Taliban’dan Beklentim

Simdi dönüp baktigimda ?ne günlerdi? diyebilecegim bir zaman dilimiydi, geçen yüzyilin yetmisli yillarinin sonlari ile seksenli yillarinin baslari...
Taliban’dan Beklentim
Vahdettin INCE
Vahdettin INCE
Eklenme Tarihi : 21.08.2021
Okunma Sayısı : 1371

Simdi dönüp baktigimda “ne günlerdi” diyebilecegim bir zaman dilimiydi, geçen yüzyilin yetmisli yillarinin sonlari ile seksenli yillarinin baslari. Bir yandan Iran Islam devrimi, bir yandan Afgan cihadi, Pakistan’da Ziyau’lhak’in iktidara gelmesi (darbe yoluyla da olsa)… sevinçten uçuyorduk. Islam yeniden sahne aliyordu. Su bozuk düzen adaletin, esitligin, özgürlügün, kardesligin ne oldugunu görecekti nihayet. Allah’in kullari bir taragin disleri kadar esit olacak ve Allah’tan baska hiçbir diktatöre, hiçbir zorbaya, hiçbir tirana, hiçbir emperyaliste kulluk sunmayacakti. Kitaplarda öyle yaziyordu. Üniversite ögrencisiydim o yillarda, kitaplarda yazilanlar ile pratik dünyada olanlar arasinda dünyalar kadar mesafe oldugunu fark edecek tecrübeden yoksundum. Bir gün Erzurum’da bir arkadasimla Cuma namazina gitmistik. Çikista bir gencin bozuk Türkçesiyle cemaatten para istedigini gördük. Sorduk, Afgan mücahidiyim dedi. Hemen ikimiz oracikta o genç için para istemeye basladik cemaatten. Dadaslar cömertti ve hatiri sayilir bir para topladik Afgan mücahidi için. Hala nasil yapabildik diye düsünüyorum. Mücahitsen burada ne isin var demek aklimiza gelmemisti. Mücahit kelimesi aklimizi basimizdan almaya yetiyordu. Kaç Cuma kaç Sovyet bayragini yaktigimizi, polislerden kaç cop yedigimizi hatirlamiyorum. Zaten uzun yillar o maceralar bizim de bir nevi cihadimizdi.

Sonra Imam-Hatip’ten bir sinif arkadasimin Afgan cihadina katildigini duydum. Nasil iftihar ediyordum anlatamam. Nisanlisini birakip savasa giden arkadasim benim kahramanimdi, onu taniyan herkesin oldugu gibi. Bir bir buçuk yil kadar sonra geri döndü. Bu sefer kendim yasamisim gibi onun savas anilarini anlatip duruyordum yine büyük bir gururla ve bitmez tükenmez bir hayranlikla, araya ustaca serpistirdigi bazi olumsuzluklari görmezden gelerek.

Hemen hemen sadece Afganistan’daki gelismeleri yazan Mavera dergisi peynir ekmek gibi satiliyordu ögrenciler arasinda. O günleri yasayip da Mavera dergisine Pakistan kamplarindaki Afganlarin çileli hayatini edebi bir dille anlatan Meral Maruf ismini hatirlamayan yoktur herhalde.

Gerçekten ne günlerdi… Sonra o günlerin yildizi sönmeye yüz tuttu. Saskinlik dönemi basladi bizim için. Mücahitler, Ruslar çekildikten sonra Kabil’e ilk kim varacak yarisina girdiler. Kanli bir iç savas basladi. Kabil, Uhud okçularinin göz diktigi paha biçilmez bir ganimet gibiydi. Arkadasimin kendi üslubunca satir aralarina serpistirdigi olumsuzluklar meger kocaman birer hakikatmis. Mücahitler ganimete göz dikerken bizim de gözümüzden yavas yavas düsüyorlardi, kirilan hayallerimizle birlikte. Zaten mücahit ismi de gitmis Afgan iç savasi gibi iç karartici bir kavram yerini almisti.

Figan hiç eksik olmadi o günden sonra Afgan diyarindan. Mücahitler birbirini bogazlarken aradan “Taliban” diye bir örgüt siyrildi ve Kabil’i kapti. Onlarin akil almaz uygulamalarini bahane ederek ABD isgali basladi sonra. Her gün ölüm, her gün vahset, her gün kan doldu tasti. Yirmi yil aradan sonra geçen gün Taliban yeniden sahne aldi. Irili ufakli sehirlerden sonra Pazar günü Kabil’i bir daha ele geçirdiler. Sahsen benim umutlu olmak için hiçbir nedenim yok.

Bundan sonrasi için büyük analizlerin de zerre kadar etkisi yok üzerimde. Afgan halkinin figaninin dinmesi temennisinden baska bir sey de gelmez elden zaten.

Ama bir sahne var ki yüz yillarin Müslümanlik tarihini özetler gibi. Kabil Taliban’in kontrolüne girince canini tehlikede gören insanlar hava alanina hücum ettiler. Televizyondan izledigim manzara korkunçtu. Bir Amerikan uçagi korkunç bir kalabalik arasinda ilerliyor. Insanlar uçaga binmek için etrafini sarmis, önünü kesmisler. Sonunda uçak havalaniyor. Iki kisi uçagin tekerlerine tutunmuslar meger. O kadar yükseklikten yere çakildilar tabi.

Aklini kullanip kendini yenileyecegine bati medeniyetinin eteklerine tutunup kurtulmayi uman Müslümanlik aleminin hazin sonu gibi bir ifade bagrima oturuverdi o dakikada.

Acaba onlarin cesetlerinin kalintilarini temizleyenler aklini kullanmayan bir ümmetin umutlarini da kazidiklarini düsündüler mi?

Not: Bu yazi 17.08.2021 tarihinde https://turkish.aawsat.com/  sitesinden alintilanmistir, yazinin orijinali için asagidaki linki tiklayiniz. Bu yazida yer alan fikirler yazara aittir. Hikmet Akademisi’nin bakis açisini yansitmayabilir.

https://turkish.aawsat.com/home/article/3136371/vahdettin-i%CC%87nce/taliban%E2%80%99dan-beklentim

 

YORUMLAR
Ali kaya
26.8.2021 08:16
Tespitleri iyi Ve güzel ama biraz karamsar biraz umutsuz.... Degerli yazarimiza ve Hikmet akademisi Ailesine basta Hasan anime selam vd hürmetler

Eyüp polat
22.8.2021 13:35
Yüreginize saglik gerçekten mantikli ve yerinde bir öz elestiri olmus, maalesef bu asir Islam cografyasinin kan gözyasi,zulümler ile anildigi bir yüzyil olarak tarihe geçecektir,burda en büyük sorumluluk elbette ki biz Müslüman toplumlardir,geçmiste olan tüm olumsuzluklardan dersler çikarmamis olmanin aci bilançosu

Aygün
21.8.2021 14:28
Aklini kullanip kendini yenileyecegine bati medeniyetinin eteklerine tutunup kurtulmayi uman Müslümanlik aleminin hazin sonu gibi bir ifade bagrima oturuverdi o dakikada. Hasan bey Ümmetin halini son paragrafta anlatmissin. Dilerim bizim cografyanin etek tutuculari bu yanlistan tez zamanda döner.

YENİ YORUM YAP
güvenlik Kodu
EDİTÖRDEN
Bizimle sosyal ağlarda bağlantı kurun!