Talut Calut ve Biz

TALUT CALUT VE BİZ

Kuran-ı Kerim’de bakara suresinde 246-251 ayetler Talut-Calut üzerinden bize ders veriyor.

TALUT güçlü ordusuyla CALUT’la savaşmaya giderken Allah ordusunu uzun bir yolculuk sonucunda aşırı bir şekilde susadıkları durumda NEHİRLE (su ile) imtihan eder. 

Ordusuna nehirden sadece BİRER AVUÇ SU içmelerini emretmesine rağmen rivayete göre 70-80 bin kişilik ordusundan 4 bin veya Bedir gazvesine katılan sahabi sayısınca 313 civarındaki asker emre uyar. 

Uymayanlar kana kana içer, gevşer ve savaşacak taakatleri kalmaz ve savaşmak istemezler.

Bugüne bakalım; haddi aşmayanlar çok az bir azınlık mü’min olarak kalırken, büyük çoğunluk BENCİLLİK, PARA, MAL, MAKAM, STATÜ, MENFAAT, YER-YURT, KENDİNE GÖRE DİN, TÜKETİM ÇILGINLIĞI, HAZ, HIZ, İSTEDİĞİNE ULAŞMA, ALIŞKANLIKLAR ve daha birçok vazgeçemeyecekleri husus yüzünden; Gelecek nesillerin bizden utanacağı ve çok kötü anacağı;

Dünyanın en büyük KATLİAM ve SOYKIRIMLARI canlı canlı yaşanırken, hiç bir şey yapmadığımız gibi sadece (usanmamışsak) seyrediyoruz.

Talut’un askerlerinin çoğu gibi gevşemiş HİÇ BİR ŞEY YAPMAZ, YAPAMAZ hale gelmiş durumdayız. 

Onun için, on binlerce çocuk ölürken, bir kedi nin ölümü, sosyal medya ve Tv’lerde saatlerce konuşuluyor. 

Onbinlerce kadın öldürülürken Bir kadına yapılan hakaret abartılarak köpürtülüyor, maalesef kadınlar gününde bile çıt çıkmıyor.

FİLİSTİN; açlıktan, bomba altında (bomba yerken ), aileleri tamamen dağıtılan yok edilen Doğu TÜRKİSTAN gerçeği varken KÖPEK VE KEDİ MAMASI satışları rekor kırıyor.  Sözde  çevreciler/yeşilciler bir ağaç için kıyameti koparırken, Filistin coğrafyasında ağaç bırakılmamış olması umurlarında değil.

Fındık kabuğunu doldurmayan boş şeyler saatlerce tartışılıyor.

Neden mi? 

Sanki Merhamet (kendini tatmin için oda) sadece kediye, köpeğe 

kadın hakkı, çocuk hakkı ve yeşil duyarlılığı sadece kendilerine.

Onun için, Netenyahu savaşın başında “HİÇ KİMSENİN AKLINA GELMEYECEK ŞEYLER YAPACAĞIZ” derken kimseden ÇIT çıkmadı.

Yine ufak tefek kenarından konuşmaya çalışan Arap yöneticilere; “ÇIKARLARINIZ İÇİN SUSUN” derken de hiç birinin sesi çıkmadı. 

Hep sesi çıkan çok etkili olamasada TÜRKİYE oldu. Yangına kovayla su taşımaya çalıştı. 

Ramazan’da dünyadan 20 milyon kişi umre yapmış. Türkiye’de bayram tatilinde 2 milyon tatile, kalanı memleketlerine toplamda 20 milyon insan gezmeye/ ziyarete çıkmış.

Umredeydim, Mübarek mekanlarda genel hava dualarda Filistin, Doğu Türkistan, Arakan ve diğer zulüm ve katliamlar topluca zikredilmedi. Hassasiyet oluşmadı. 

Her konuda farklı düşünen ve farklı yaşayan her milletten Müslümanlar ellerine tutuşturulan dua kitapçığından tavafta aynı duaları okumaları ayrı bir ilginç durum.

Elbette umrecilerden kendini parçalarcasına dua edenler, gelmeden önce hiç olmazsa umreye harcadığı kadar veya daha fazlasını Gazzeli kardeşlerimize STK’larımız ve ülkelerindeki STK’lar üzerinden destek olanlar inşallah var, belki çoğunluktadır. Doğu Türkistan için  bu şanş bile yok. 

Umrecilere kızılıyor, Umre yerine Gazze’ye yardım gönderin diye. Umre elbette çok değerli, Rabbimize münacaat, dualar ile biraz ruh giydirebilsek belki çok daha diri atmosfer oluşacaktır. Duanın açamayacağı kapı yok. 

Tatilcilere gelince tek söz eden yok. Üstelik tatilin doğası gereği “vur patlasın, çal oynasın, aksırıncaya tıkınıncaya  kadar yeyip içenler, kendinden geçenler, israfla sınırsız harcayanlar…

Tatilcilerle umrecileri karşılaştırmak bile çok bağnazca ve ayıp bir durumdur.

TALUT az sayıdaki imanlı askeriyle kendi de ordusuda güçlü CALUT’a karşı çaresizken, ordusundan “ZAYIF VE ÇELİMSİZ  DAVUT, Talut’tan izin alarak CALUT’un karşısına çıkarak attığı tek bir taşla CALUT’u alnından vurarak yere sermiştir.  Sonunda Talut ve inananlar galip geldi.

Acaba diyorum; bizler savaştan kaçanların aksine bütün bu bizleri kimliksiz ve insanlıktan uzaklaştıran gevşeme sebeplerini üzerimizden öyle bir atsak ki, belki biraz kendimize geliriz.

Rabbime hiç bir şey zor değil.

Mü’minler nice DAVUT’ları çıkarabilir. İlimde, Fende, teknolojide, sanatta, sosyal ilimlerde, Ticarette, ekonomide, sağlıkta, adelette, orduda, Dini ilimlerde, eğitimde ve daha birçok alanda,   Zamanımızın Calutları AMERİKA, ÇİN, İSRAİL, AVRUPA ve DİĞER ÜLKELER,  ve en önemlisi ülkeler içlerindeki destekçileri ve değirmenlerine su taşıyanları DAVUT’un CALUT’u yere serip zafere ulaştığı gibi, bizi de zafere ulaştırabilir. 

Yeter ki ihlas ve iman ile bu yolda çalışalım, çalışanlara destek olalım ama köstek olmayalım!.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Hikmet Akademisi'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.