamaya başlamışlardır. 28 Mayıs seçimleri için heyecan kaybına uğramışlardır. Muhtemelen önümüzdeki günlerde CHP’de bir iç hesaplaşma dönemi başlayabilir. CHP’den yeni bir parti daha çıkabilir. Buna karşılık da DEVA-GP-SP-DP tabanının yaşlı kuşağı da; “Bir Alevi CHP’liye rey vermeyiz.” tarzında bir tepki koyarak CHP listelerine rey vermemiş olabilir. Bu dört partinin seçimlere ayrı bir ittifakla girmemesi yukarıda bahsedilen psikolojinin devreye girmesini sağlamıştır. Bazı SP yetkililerinin kötü dil kullanması, “Ayasofya’nın bir kısmı müze olabilir.” demesi ve GP yöneticilerinin de sert nutukları Millet İttifakı’nın oylarını olumsuz etkilemiş olabilir.
AK Parti küskünleri ve DEVA-GP-SP-DP tabanının bir kısmı, CHP yerine YRP’ye rey vermiştir. Tepkisel oylar YRP’nin Meclis’e 5 milletvekili ile girmesini sağlamıştır. Millet İttifakı genç kuşakların psikolojisini gereği gibi okuyamamıştır. Genç kuşakların belli bir kesimi teknoloji hayranıdır. Bu nedenle TEKNOFEST’e, savunma sanayisindeki gelişmelere, doğal gaz ve petrol bulunmasına çok ciddi ilgi göstermişlerdir. Selçuk Bayraktar bu genç kuşak için ciddi bir simge, rol model olmuştur. Gerek Kılıçdaroğlu’nun gerekse Babacan’ın Selçuk Bayraktar’a çatmaları, şirketlerinin gösterdiği başarıları küçümsemeleri, hesap sorulacağı anlamına gelen ifadeler kullanmış olmaları, Millet İttifakı’na hem genç hem de yaşlı kuşakta rey kaybettirmiştir.
CHP, DEVA liderlerinin yerli ve millî sanayii destekleyip güçlendirme yerine ABD’den şirket getirerek Atatürk Havaalanı’nı da onlara vereceği ile ilgili sanayileşme stratejisini açıklaması hem genç hem de yaşlı kuşakta olumsuz etki meydana getirmiştir. Bu konuda olumsuz bağlamda pozitif sosyal geri besleme (olumsuzlukların olumsuzlukları besleyerek büyütmesi) vuku bulmuştur. Bu da rey kaybını getirmiştir. Yerli firmalar yerine yabancı firmaları tercih etme yaklaşımına halktan özellikle gençlerden tepki gelince aşağıladıkları, önemsiz göstermeye çalıştıkları, alaya aldıkları yerli teknolojik gelişmeleri sonra kabullenme zorunda kalmaları kendileri için olumsuz olmuştur.
Millet İttifakı’nın eşitlik, adalet, özgürlük merkezli söylemleri ile Kılıçdaroğlu’nun ‘helalleşme stratejisi’ gençleri etkilemiştir. Aynı zamanda Cumhur İttifakı’nın CHP’nin geçmişindeki kara lekelere ilişkin propagandasını etkisiz hâle getirmiştir. Çünkü helalleşme stratejisi geçmişteki hataların kabul edilmesi ve bunun için de halktan özür dilenmesi şeklinde tezahür etmiştir. Geçmişe dönük her türlü eleştiriye “Biz geçmişte hata yaptık, onun için helallik istiyoruz.” diyerek cevap verilmesi, belli bir kuşakta etkili olmuştur. CHP ile olan fay hatlarındaki enerji de belli bir boşalma meydana getirmiştir. Bu enerji boşalmasını engellemek için Cumhur İttifakı Millet İttifakı’nı FETÖ’cü, PKK’cı, Kandil’ci, LGBT’ci, hain, iş birlikçi, ajan ve darbeci diye suçlamıştır. Her nedense Kandil’deki PKK liderleri de yol boyu sürekli Millet İttifakı’nı desteklediklerini açıklayarak Cumhur İttifakı’nın ithamlarına âdeta malzeme sunmuş; ekmeğine yağ sürmüşlerdir. Bütün bunlara karşı Millet İttifakı’nın açık seçik bir tavır koyamaması, genelde milleti özelde de milliyetçi kesimi rahatsız etmiş ve harekete geçirmiştir. Cumhur İttifakı’ndan gayrimemnun olan bu kesim, yeniden Cumhur İttifakı’na yönelmiştir. Seçimlerde Millet İttifakı’nı destekleyen HDP’lilerin seçim meydanlarındaki bazı konuşmaları, Cumhur İttifakı’nın elini kuvvetlendirmiş, bu da Millet İttifakı’na oy kaybettirmiştir. ABD’nin sessiz kalıp AB+İngiltere basının -altı-yedi dergi-gazete- aşırı Erdoğan düşmanlığı yapması, yurt dışındaki bazı seçmenlerde milliyetçilik duygularını harekete geçirmiş ve Cumhur İttifakı’na yönelmelerini sağlamıştır. Yeni nesilde sürekli değişim arzusu vardır. Millet İttifakı’nın değişim sloganı gençlerde ağır basmış, teknolojinin çok fazla etkili olmadığı bir gençlik kesimi Millet, ATA, Emek ve Özgürlük ittifaklarına yönelmişlerdir. Sinan Oğan ve Muharrem İnce’nin oylarında ana etkili unsur gençler olmuşlardır. Gençlerin önemli bir kısmı Erdoğan’ın kullandığı dilden çok rahatsız olmuşlardır. Millet İttifakı’nın Erdoğan için kullandığı ‘güç zehirlenmesi’ nitelemesi gençleri etkilemiştir. Millet İttifakı barış, özgürlük, kardeşlik söylemlerini propagandasının ağırlık merkezine yerleştirmiştir. Gençlik ve Alevi merkezli propaganda etkili olmuştur. Böylece Alevi-Sünni-Nusayri fay hattında çok ciddi bir enerji boşalması meydana getirilmiştir. Millet İttifakı bol vaat yapmıştır ve fakat söylemleri soyut kalmıştır. Kılıçdaroğlu 300 milyar doların kaynağını, ABD ve AB’ye yaptığı ziyaretlerin mahiyetini tatmin edici bir şekilde açıklayamamıştır. Bu da Millet İttifakı’na oy kaybettirmiştir. Yurt dışına göç etmiş gençleri geri döndürme amaçlı bir propaganda yapılmıştır. Bu da yurt dışı oyları geçmişe nazaran etkilemiş ve artmasını sağlamıştır.
CUMHUR İTTİFAKI VE SEÇİMLER
Cumhur İttifakı, bu seçimde bol vaat, hakaret ve gerilim merkezli bir seçim stratejisi ortaya koymuş ve uygulamıştır. Cumhur İttifakı’na göre Millet İttifakı ‘FETÖ’cü, PKK’cı, Kandil’ci, LGBT’ci, hain, iş birlikçi, ajan ve darbecidir.’ Bunlar çok ağır suçlamalardır. İlginç olan bu ağır suçlamalara karşı Millet İttifakı mensuplarının FETÖ, PKK, Kandil ve LGBT isimlerini zikrederek karşı çıkamamalarıdır. Bu durum Cumhur İttifakı’nın elini kuvvetlendirmiş ve oy artışı sağlamıştır. Cumhur İttifakı’nın sert dili gençleri olumsuz etkilemiştir. Buna karşılık Millet İttifakı’nın kullandığı yumuşak dil gençleri olumlu etkilemiştir. Millet İttifakı’nın en büyük hatası, yerli ve millî sanayinin gelişmesini aşağılamak ve küçümsemek olmuştur. Bu zaafı Cumhur İttifakı yerli sanayi hamlelerini propagandasının merkezine yerleştirerek çok iyi değerlendirmiştir. Savunma sanayiinde yapılan İHA, SİHA, uçak, helikopter, TCG Anadolu Gemisi, denizaltı ve TOGG vb. sürekli gündemde tutulmuş, bunlar halkın ziyaretine açılmıştır. Bu hem genç hem de yaşlı kuşakları hatta ilkokul çocuklarını bile etkilemiştir. Karadeniz doğal gazı, Gabar petrolü bulunmuştur. Bunlara bağlı olarak halka bedava doğal gaz verileceği vaadi yapılmış ve uygulamaya sokulmuştur. Samsun’da başlatılan TEKNOFEST etkinlikleri değişik illere taşınmış, en son İstanbul’da yapılan zirve ile hem gençler hem yaşlılar hem de çocuklar üzerinde çok olumlu etkiler meydana getirilmiştir. TÜBİTAK gençlik projeleri gençler üzerinde etkili olmuştur. Bayraktarların özellikle Selçuk Bayraktar’ın öne çekilmesi belli bir genç grubu üzerinde çok büyük tesir doğurmuştur. Bu da Cumhur İttifakı’na oy kazandırmıştır. AK Parti tarihinde olmayan bir bol vaat süreci yaşanmıştır. Asgari ücretten emekliliğe kadar her alanda vaat yapılmış, bazıları hayata geçirilmiş bazıları da hayata geçirilmeyi beklemektedir. 1950 öncesinin, gençler için genelde bir anlamı yoktur. CHP’nin geçmişi ile suçlanması istenen etkiyi gençlerde meydana getirmemiştir. Buna karşılık AK Parti’nin 2015’e kadarki döneminde ekonominin iyi, bugün ise kötü olması karşılaştırılmakta, gençler bu düzlemde mukayese yapmaktadırlar. “Çay içecek parası”, “kalacak yere ödeyecek parası” olmamak en büyük şikâyetleridir. Gençler üzerinde en olumsuz etki, atamalarda mülakat sisteminin adil yapılmadığı olgusu olmuştur. Mülakat sisteminden gençler çok rahatsızlar ve bunu da açık bir şekilde söylemekten çekinmiyorlar. İki üç dakikalık bir mülakatla nasıl karar verilebiliyor? Mülakat önceden verilmiş bir kararı hayata geçirebilmek için bir kamuflaj aracı olarak kullanılıyor kanaati gençlerde hâkimdir. Mülakat sisteminin kaldırılacağı sözünün verilmesi, yapılan hatanın kabul edilmesi anlamında olup isabetlidir. AK Parti döneminde ‘liyakatin sadakati, sadakatin liyakati’ kanaati yaygınlaşmıştır. Bu, insanlarda, özellikle gençlerde ‘adaletsizlik var’ kanaatinin öne çıkmasını sağlamaktadır. Bu da gençlerin yurt dışına göç etmek isteğini tetiklemektedir. Erdoğan’ın yurt dışına giden gençleri aşağılaması, yanlış olmuş, gençleri çok olumsuz etkilemiş, bu da sandığa belli boyutta yansımıştır. Erdoğan’ın seçimleri kazanmasındaki ana etkenlerden biri kadınlardır. AK Parti döneminde işe almada pozitif ayırımcılık uygulanmaktadır. Her eve değişik nedenlerle devlet yardımı yapılmaktadır: İşsizlik yardımı, çocuk yardımı, yaşlılara-hastalara bakma yardımı. Bunlara ilaveten 6284 sayılı Yasa ile kadınların her dediğinin delilsiz ve belgesiz kabul edilmesi ve ömür boyu nafaka olayı kadın seçmenlerin Erdoğan’ı desteklemesini sağlamıştır.
HDP/YSP, TİP VE SEÇİMLER
Bu seçimlerin önemli kaybedenlerinden birisi HDP/YSP’dir. Millet İttifakı’nı cumhurbaşkanlığı seçimlerinde destekleyeceklerini açık bir şekilde belirtmelerine rağmen, seçim kampanyalarında gereğini yerine getirmemişler, Millet İttifakı’na zarar verecek Cumhur İttifakı’na yarayacak konuşmalar, açıklamalar yapmışlardır. HÜDA-PAR’ın Cumhur İttifakı’nın saflarında seçimlere katılması, HDP’ye rey veren dinî hassasiyeti olan seçmenin bir kısmının saf değiştirmesini sağlayarak HDP’ye rey kaybettirmiştir. Güneydoğu’da yıllardır HDP’ye karşı annelerin başlatıp sürdürdüğü direniş olayı bu seçimlerde etkili olmuştur. Anneler PKK baskısından dolayı çocuklarının dağa kaçırılmasından rahatsızlardır. Muhtemelen bu seçimlerde annelerin bir kısmı Cumhur İttifakı’na, babaların bir kısmı da Millet İttifakı’na yönelmişlerdir. Bu da HDP’nin oy kaybını artırmıştır. Devlet, Güneydoğu’da hem PKK hem de devlet korkusunu yıkmıştır. Bu iki korkunun yıkılması önemli gelişmedir. Bu bölgede 12 Eylül Darbe si döneminde uygulanan devlet zulmü şimdi yoktur. Gençler dağa çıkmak istememektedir. TİP, başarılı olmuş ve seçimlerden 4 milletvekili alarak çıkmıştır. HDP’den bir miktar oy almış olabilir. Gençlerden oy almıştır. Güneydoğu’da terör olmamasına, çok fazla yatırım yapılmasına, hizmet götürülmesine rağmen HDP’nin böyle bir rey almasının nedenleri ayrıca analiz edilmelidir.
GELECEĞİN TÜRKİYE’SİNDE ÜÇ CİDDİ TEHLİKE:
LGBTIQ+, PKK/PYD/YPG, FET
14 Mayıs ve 28 Mayıs cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde gündelik hayata gelip oturan, sürekli konuşulan ve geleceğin Türkiye’sinde çok ciddi sorun olma vasfını koruyan üç büyük tehlike LGBTIQ+, PKK/PYD/YPG ve FETÖ’dür. Türkiye’nin kılcal damarlarına şu ya da bu şekilde yerleşen ve bir halk tabanına sahip olmaya başlayan bu hareketlerin sorun olmaktan çıkarılması gerekmektedir. Bu nedenle yeni Meclis’te bu üç konu masaya yatırılmalı, gerekli yasal tedbirlerin yanında, sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik tedbirler alınmalı, psiko-sosyal çalışmalar hızlandırılmalıdır. Eğer böyle bir girişimde bulunulmaz, sorgulama başlatılmazsa bütün bu ihanet hareketleri, seçimlerde oluşan psikolojik ortamdan yararlanarak elde ettikleri halk tabanını genişleteceklerdir. Bu durumda gelecekte Şer İttifakı (ABD, İngiltere, Siyonizm, AB, İsrail) mensupları psikolojik ve sosyolojik savaş için kullanabilecekleri çok uygun bir zemin elde etmiş olacak, kadife darbe stratejisini bu kitle üzerine inşa etmeye kalkacaklardır. Unutulmasın ki bu çok ciddi bir tehlikedir. Unutmayın; “Bir kavim (toplum), kendinde olanı değiştirinceye kadar Allah, ona nimet olarak bağışladığını değiştirici değildir. Allah şüphesiz işitendir, bilendir.” (8/Enfâl 53). “Gerçekten Allah, kendi nefis/özlerinde olanı değiştirip bozuncaya kadar, bir toplulukta olanı değiştirip-bozmaz. Allah bir topluluğa kötülük istedi mi, artık onu geri çevirmeye hiçbir (biçimde imkân) yoktur; onlar için Ondan başka bir veli yoktur.” (13/ Ra’d 11).
D İ P N O T L A R :
(1)- Yüksek Seçim Kurulu Kararı, 19 Mayıs 2023 Cuma Resmî Gazete, sayı: 32195(Mükerrer), Karar No: 2023/1091.
( 2)- Yüksek Seçim Kurulu Kararı, 19 Mayıs 2023 Cuma Resmî Gazete, sayı: 32195 (Mükerrer), Karar No: 2023/1091 Yüksek Seçim Kurulu Kararı, 1 Haziran 2023 Perşembe Resmî Gazete, sayı: 32208 (Mükerrer), Karar No: 2023/1269.
(3) Yüksek Seçim Kurulu Kararı, 19 Mayıs 2023 Cuma Resmî Gazete, sayı: 32195 (Mükerrer), Karar No: 2023/1091.
(4) (Tablo 7) Yeni ittifaklar kapsamındaki 28 Mayıs seçimlerinde hem Erdoğan hem de Kılıçdaroğlu, ikinci turda oylarını artırmışlardır
(5) (Tablo 4 Yüksek Seçim Kurulu Kararı, 1 Haziran 2023 Perşembe Resmî Gazete, sayı: 32208(Mükerrer), Karar No: 2023/1269.
5 Yüksek Seçim Kurulu Kararı, 19 Mayıs 2023 Cuma Resmî Gazete, sayı: 32195(Mükerrer), Karar No: 2023/1091. Yüksek Seçim Kurulu Kararı, 1 Haziran 2023 Perşembe Resmî Gazete, sayı: 32208(Mükerrer), Karar No: 2023/1269.
(6) Ankara İl Seçim Kurulu açıklamalarından elde edilen bilgiler, 29 Mayıs 2023. https://t24.com.tr/yazarlar/ sertug-cicek/katilim-orani-ne-kadar-dustu-sinan-oganin-oylari-nasil-paylasildi-kurt-secmenin-2-tura-ilgisi-veadaylara-destegi-sonucu-etkiledi-mi,40201.
7 https://www.haber7.com/guncel/haber/3328439muhalif-soner-yalcin-yorumsuz-deyip-paylasti-7-duveliezen-tespit https://www.trhaber.com/gundem/secimlerde-zaferedoymuyor-erdogan-kaybetmiyor-kilicdaroglukazanamiyor-h108029.html