SALÂT NEDİR?
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
Hamd, Alemlerin Rabbi Allah’a salât ve selâm Efendimiz Hz.Muhammed (s.a.s.), Âl-i Âbası, Ehl-i Beyti ve Ashâbı üzerine olsun.
***
İlk insan aynı zamanda ilk peygamber olan Hz.Adem (a.s.)’a ve son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.s.)’e kadar indirilen bütün dinin adı,tevhîd dini İslam dır.
Tarihin bütün devirlerinde ve bütün toplumlarında var olan din ve ibadet etme duygusu insanın yaratılış gayesi ve gereği manevi bir ihtiyacı olduğunun göstergesidir.
Tarihin akışı içinde insanlar beşerî zaaf neticesinde kendilerine gönderilen dini tahrif etmiş hak yoldan uzaklaşmış, bâtıl inanç ve yaşayışlara yönelmişlerdir.
Allah bazen bu bozulmayı önceki şeriatı devam ettiren yeni bir Peygamber göndererek düzeltmiş ya da yeni bir Peygamber ve kitapla dini tebliğ ettirmiştir.
*
Kur’an-ı Kerimde geçen ve Müslümanların ibadet hayatında yer alan salât kelimesi farklı anlamlandırma ,yorumlama ve tartışma konusu yapılmaktadır.
*
Salât;Kur’an’ın ilk suresi olan Alâk suresinden başlayıp son suresi Tevbe’ye kadar ayetlerde tekrar edilen bir ibadet olduğu belirtilmekte ve bu anlamda dinin direği olduğu Kur’an’da açıkça vurgulanmaktadır.
*
Salât kelimesinin anlamı ile ilgili şu sorular gündeme gelmektedir.
~Salât ne demektir?
~ Dergahlarda,Tekelerde , Cem evlerinde yapılan Cem ayinlerinde yapılan zikirlerin, Sema ve Semahların salât olduğu ve beş vakit namazın yerine geçtiği ve Niyaz olduğu söylenmektedir, Kur’an’da belirtilen salât bu mudur?
~ Salât kelimesinin namaz demek olduğunun delilleri var mıdır?
***
Salât Arapça bir kelimedir Kur’ân’da Salât kelimesi birçok ayette geçer.
Her salât kelimesinin birbirinden farklı ve deruni anlamları vardır.
İnsanın, ‘’yüce bir güce bağlanma, sığınma, başı sıkıştığında yardım isteme, tapınma, ibadet etme’’ duygularından dolayı yaptığına genelde; ibadet, özelde de salât denilmektedir.
*
Salât kelimesi kullanıldığı yere göre şu anlamlara gelmektedir:
~ Dua,
~ Tezkiye,
~ İstiğfar,
~ Destek,
~ Namaz,
~ Rahmet,
~ Ulvî bağlılık,
~ Hareket,
~ Yöneliş,
~ Hakkı tefekkür etmek,
~ Okumak,
~ Ulaşmak,
~ Vasıl olmak,
~ Bir araya gelmek, gibi birçok anlama gelmekte ve bu anlamlarda kullanılmaktadır.
**
~ Salât, insanın Allah (c.c.) ile en önemli iletişim vasıtasıdır.
~ Müslüman kimse için en hayırlı amellerin başında gelir.
~ İçerik olarak Kuran-ı Kerim’den ayetler ve sahih hadisler ışığında aktarılan duaları içermektedir.
~ Salât bireysel ve ictimai olarak birçok fayda içeren ilahi bir görevdir.
~ İnsanı ve toplumu birçok günahtan alıkoyar.
~ Salât vakti ve şartları belli olan insanı manevi alemde yücelten Rabbine yaklaştıran bir ibadettir.
~ İnsana düşünce dünyasında tefekkür ve idrakte farklı yeni ufuklar açar.
**
Salâtın üç manası üzerinde durarak bu konu ile ilgili kaynaklara bakacak olursak;
Cenaze namazı kılmaya başlarken niyet edildiğinde
“Allah için salâta (namaza) ,Resûllullah için salâvata,meyyit için duaya, er kişi (veya hatun kişi) niyetine “diye niyet edilir.
*
Cenaze namazı niyetinde salâtın;Namaz, Salavât ve Duâ anlamında icra edildiği görülmektedir.
***
DUÂ ANLAMINDA SALÂT
Bismillahirrahmanirrahim
‘’Muhakkak ki Allah ve melekleri, O Nebiye salât ederler. Ey îmân edenler! (Siz de) ona salât edin ve (ona) teslîmiyetle selâm verin!.” (Ahzab/33,56)
Ayeti kerimede Allah ve meleklerinin Hz. Peygamber’e (s.a.s.) salât (duâ, yardım) ettikleri vurgulanarak aynı şekilde müminlerinde Nebi (s.a.s.)’ye salât (duâ ,dinine yardım) ve selam etmeleri istenmektedir.
*
Efendimiz (s.a.s.) ashabından birinin Allah’a hamd ve Resûlü’ne salât getirerek duaya başladığını gördüğünde, onu takdir ederek;
“-Ey namaz kılan zât! Dua et. Dua’na hamdele ve salvele ile başladığın müddetçe duan kabul olunur” “Yaptığın dua yerle gök arasında durur. Peygamberine salât getirmedikçe hiçbir duan Allah katına yükselmez.” buyurmuştur.(1)
***
HAKKÂ BAĞLILIK ANLAMINDA SALÂT
Hz.Peygamber (s.a.s.) buyurdu ki:
‘’Müslümanın her gün salât etme sorumluluğu vardır’’
Bunu duyan bir adam salâtı kastederek ;
‘’-Bize ne kadar da ağır bir şey getirdin’’ dedi.
Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu;
‘’Mârufu emretmen salât,
~ Münkerden sakındırman salât,
~ Zayıf birinin yükünü kaldırman salât,
~ Yolda eziyet veren bir şeyi kaldırman salât,
~ Namaza giderken (sâlat’a) her adımın senin için salâttır” buyurdu. (2)
***
DİĞER VARLIKLARIN SALÂTI
Alemlerin Rabbi olan Allah Kur’an da zikrin bütün varlıklara ve namaz manasındaki salâtın ise insana ait ayrı bir ibadet olduğunu gökyüzü ve yeryüzünde var olan her şeyin kendine has bir salâtının da olduğunu şu ayeti kerimede belirtmiştir.;
*
Bismillahirrahmanirrahim
‘’Görmez misin ki, göklerde ve yerde bulunan her varlık, bu arada kanat çırparak uçan dizi dizi kuşlar Allah’ı tespih ediyor? Onların her biri kendi salâtını ve tespihini bilmektedir. Allah, onların bütün yaptıklarını hakkıyla bilir.’’( Nur /41)
***
NAMAZ ANLAMINDAKİ SALÂT:
Kur’an- Kerimde Namaz diye bir kelime geçmez.Farsça’da salât kelimesine “tâzim için eğilmek, kulluk, ibadet” anlamına gelen namâz denilmektedir.
Arapçada ‘’ekâme’s-salât’’ salâtı ikame etmek olanı, Türkler Farsça daki namaz kelimesinin sonuna “kılmak” kelimesini de ekleyince ‘’Namaz kılmak’’ olmuştur.
*
İslâm’ın beş şartından biri ve İslâm Dininin en önemli ibadetlerinden olan, kıyâm, kırâat, rükû, secde gibi unsurlardan oluşan salât Arapçada ve Türkçede de günde beş defa vakitli olarak icra edilen ibadete ,Araplar Salât Türkler ise “Namaz” demektedirler.
Salât kelimesiyle aynı kökten türeyen musalli “kelimesi ile namaz kılan kişi” ve Cenaze namazı kılınan yere musallâ” cenaze namazının kılınması için cenaze tabutunun üzerine bırakıldığı yere de’musallâ taşı denir.
*
Müslümanlar ilk olarak Beytü’l-Makdis’e ve hicretin ikinci yılından itibaren ise Mekke-i Muazzama’daki Kâbe’ye doğru secde ederek namaz kılmaya başladılar.
*
Namazın içinde, tekbir, tevhid, tesbih, medh ü senâ, hamd, şükür, hürmet, tevazu`, tazarru` ve niyaz, bütün mü`minlere hayır dua Peygamberimize salât ü selâm bulunmaktadır.
Ayeti kerime ve Hadisi şeriflerde namaz manasındaki salât hakkında geçen ifadelerden bazıları şunlardır:
~ Allah’ın emrettiği ilk farz ,
~ Dinin direği,
~ Müminin miracı,
~ Müminin nuru,
~ İmanın nişane ve işareti,
~ Allah’a yaklaştıran en üstün vesile,
~ Cennetin anahtarı,
~ Peygamberin gözünün nuru,
~ Kıyametteki en üstün amel,
~ Kıyamette sorulacak ilk hesap,
~ Kabir karanlığındaki insanın yoldaşı,
~ Duanın kabul olmasına vesile,
~ Günahların kefareti,
~ İçinde kılınan evin nuru,
~ Hüzün ve kederi gideren.
~ Sırattan geçme iznine sebep olandır.
***
~ Dergahlarda,Tekke, ve Cem evlerinde yapılan ayinler zikirler, sema ve semahlarda Allah’ı anmak büyük bir ibadettir fakat beş vakit namaz demek olan salât değildir.
Namaz anlamındaki salâtın yerine geçmez!
***
Namaz anlamındaki salât; Efendimiz (s.a.s.) in başlangıcında taharet (abdest ) alınarak kendisinin günde altı vakit, ümmetine ise günde beş vakit farz ve nafile (sünnet) olarak kıldığı ‘’Ben nasıl kılıyorsam sizde benim gibi kılın ‘’diyerek uygulamalı, vakitli olarak eda ettiği, terkine izin verilmeyen (ta’dîl-i erkâna) riayet edilerek yapılması gereken en önemli ve dinin direği olan ibadettir.
***
Rabbimiz birçok ayetinde olduğu gibi şu ayeti kerimesinde de vakitli kılınması gerektiğini belirtiyor;
Bismillahirrahmanirrahim
“Güneşin (tepe noktasına gelip) kaymasından, gecenin kararmasına kadar
(öğle, ikindi, akşam, yatsı vakitlerinde) namaz kıl; sabah namazını da (öylece kıl).
Çünkü sabah namazı (için, o vakitte birleşen gece ve gündüz melekleri tarafından)
şâhitlik edilir. (İsrâ/78)
*
Bismillahirrahmanirrahim
‘’Rasûlüm! Sana kitaptan ne vahy ediliyorsa onu okuyup başkalarına da anlat. Salâtı (namazı ) da dosdoğru kıl! Çünkü bütün şartlarına riâyet edilerek hakkiyle kılınan Salât (namaz), insanı her türlü hayasızlıktan, dînin ve aklın kabul etmediği şeylerden alıkoyar. Allah’ı zikretmek ise en büyük ibâdettir. Allah, bütün yaptıklarınızı bilir.’’(Ankebut/45)
Rabbimiz şu ayeti kerimede salâtın hem günde beş vakit vakitli kılınan namaz ve en büyük ibadet sayılan zikir ile aynı şey olmadıklarını ve ikisinin de ayrı ayrı yapılması gerektiğini buyurmaktadır.
*
EHL-İ BEYTİN NAMAZ ANLAMINDAKİ SALÂTA VERDİĞİ ÖNEM
Peygamber Efendimizin (s.a.s.), Mi`rac hâdisesini, Müminler, namaz içinde sembolik olarak yaşamış olurlar. Resûlullah (s.a.v.) bu sırra işaret için şöyle buyurmuştur:
“Namaz mü’minin mirâcıdır.“
Namaz Resûlullah (s.a.v.)’in ve Ehl-i Beyt’inin en çok önem verdiği ve hiç terk etmediği bir ibadettir.
Hz.Ali (a.s.) şöyle buyurur:
‘’Eğer salât (namaz) kılan kimse kendini çevreleyen İlahi rahmetten haberdar olsaydı, asla başını secdeden kaldırmazdı.’’
“Kuşkusuz, noksanlıklardan münezzeh olan yüce Allah’a ulaşmak için en güzel vesile namaz kılmaktır.”
Hz.Ali (a.s) , Peygamber efendimiz (s.a.s) den şöyle nakletmiştir:
“Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk ameli onun salâtı (namazıdır) . Eğer namazı düzgün olursa, işi iyi gider ve kazançlı çıkar. Namazı düzgün olmazsa, kaybeder ve zararlı çıkar. şayet farz namazlarından (ikame etmediği kılmadığı varsa) namazı eksik çıkarsa, Azîz ve Celîl olan Rabb’i:’Kulumun nâfile namazları var mı, bakınız? der. Farzların eksiği nafilelerle tamamlanır. Sonra diğer amellerinden de bu şekilde hesaba çekilir.” (3)
***
Kerbela’da Hz.Hüseyin (Allah’ın selamı ona olsun) Aşura günü;öğle vaktiydi.
Hz. Hüseyin’e ordusundan Ebu Semame Seydavi yaklaşarak şöyle dedi:
“Canım sana feda olsun. Düşmanlar bize yaklaşmış bulunuyorlar; ama ben şehit olmadan onlar sana dokunamazlar; seni şehit edemezler. Allah’a kavuşmadan önce öğle namazımı seninle kılmak istiyorum” dedi.
İmam, başını kaldırıp göğe baktı ve;
“Namazı hatırlattın; Allah seni namaz kılanlardan etsin. Evet, şimdi namaz vaktidir; düşmandan namaz için muharebeye ara verilmesini isteyin” dedi.
Düşman bu isteği kabul etmedi.
Buna rağmen, İmam (Allah’ın selamı ona olsun) ashabıyla İslam’da muharebe vakti için belirlenen şekilde namazlarını kılmaya başladılar.
*
Resûlullah (s.a.s.)’ın Ehl-i Beyti Hz. Hüseyin’in neslini devam ettiren İmam Ali b. Hüseyin’in lakabı Zeynelâbidîn (Çok ibadet eden, abid) Seyyidü’s-sâcidîn, Seccâd, Zü’s-sefenât” (fazla secde eden namaz kılan) lakabıyla meşhur olmuştur kıldığı namazda yaptığı secdelerden dolayı dizleri nasır tutmuştur.)
İmam Zeynelâbidîn (a.s.)’ın oğlu İmam Zeyd (a.s.) buyurdu ki;
‘’-Babam Ali bin Hüseyin (Allah’ın selamı üzerine olsun) Bir günün gece ve gündüzünde elli rek’at namaz kılar ve bu namazı hiç terk etmezdi. (Bazen) gece ve gündüz bin rek’at namaz kıldığı zaman da oluyordu. (4)
*
İmam Cafer Sadık (Allah’ın selamı ona olsun) vefat zamanı yaklaşınca tüm akraba ve yakınlarını çağırarak onlara şöyle demiştir:
“Bizim şefaatimiz, (Biz Ehli Beyt’in şefaati) namaza önem vermeyen kimseye ulaşmaz’’ (5)
***
Rasulullah (s.a.s.) bir hadisi kudsi de Allahu Teâlâ’nın şöyle buyurduğunu naklediyor;
“Ben ümmetine beş vakit namazı farz kıldım. ve kendi kendime söz verdim ki, kim (benim yanıma) beş vakit namazı vaktinde kılmaya özen göstererek gelirse, onu Cennet’e koyacağım. Kim de namazlara dikkat göstermezse Benim onun için bir sözüm yoktur” (6)
**
Rabbimizin buyurduğu gibi;
Bismillahirrahmanirrahim
”Ama onlardan sonra öyle kötü bir nesil geldi ki, namazı terk ettiler ve şehvetlerinin ardına düştüler. Bunlar, helâk çukuruna düşerek yaptıkları bu azgınlıkların cezasını göreceklerdir. ”(Meryem/59)
*
Namazı terk etmenin ne kadar korkunç olduğunun delili şu ayeti kerimedir;
Bismillahirrahmanirrahim
‘’ Onlar cennetlerdedirler, (cennettekiler) birbirlerine suçlular hakkında sorular sorarlar ve dönüp onlara şöyle derler:”-Sizi bu cehennem ateşine sürükleyen nedir?”
Onlar da şöyle cevap verirler: “-Biz namaz kılanlardan değildik.” (Müdessir (41-42-43)
***
Evliyaların Erenlerin, müminlerin insanlık tarihi boyunca her gün ikame ettiği salât (namaz) ibadetinin temel esaslarından olan,vakit kıyam kıraat,rüku ve secdenin farz,sünnet usülünden açıklanmayan ve gizli kalan hiçbir tarafı yoktur.
Buna rağmen Resulullah’ın sünnetini takip ettiğini söyleyenler ve Ehl-i Beytin yolunda olduğunu söyleyenler namazı terk ettiklerinde Allah’a kul,Resullullah’a (s.a.s.) ümmet olup Ehl-i Beyti takip etmiş olurlar mı?
***
Allah’ın Elçisi Hz.İbrahim’(a.s.)’ın duası:
Bismillahirrahmanirrahim
“Rabbim! Beni ve zürriyetimi salâtı (namazı ) dosdoğru kılanlardan eyle! Rabbimiz dualarımızı kabul buyur!(İbrahim/40) ‘’
Ey Rabbi-miz bunu bizden kabul buyur; Kuşkusuz sen, her şeyi işiten ve her şeyi en iyi bilen’sin.
Cesim ZEYDANLI -27-04-2023-Ankara
Dipnot:
1~ (Bu hadis-Müslim, Tirmizi ve Nesai de rivayet etmiştir)
2~ ( Buhârî, Megâzî, 10; Vâkıdî, Megâzî, s. 280-281)
3~ (Hz. Ali (a.s.)Nehc’ül Belağa; Ebû Dâvûd, Salât 149; Nesâî, Salât 9; İbni Mâce, İkâmet 202)’’
4~ (Kaynak İmam Zeyd b. Ali (a.s.) El Mecmu’ul Fıkhi sf.143)
5~ (Cami-ul Ahadis c. 2, s. 25.)
6~ (Ebû Dâvûd, İbn-i Mâce)
Bu yazıda yer alan fikirler yazara aittir. Hikmet Akademisi’nin bakış açısını yansıtmayabilir.